ʟᴇᴛ'ꜱ ɢʀᴏᴏᴠᴇ | ᴛʜɪʀᴛᴇᴇɴᴛʜ ᴘᴀʀᴛ

330 34 42
                                    

"Just move yourself and glide like a 747, and lose yourself in the sky among the clouds in the heaven cause."

"Şimdi mi gidiyorsun, Ryuzaki?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Şimdi mi gidiyorsun, Ryuzaki?"

"Evet, Light. Watari arabanın içinde bekliyor şu an."

Lawliet bahçenin önünde dikilirken konuşmuştu. Geçen haftalarda gerçekleşen Mikami'nin ölümünün ardında yaşanılanları çözebilmek amacıyla diğerleriyle olan buluşmaya geri dönüyordu. Bu süreç içerisinde arta kalan toz yığınını incelemeye almışlardı. Uzun zamandır shinigami Rem'in var olmadığını farkındaydı, muhtemel olarak o kireç tozu benzeri taneciklerin shinigami'ye ait olduğunu düşünüyordu.

"Lütfen sözünü tut, Light. Misa'yla konuşma."

"Tamam, Ryuzaki. Git hadi."

Yağmurlu günün gecesinde Lawliet, Light ile konuşmasının arasında ona değer verdiğini söylemişti. Light ise buna sadece saygı duyduğunu söyleyip konuyu geçiştirmeye çabalamıştı. Daha farklı şeyler duymaktan korkuyordu çünkü.

Lawliet'in söyledikleri birebir doğru değildi aslen. Sadece Light'ın Kira olduğundan emindi işte. Kira her ne kadar dünyayı iyi bir yer haline getirmeye uğraşıyor olsa da yaptığı eylem kabul edilebilir derecede doğruluk içermiyordu ona göre. Bunun olması gereken bir adalet biçimi şeklinde gerçekleştirilmediğini öne sürüyordu ve bir eylemin içerisinde herhangi birine zarar verecek durum nüksediliyorsa, o eylemin yapılmaması taraftarıydı.

Ancak bu sefer kartları değişmişti. Kira adil olamıyorsa kendisi de adil olmayacaktı, berbat biri olarak tanımlıyordu kişiliğini. Aldatıcı, dürüst olmayan ve bencil bir insan olduğunu söylüyordu. Ki, Light'a karşı yaptığı manipüle edici davranışlardan da anlaşılabileceği üzere bu söyleyişi doğrulanabilirdi. Lawliet, hiçbir zaman mükemmel biri olmamıştı. Neyin doğru veya mantıklı olduğunu düşünüyorsa onu gerçekleştiriyordu.

Light, Lawliet'in arabaya geçmesini izledi. Bu izleyişin ardında boş bakış olmamasıyla birlikte derin bir anlamda yoktu, sadece düşünüyordu. Lawliet'in sonraki adımını kestiremiyordu, Misa ile ne yapması gerektiğini çözemiyordu. Tek bildiği şey Lawliet'in hâlen kendisine şüpheci yaklaştığıydı, ama bundan bile emin değildi. Lawliet, Light'a değer verdiğini söylemişti. Değer verebilecek kadar önemsiyorsa Kira olduğuna dair olan düşüncelerinden vazgeçmiştir diye umuyordu.

Lawliet gittiğinde düşüncelerinden sıyrılmak adına başını peşpeşe yana salladı. Ardından bahçe içerisindeki çardağa geçip oturdu, gece olmak üzereydi ve eve geçmek istememişti.

"Light," Shinigaminin seslenmesiyle kafasını çevirdi. "Dalgın görünüyorsun. Uzun zamandır seni böyle görmemiştim."

"Sadece düşünüyorum."

"Ne gibi şeyler?"

Light ağzının üstüne yasladığı elini biraz daha bastırdı. Lawliet'e bu konuda hiç şüphesiz güvenmiyordu, etrafa kamera koymuş olabilirdi ya da ses cihazı gibi herhangi bir şey, bunu bilemezdi. Sesinin boğuk çıkmasına aldırış etmeyerek konuşuyordu. "Bunu sana açıklamayı düşünmüyorum, Ryuk. Dalga geçerek konuyu saptırıyorsun."

Shinigami garip sesiyle kıkırdadı. "Yani yine L'i düşünüyorsun." Oturduğu masadan kalkıp Light'ın karşısına geçmişti. "Belliydi zaten, onun gidişini izlerken bakışlarındaki anlamı çözememiştim."

Light derin bir nefes aldı. "Uğraşma benimle, Ryuk. Sadece aklıma takılan bir şeyler var ve onları düşünüyordum. Her gerçekleşen olaya bir anlam bağlamak zorunda değilsin."

"Her gerçekleşen olaya anlam bağlamamın sebepleri var, Light. Senin zeki olduğunu sanırdım, neden bazı şeyleri düşünmek yerine akışına bırakmıyorsun?"

Anlamadığını belirtti, Light. "Kira olduğum halde L'in yanındayım ve sen neden mi bir şeyleri akışına bırakmadığımı sorguluyorsun? Şaka mı yapıyorsun, Ryuk?"

"Hayır, bu sefer gayet ciddiyim." Light'ın önündeki meyve kasesinden elma alıp yemeye başladı. "L sana değer verdiğini söyledi, Light. Farkında mısın bunu? Nasıl bir değer olduğunu kavrayamıyor musun?"

"Yine ne saçmalıyorsun, Ryuk? Konuyu saptırıyorsun."

"Hayır, dinle." Elmadan bir ısırık aldı. "İnsanoğlunun duygu adı verdiği soyut çekimi tam olarak anlamış değilim ama değerin ne demek olduğunu biliyorum. Kendimle alakalı değil, Rem'in Misa'ya değer vermesinin nedeni çok farklıydı."

Light yüzünü ekşiltti, iğrenir gibi değildi ancak sevmediği bir meselenin bahsi açılmış gibiydi. "Misa'yı seviyor muydu?"

Ryuk ikinci elmayı yemek üzere meyve kasesine tekrar uzandı. "Sevgi denilebilecek bir değer değildi muhtemelen, Rem dişi bir shinigamiydi. Ancak ardında farklı anlamlar yattığını düşünüyorum, sevmiyor olsa da değer verdiği belliydi işte."

"Yani bundan ne çıkarmalıyım?"

"Kısa keseceğim," Elmaları bitirmek üzereydi, bunu fark ettiğinde suratını astı. "L'in sana verdiği değerin sevgi olmadığını düşünüyorum ancak bu senin duygularına göre değişebilir."

"Ne demek istediğini cidden anlamıyorum, Ryuk." Oturuşunu düzeltirken söylenmişti Light. Shinigaminin ciddi bir tavır takınması ilk kez gördüğü bir durumdu.

"Daha önce L'e karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüş müydün, Light?"

𝖺 𝗀𝗋𝖺𝖼𝖾𝖿𝗎𝗅 𝗀𝗅𝗈𝗐𝗂𝗇𝗀 𝖾𝗏𝗂𝗅 𝖻𝗅𝗈𝗌𝗌𝗈𝗆 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍 Where stories live. Discover now