- 𝐜𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐟𝐢𝐟𝐭𝐞𝐞𝐧 -

628 101 248
                                    

kollarımın arasında çıplak bir şekilde uyurken uzun kirpiklerini arada kırpıştırıyor, sonra uykusuna devam ediyordu.

dün gece yaşandığına hala inanmadığım olayları düşündüğümde kızaran yanaklarımla ona bakarken aslında hala daha doyamamıştım. dün louis'yi zorlamış olduğumu düşünmek bile beni endişelendiriyordu. bu yüzden gece arada kalkıp beline ve kalçalarına masaj yapmış, louis ise mırıldanarak bana daha çok sokulmuştu.

geceki mükemmel görüntüsü gözümün önüne gelirken derin bir nefes alarak yatakta sırt üstü pozisyona geçtim. yoksa ereksiyon olmama ramak kalmıştı. üstümde beni sürerkenki o görüntüsünü aklıma geldiğinde kalp atışlarım hızlanmaya başladı. mavi gözlerini kısmış, bana ne yaptığını bilerek üstümde inip kalkarken altında istediği her şeyi yapmaya razı olan bir köle gibi hissetmiştim o an.

nefeslerim daha da hızlanırken gözlerimi açtım ve camdan dışarıya doğru baktım. yağmurlu hava şiddetlenmeye başlamıştı. ilk defa bu kadar sert bir şekilde yağmur yağsa da; ormanın içinde olan bir ağaç evdeyseniz bu size huzurdan başka bir şey getiremezdi.

havanın kapalı olmasından dolayı evin içi karanlıklaşmıştı. eğer lou'nun yanında daha fazla yatarsam üstüne çıkacağımı anladığım için hafifçe gerinerek oturur vaziyete geldim. çıplak bir şekilde odasında bulunan aynada kendime bakarken arkamda uyuyan sevgilime dalmaya başladığımda ellerimi saçlarımdan geçirerek ayağa kalktım. yerdeki baksırımı alıp bir çırpıda üstüme geçirdiğimde kirli olanları da almış ve sepete atmıştım.

louis'nin çok yorulduğunu hala kalkmamasından anladığım için gidip açılan üstünü örterek dudağına bir öpücük kondurmuş ve odanın kapısını kapatarak kendi odama doğru yol almıştım.

neden olduğunu bilmediğim heyecanla birlikte küveti doldururken aynı zamanda kokularımı suyun içine döküyordum. hemen kenarda banyonun üstünde bulunan tahta raftaki vanilyalı tütsümü yakmış ve dişlerimi sonradan fırçalamaya üşeneceğimi bildiğim için onları da halletmiştim. suyu doldurduktan sonra baksırımı çıkardım.

aynadan boynumdaki ve göğsümdeki morluklara kızarmış yanaklarla bakarken dünkü görüntüleri yeniden düşünmeye başlamıştım. adımı inleyerek beni istemesini düşünmek en son raddeye geldiği için hemen suya girdim. yavaşça rahatlayarak saçlarımı suya soktum. suyun içine gömülerek sıcak sudan dolayı uyuşan parmak uçlarımı kendi üzerimde yavaşça dolaştırmaya başlamıştım.

"neden yanımda değils-"

banyodan içeri dalarak bana bakmaya başlayan louis'ye suçlu bir çocuk gibi yakalanmanın vermiş olduğu hisle ellerimi hemen çekerek oturur vaziyete gelirken, ayakta biraz şoka girmiş bir şekilde duruyordu.

"çok derin uyuyordun ve eee, şey yani ben de dün geceden sonra çok yorgunsundur diye seni kaldırmak istemedim çünkü bilirsin, dün gece." diyerek saçmalamaya başladığımda üstünü çıkardığını görerek susmuştum.

kızarmış yanaklarıyla daha demin giydiğini düşündüğüm kıyafetlerini çıkartırken donuk bir şekilde ona bakıyordum. sanki karşımdaki varlık gerçek değildi ve şu an yanıma doğru yaklaşmıyordu.

hemen yanımda durup baksırını da çıkardığında yutkunarak gözlerine bakmaya başladım. göz temasımızı kesmeden bir bacağını küvete attığında kucağıma oturacak şekilde bana dönerken hala olayı anlamaya çalışıyordum.

tam kasıklarımın üstüne denk gelecek şekilde yerleştiğinde ellerim direkt bellerine doğru sarıldı. gözlerine bakarken gördüğüm tutku ve istek beni heyecanlandırıyordu.

𝙬𝙤𝙤𝙙𝙚𝙣 𝙝𝙤𝙪𝙨𝙚 🌲 | larry stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin