• 3.1 •

132K 6.9K 1.3K
                                    

(Yayımlanma Tarihi;  30

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 30.09.21)

•••

Asrın, en son o kapıdan çıktığından beri burada yoktu. Eren ve Atıf'ı da aramış fakat ulaşamamıştım. Eren birkaç gün önce 4 gün sonra kardeşinin düğününün olacağını ve kesinlikle beraber gideceğimizi söylemişti.

O günün üzerinden tam 2 gün geçmişti. Bu da demekti ki düğüne yetişebilmeleri için en geç yarın görevden dönmeleri gerekiyordu.

Okuldan ayrılıp eve döndüğümde kapımın önünde ellerini önünde birleştirmiş, sırtını duvara yaslamış Cihat Yüzbaşını görmeyi beklemiyordum. Üstü başı toz toprak içindeydi, saçları dağınık, yüzünün belirli kısımları kesikti.

Adım seslerimi duyar duymaz bana dönen bakışları beni gördüğüne memnun olduğunu belli edercesine parlamıştı. Yaslandığı duvardan doğrulurken üzerini silkeleyerek ellerini çırptı.

Bana doğru bir adım attığında ben çoktan kapımın önüne varmıştım, Yüzüne yerleştirdiği samimi olduğunu düşündüğüm gülümsemesiyle, "Merhaba, Efnan Hanım." dedi.

İçten gibi görünmesini umduğum gülümsememle ona aynı şekilde karşılık verirken, "Merhaba, Yüzbaşı. Sizi kapıma getiren şey nedir?" diye mırıldandım.

Bu adamın bana hiçbir zararının dokunmamasına rağmen yanında huzursuz hissetmem normal miydi?

Gülümsemesi büyürken başını hafifçe eğerek kaldırdı. "Ah, afedersiniz. Sanırım aklınızdan çıkmış, ablam Eskişehir'e gittiği için anahtarlarını size bıraktığını söylemişti. Anahtarları alacaktım fakat okulda olduğunuz aklımdan çıkmış, bende gelmeniz yakın olduğu için burada beklemek istedim."

İyi de anahtar bende değildi ki?

"Yanlış anlaşılma olmuş olmalı, anahtarları karargaha bırakacağını söylemişti. Anahtarlarınız bende değil."

Elini saçlarına atarken eğdiği başını kaldırarak bana kısa bir bakış attı. "Kusura bakmayın, bana karargahta kimse bir şey demedi. En son ablamla konuştuğumda da anahtarları size bırakacağını söylediği için sizi rahatsız ettim."

Başımı aşağı yukarı sallayıp, "Önemli değil." diye mırıldandım. "İyi günler." diyerek yanımdan geçip eve gireceğim sırada, "Yüzbaşı," diyerek onu bu sefer de ben durdurdum. Bakışları beklentiyle bana dönerken içinden kahve teklifi yapacağımı zannettiğine yemin bile edebilirdim.

"Asrınların görevden ne zaman dönecekleri hakkında bir bilginiz var mı?" diye sorduğumda aklındaki konuyla sorduğum sorunun alakasızlığıyla ilk önce şaşırdı, ardından da yüzündeki ifade bariz bir şekilde bozuldu.

SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin