• 4.9 •

107K 6.1K 1.8K
                                    

(Yayımlanma Tarihi;  02

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 02.01.2022)

•••

Şaşkındım. Yaklaşık 1 dakikadır babam aşağıda beni bekliyordu ve ben elimde telefon ile olduğum yerde hareket dahi edemiyordum. Tek kelimeyle afallamıştım. Ona ne diyeceğimi kesinlikle bilmiyordum. Burada olduğum için kızmazdı tabii ki ama yine de içine ufacıkta olsa bir şüphe tohumu düşürmek istemiyordum.

Bu şekilde aşağıya inersem fazlasıyla gözüne batacağım için üzerimdeki elbiseyi mi, bu saate Asrın'ın evinde oluşumu mu, şişen dudaklarımı mı yoksa Asrın'ın az önce boynuma bıraktığı kızarıklığı mı açıklamam gerekirdi hiçbir fikrim yoktu. Hoş, sormadan anlama ihtimali daha yüksekti ama bu da bir seçenekti tabii.

Asrın, yüzümdeki şaşkınlık dolu ifademin nedenini anlayamadığı için şu anda kaşlarını çatmış ve ne olduğunu anlamak için hızlıca bana doğru gelmeye başlamıştı. Birine bir şey olduğunu düşündüğüne emindim ancak şu an için sesini çıkarmasa sanırım daha iyi olacaktı.

Gözlerimi yumarak ellerimi kaldırıp sorun yok dercesine iki yana salladım. Her ne kadar büyük bir sorunla karşı karşıya kalmış gibi hissetsem de bu işlemi oldukça ifadesiz bir şekilde yapmayı başarabilmiştim. "Hemen geliyorum babacım, 5 dakika bekleyebilir misin?"

Asrın'ın kaşları hafifçe havalanırken elleri biraz önce az da olsa canımı yakarak dişlerini geçirdiği boynuma kaymıştı. Kızarttığı tenimi baş parmağı ile hafifçe okşarken kaşları çatılmış, çenesi bir anda kasılmıştı. Çok mu kızarmıştı ki?

Ben babamı dinleyip telefonu hızlıca kapatırken Asrın dolaba doğru ilerlemiş ve benim burada yedek olarak bıraktığım pijama takımlarımdan birini bana uzatmıştı bile. "Teşekkür ederim. Babam beni ziyarete gelmiş, şu anda aşağıda. Özür dilerim ama gitmem gerekiyor."

Başını hafifçe iki yana salladı. "Sorun değil." Gözleri az önce dişlerini geçirdiği ve kızardığına emin olduğum boynuma kaydığında yutkundu, "Canını yaktım mı? Ben.. bir an kendimi kaybettim." Elini ensesine atıp başını hafifçe eğdi ve bana mahçup bir ifade ile alttan alttan baktı. Ağzını, yüzünü ısırmak istesem de kesinlikle hiç sırası değildi. "Sorun değil, hiç acımıyor."

İnanmadı, bunu yüzündeki gerilmeden ve kıstığı gözleriyle yüzümü turlamasından anlayabiliyordum. Hâlâ canımı yaktığını ve benim ona söylemediğimi düşünüyordu. "Krem sürebiliriz, dolapta olacaktı. İster misin?"

Ellerimle yanaklarını kavrayarak dudaklarına hızlı, sulu bir öpücük bıraktım. "Birtanem.. gerçekten iyiyim. Hemen inmem gerekiyor. Babama yalan söylemek istemiyorum. Yanında olduğumu ve birlikte yemek yediğimizi söyleyeceğim."

SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin