Bölüm 38

43.5K 2.6K 320
                                    


Gözlerimin bana bir oyunu muydu bu, odanın karanlığına rağmen pencereden yine de loşluk sızıyordu, gözlerimi kıstım ve daha da doğruldum olduğum yerde. Dayandığım yatağın başlığı sırtımı acıtınca ağzımdan hafif bir ' ah' nidası çıkmıştı. Boyu, posu, duruşu Allahım bu kesinlikle Korhan'dı. Rüya gördüğümü düşünebilirdim ama az evvel ki sırtımın acısı bunun rüya olmayacağını düşündürecek kadar gerçekti. Kapıyı kapatıp bana doğru döndü ve durdu. Karanlığa alışmış gözlerim artık daha net görmeye başlamıştı. Üzerimdeki yorganı kenara itip yataktan kalktım. Ona doğru bir adım atmıştım. 

Aklımın bir oyunu mu yoksa bir rüya mıydı bilmiyordum, tek istediğim odayı dolduran varlığına yaklaşmaktı. O da bana doğru yavaşça yaklaşmaya başladığında kalbim tekledi ve durdu. Kalbimin sesine kulak verdiğimde anladım gerçekten burada olduğunu. Onu birçok kez rüyamda görmüştüm şimdiye kadar ve hiç birinde kalbim bu kadar etkileyici bir tepki vermemişti bana. Biliyordum o zamanlar rüya olduğunu sanki içimde bir yerlerde ama bu sefer öyle değildi. Tek elimi göğsüme bastırdım.

" Korhan'ım sen misin? Yoksa aklımın bana senin özlemine dayanamadığım da oynadığı bir oyun musun yeniden?"

Derin bir iç çekmişti titrek nefesiyle ve o an çığlıklar yükseldi yüreğimde gönlümün tavanlarına doğru, dizlerimin bağı çözülmüştü sanki öyle titriyorlardı ki...

" Eğer bu da bir rüyaysa duy beni Korhan çok özledim seni, dayanamıyorum yokluğuna"

Artık aramızda sadece bir adım kalmıştı. Teninden yayılan koku burnuma doluyor genzimi yakıyordu. Titreyen elimi uzatarak eline dokunmak istedim. Bundan evvelki rüyalarımda ondan kaçmaya çalışıyordum onun mutluluğu için ama bu rüya da bu sefer kaçmayacak ona doyasıya sarılacaktım.

" Rüya olamayacak kadar muhteşem kokuyorsun, kalbim durma noktasına geldi. Konuş ne olur gerçekten burada benim yanımda mısın? Bana mı geldin? Özledin mi beni?"

Parmak uçlarım eline değdiği an nefesimi tuttum. Soğuk eline dokunduğum da benim de elim soğuk olmasına rağmen yanmıştı adeta parmak uçlarım. Gözlerimi göz bebeklerine diktim.

" Konuş artık! Yapma böyle bari bu sefer konuş! Sesini ne kadar özlediğimi bilemezsin!"

Elimin tutuşunu daha da sıkılaştırıp aradaki mesafeyi tamamen kapattım. Nefesim çenesine çarpıyordu artık. Dudaklarımı uzatıp çenesine küçük bir öpücük kondurdum ama o saniye hızla geri çekildim. Islaktı çenesi, parmak uçlarımı uzatıp yanaklarına dokundum. Yanakları da ıslaktı, avuçlarımın içiyle sildikçe yeniden ıslanıyordu. Başparmaklarımı gözlerine bastırdığımda yeni yaşları parmak uçlarımı ıslatmıştı. Avuçlarımı yanaklarına bastırdım. Gözlerimden tıpkı onun gibi akan yaşlar yetmiyordu boğazımdaki yumrunun gitmesine.

" Bu nasıl bir rüya? Ben her rüyamda üzülüyorum zaten bari bu sefer sana doymaya çalışabilseydim derken sen ağlıyorsun hem de gerçek gibi ıslanıyor ellerim. Korhan'ım özlemedin mi beni?"

Dudakları hareketlenmeye başlayınca nefesimi tutarak beklemeye başladım. Öyle özlemiştim ki sesini...

" Sen benim yaşayamadığım rüyamsın Fulya"

Bu ses miydi beni benden alan ses, bu ses miydi uğruna yandığım? Hayır değildi bu ses çok soğuktu. Benim Korhan'ımın sesi değildi. O bana sıcacık konuşurdu. Ama bu ses bana uzaktı, onun gibi ama değil...

Bir adım geri çekildim. Ellerimi birbirine sıkıca bastırırken, sıkıntılı bir nefes bıraktım aramızdaki karanlığa...

" Neden bana git dedin? Neden beni geri yolladın Fulya?"

ŞANS Where stories live. Discover now