ꜱᴡᴇᴀᴛᴇʀ ᴡᴇᴀᴛʜᴇʀ | ᴛᴡᴇʟꜰᴛʜ ᴘᴀʀᴛ

320 34 22
                                    

"These hearts adore,
Everyone the beats hardest for,
Inside this place is warm,
Outside is starts to pour."

"Ah, cidden

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ah, cidden. Son günlerde çok sık yağmur yağmaya başladı."

Lawliet kafasını az önce parlayan yıldızların olduğu yere çevirdi, gerçi şu an bulutlarla kaplanmıştı. Göz ucuyla Light'a baktı.

"Buna neden sitem ettiğini anlamış değilim. Sonbahar mevsimini yaşıyoruz, Light. Yağmurun sık yağması çok normal bir durum." diyerek bakışlarını tekrar gökyüzüne çevirdi.

"Sadece alışık değilim ve yağmurlu günleri sevdiğimi pek söyleyemem." duraksadı bir kaç saniye. "Ayrıca dışarı çıkamayacağız gibi görünüyor."

"Neden? Bence yağmurda da gezebiliriz."

Light, kınayan bakışlarla yanındaki adama döndü. "Sen ciddi misin? Bu havada gezersek hastalanma ihtimalimiz çok yüksek."

"Aslında," Lawliet donuk bir ifadeyle cevap vermişti. "sıkı giyinirsek bir şey olmaz gibi görünüyor. Hava o kadar da soğuk değil."

"Soğuk olmasa da ıslandığımız sürece üşüyeceğiz, Ryuzaki. Hasta olmak için bahane arıyor gibisin."

Lawliet buruk bir gülümseme bahşetti, yanındaki oğlanın söylediklerine karşın. "Belki." Ardından kendini Light'ın önüne attı ve bakışlarını karşısındaki gence odakladı. "Ne istediğimi tam olarak bilemezsin sonuçta. Tabii ben söylemedikçe."

Light sırıtarak kafasını ardı ardına sağa - sola salladı. "Sandığının aksine ne istediğini belli ediyorsun, Ryuzaki. Söylemene bile gerek kalmıyor."

Lawliet anlamadığını belirtirmek maksadıyla tek kaşını yukarı kaldırdı. "Pekala, söyle bakalım düşüncelerimi idrak edebilen tek kişi; Şu an ne yapmak istiyorum?"

Light kıkırdamasının ardından başını arka tarafındaki kapıya çevirdi. Gözlerini halen karşısındaki adamdan çekmiyordu. "Az önce alay ediyordum. Dediğimin aksine amacın hastalanmak değildi. Sadece yağmurlu günleri seviyorsun ve bu yüzden konuştuğumuz gibi dışarıda gezme planımızın gerçekleşmesini daha çok istiyorsun."

Lawliet sürekli donuklaştırdığı bakışlarının aksine gülümsemeye devam etti. "Bir bakıma doğru olabilir, yanılmıyorsun. Ancak birebir istediğim şey yine de bu değil."

Light bu dediklerine bozulmuş bir surat ifadesiyle bakarak konuştu. "Neyse ne, istediğin şeyin ne olduğunu daha sonra da bulabilirim."

"Hayır, ben söylemediğim sürece asla ne olduğunu bilemeyeceksin." Light'ın hırkasını alıp üzerine geçirmişti. Ona ise kendi kabanını fırlatarak adımlarını dış kapıya yöneltti. "Hasta olup olmayacağını bu kadar çok düşünüyorsan sıkı giyin, Light. Ve az önceki gereksiz muhabbetimizi bir kenara bırakıp asıl meselemize bakalım."

Light sorgulamadan kabanı giyip ayakkabılığın yanındaki bölgeye baktı. Normalde karşı çıkabilirdi fakat hastalanıp kendi derdinin dibine düşmek istememişti. "Şemsiye alacak mıyız, Ryuzaki?"

Lawliet çıplak ayakla çizmelerini giymeye çalışıyordu. Çorap giymekten oldu olasıya nefret etmişti. "Benim ihtiyacım yok, ama sen istiyorsan alabilirsin."

"Sanırım," Botlarını çıkarırken konuştu. Lawliet'in şemsiye kullanmayacağını biliyordu ve ıslanmayı umursamadığını daha öncesinde söylemişti, bu yüzden ortama uyum sağlamak istemişti. "buna gerek yok."

"Islanmak isteyeceğini düşünmemiştim, Light." Zor bela giyebildiği çizmesini son kez düzelterek eğildiği yerden doğrulmuştu. "Yağmurlu havayı sevmediğini söylediğini hatırlıyorum. Bu cürretkar tavırların her geçen gün beni şaşırtmaya devam ediyor."

"Cürretkarlık bir durumun gözler önünde olduğunu sanmıyorum, Ryuzaki." Lawliet'in alaycı tonla söylediği şeylere ithafen kendisi de aynı şekilde karşılık vermişti.

Lawliet kafasını onaylar gibi salladı. "Dışarıda yağan yağmura karşılık böyle söyledim, Light. Cürretkarlıkla birebir alakası olduğunu, bu kapıdan çıktığımız zaman anlarsın diye düşünüyorum." diyerek açtığı kapının arkasından konuşmuştu.

Light, sel misali akan damlalara göz gezdirdi. "Şemsiye almamız bile bu yağmura fayda etmezdi." Lawliet'in birlikte gezme teklifini neden kabul ettiğini sorguluyordu şu an.

"Ryuzaki," Light şüpheci gözlerle bakışlarını Lawliet'in yüzüne dikti. "yağmurun bu kadar yağacağından haberdardın, değil mi?"

Lawliet bir çırpıda başını onaylarcasına sallamıştı. Yaptıklarını tam olarak aşılayamadığını düşünüyordu.

"Sadece meraktan soruyorum." Light bakışları ardından Lawliet'i ezmeye çalışıyordu. "Bu yağmurda dolaşmamızın amacını bana açıklayabilir misin?"

"Bencil bir düşünce yapısına sahip olduğumu iddia edebilirsin ancak," Lawliet huysuzca dış kapıdan çıkarken cevap verdi. "amacım sadece sevdiğim herhangi bir durumu seninle gerçekleştirmek istememden kaynaklanıyordu."

𝖺 𝗀𝗋𝖺𝖼𝖾𝖿𝗎𝗅 𝗀𝗅𝗈𝗐𝗂𝗇𝗀 𝖾𝗏𝗂𝗅 𝖻𝗅𝗈𝗌𝗌𝗈𝗆 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍 Where stories live. Discover now