Bölüm 14

58.5K 2.8K 142
                                    


Gözlerimi bana bakan gözlerinden alamıyordum. Önüne kadar gittim. Oturduğu yerden sadece gözlerime bakıyordu. Yüzünü inceledim de hiçbir ifade barındırmıyordu. Ne o bir şey söylüyordu ne de ben ama yine pes eden ben oldum ve arkamı dönerek onun çaprazında olan koltuğa oturdum. Oturduğum an farkına vardım her yer temizlik kokuyordu ve koltukların üzerindeki örtüler kaldırılmıştı. Hafif bir inlemeyle kendimi geriye çektim ve dizlerimi kıvırarak bağdaş kurdum, parmaklarımı birbirlerine kenetleyerek konuştum sesimin öfkemi ya da duygularımın acizliğini belli etmesini hiç te umursamadım. Eminim ki gözlerimden bile belli oluyordu kafamın içerisindeki fırtına

" Neden beni bıraktın?"

Neden bıraktığını biliyordum tabi ki ama ilk sorulması gereken buymuş gibi geldi bir an, cevap vermiyordu ama sonra ifadesi değişti birden. Kaşları çatıldı, geriye yaslandı ve bacağının birini havalı bir şekilde diğer bacağının üzerine attı.

" Neredeydin bu saate kadar? Eğer beni azıcık tanımış olsaydın sana kızacağımı bilirdin"

" Dolaştım sadece, tek başıma daha evvel hiç gitmediğim bir şehirde dolaştım, tek başıma dolaştığımı söylemiş miydim?"

Gözlerinin kenarında hafif bir gülümseme belirtisi oldu ama dudaklarında en ufak bir hareket yoktu

" Eğer yanında kalsaydım senin kalbini kırabilirdim"

" Fark etmezdi, ben zaten çoktan kırıldım Korhan"

O an gözlerinde gördüğüm ifade ciğerlerime bir ok gibi saplandı, acıttı, yaktı. Elleriyle yüzünü örttü, halsiz ve bir o kadar da bezmiş görünüyordu

" Kolay bir şey yaptığımı sanıyorsun değil mi giderek, hayır kolay değildi çok zordu. Sana kızmadım aslında kendime kızdım. Lanetler okudum varlığıma, yıllar sonra karşıma bir kadın çıktı hislerimi allak bullak eden, beni benden eden ama ben ne yaptım gittim. Niye??? Çünkü onun yanında duruyorum ama ona bir şey yaptırmaya hükmüm yok! Ona istediğimi alamıyorum, hadi evlenelim sevdim seni hem de çok ama hadi evlenelim diyemiyorum. Sevdiğim kadın bana kafa tutuyor, lan ben buna izin verir miydim? Sen bana her şey başka olsa diyebilir miydin sanıyorsun neymiş Antoniemiş, yok efendim Enrike'yi ararımmış. Ben kalkıp ta sana bunun hesabını dahi soramıyorum. Ben daha sana bir pantolon bile alamıyorum. Gitmek tabi ki bunların yanında kolaydı. Konuşamamaktan daha kolaydı"

Son sözlerinde sesi fısıltı haline dönüştü. Duyduklarım içimi talan ederken ağzımdan bir çift söz çıkmadı. Pili bitmiş oyuncak gibiydim karşısında. Oturduğu yerden ağır bir şekilde bana döndü, dikkatlice baktım yüzüne ve kanım dondu az evvel nasıl görememiştim ben bunu, gözleri kan çanağı olmuş ellerinin üzeriyse kıpkırmızıydı. Yanık olan eli sanki bir saat önce yanış gibi sulanmış ve kanlanmıştı. Anında yerimden kalkarak önüne geçtim. Ellerim o kadar titriyordu ki ellerini alamadım, derin bir nefes çektim içime ve nazikçe ellerini aldım avuçlarıma, yakından daha da kötü çok kötüydü. Gözlerimi elinden alamadan

" Sana ne oldu? Ellerini bu hale nasıl getirdin?"

Ellerini çekmeye çalıştı ama izin vermedim ve yüzüne kaldırdım bakışlarımı cevap beklediğimi anlasın diye, yakından daha da yıkılmış, hasta görünüyordu, daha sabah beraberdik ve şimdi aradaki fark çok büyüktü, ben de böyle yıkılmış ve onarılmaz mı görünüyordum acaba?

" Ömer'i dövdüm"

" Neee!"

" Sana demiştim, sana yaklaşmaya çalışmakla aslında daha fazlasını hak ediyor o piç"

ŞANS Donde viven las historias. Descúbrelo ahora