Bölüm 32

43K 2.6K 133
                                    


Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama aydınlık çok fazlaydı. Işığın yoğunluğu daha göz kapaklarım kalkmamasına rağmen gözlerimi sulandırmıştı. Hoş açsam ne olacaktı ki artık... Korhan yoktu biliyordum. Bana söylediği her şeyi duydum, benden dilediği tüm özürleri duydum. Ona cevap veremedim yattığım yatağın içine gömülüp yok olmayı istedim her sesimi duyuramadığımda, gitme demek istedim! Yapma Korhan'ım demek istedim, olmadı... 

Sesim boğuldu boğazımda, çırpınıp attığım çığlıkları ise duymadığını biliyordum. Maalesef ki biliyordum. Ben ona gitme derken o elimi tutup ne olur affet meleğim diye ağlıyordu. Bilmiyor muydu ki benim acılarım bana yeterdi, o her ağladığında benim yaralarım dağlandı. Onu görünce ömrümce ritmini bozmamış olan kalbim durmayı biliyordu da onun yokluğunda nasıl atmaya devam etmişti. Ben onsuz yaşayamayacağımı bilirken, metabolizmam bundan habersizmiş gibi çalışmaya devam ediyordu. Onsuz yaşamanın bir anlamı olmayacaktı ki! Onsuz nefes almak bana fayda sağlamayacaktı, ara ara annemin ağladığını da hatırlıyorum. Yalvardı bana ona geri dönmem için bende anneme 'anne onsuz olmayayım bana yardım et' dedim duymadı annem, duymadı beni... 

Anne onu bırakma, gitmesin! Diye sabahlara kadar bağırdım duymadı. Anneler duymaz mıydı? Anne neden beni duymadın? Yanıyorum ben anne sırtımdan daha çok ağrıyan bir göğsüm var anne hissetmiyor musun? Gece mi gündüz mü bilmediğim bir vakitte etrafımdaki insanların İtalyanca konuştuklarını anladığım an yıkıldım, beni nasıl Korhan'dan ayırıp buraya getirirler diye küstüm içimden onlara ve uykunun kollarına bıraktım kendimi. 

Huzursuz, sıkıntılı uykumun birçok seferinde etrafımı duyarken ben onları duymamayı seçtim ve uyudum. Uyandırmak için çok uğraşıyorlardı ama ağrıyan kalbimi bir tek uyku dondurup acısını dindiriyordu. Hem uyandığımda ne olacaktı? Onsuz bir hayata alışabilecek miydim? Onsuz bir yaşam bana ne verebilirdi ki? Biliyorum, hissediyorum o çaresiz hissediyor, kendini kahrediyor şimdi, yapma Korhan'ım yaşadığım sürece, bu kalp attığı sürece seni seveceğim...

 İki ya da üç gecedir annem ağlayıp uyanmam için yalvarıyor, kıyamıyorum anneme, ona hiç kıyamadım ki ben şimdiyse gözlerimi açmak çok zor geliyor. Yanaklarımın ıslandığını hissediyorum acıyan gözlerimden süzülen yaşlarla. Yanıma yanaşan kişinin ayak seslerini duyuyorum ona ses vermek istiyorum ama ağzımın içi çöl misali kupkuru, ses edemiyorum. Elimi tutup sarsan kişinin sesini algıladığımda yanaklarımdan akan yaş artık hüznümün simgesiydi

" Fulyam güzel kardeşim buradayım, yanındayım, aç ne olur gözlerini. Çok özledim seni Fulya çok özledim artık uyuma kalk, bak kardeşin var yanında"

Yanaklarımdaki yaşları titrek elleriyle sildi eğildi gözlerimden öptü

" Hadi benim güçlü kardeşim aç o güzel gözlerini"

Benim yanaklarımdan yaş akmaya devam ederken onun sesini duydum yine

" Aydın çabuk gel Fulya uyanıyor"

Tüm gücümü toplayıp göz kapaklarımı kaldırdığımda odanın kapısının bir hışımla açıldığını duydum.

" Uyandı mı?"

Yan tarafımda da bir sarsıntı oldu, Aydın'ın sesi o yandan geliyordu ama dokunmuyordu bana. Açtım, en sonunda tamamen açabildim gözlerimi, kirpiklerimi kırpıştırırken görüntü netlik kazandı

" Elif ... lütfen...biraz ...su"

Hızlı adımlarla masanın üzerindeki sürahiden bir bardağa doldurdu ve Aydın da başımın altına elini koyarak hafifçe doğrulmama yardım etti. Kırılmamdan korkar gibi yavaş ve narin tutuyordu beni. Elif'in yardımıyla suyu içtim ve aynı özenle yerime geri yatırıldım. Aydın eğilip yanağımdan öptü beni

ŞANS Where stories live. Discover now