Bölüm 41

43.1K 2.8K 360
                                    



" Nerede olursan ol bana bu kestaneleri sen yedireceksin!"

Gerçekten, gerçekten şu an burada mıydı? Antonie telefonumu elimden almış ve gelen resimlere bakıyordu. Ağzının içinde gevelese de anlamıştım küfür ettiğini ama üzerinde durmayarak etrafıma bakınırken sordum yine de

" Burada o şimdi değil mi? Ben yanlış anlamış olamam değil mi?" Antonie omuzlarımdan tutup sandalyeme geri oturmamı sağlarken sakinleşmeye çalışarak kâseyi elime aldım, soyulmuş kestaneler hala sıcacıktı. Dudaklarımı kanatırcasına dişleyerek baktım elimdeki en tatlı hatıralarımı canlandıran yiyeceğe, o resmi sanki dün çekmiş gibiydi. 

Bütün anılarım süratli bir şekilde gözlerimin önünde canlanmaya başlamıştı. Hasreti şah damarımı titretiyordu şimdi... Sandalyesini yanıma çekmiş olan Antonie masanın üzerindeki servis tabağına uzanarak bir kağıt aldı ve okumaya başladı. Birkaç saniye sonra gözlerini bana dikerek oldukça sert bir ses tonuyla konuştu

" Korhan bey şu an benimle olduğunu biliyor galiba, sana yolladığı mesaj oldukça anlamlı"

Elimdeki kâseyi bırakmadan diğer elimle aldım ve o kâğıtta neler yazdığına baktım merakla

"Sadece Bana Aitsin...

Elalar yeşillere çalınmışken;

Yeşiller, elasız kalabilir mi?

Yokluğun önce yüreğimi,

Sonra sana ait her zerremi yakarken,

Benden gitmen mümkün olabilir mi?

İzin vermem!

Bir nefeslik uzağıma gitsen, yıkılır sana ait şehrin,

Sen bana aitsin kızıl yangınım!

Kader bize aşkı sunduğun da;

Gözlerin doğdu, ela hareli kuytulara,

Yüreğin kondu, göğüs kafesimin altında ki evine...

Ben, sende kaybettim eksik yanımı;

Saçlarının kokusunda, idam ettirdim kendimi!

Teninde giydim, senlik elbisemi!

Dört yanım sen olmuşken, bulabilir misin taşıdığım beni?

Bir nefeslik mesafede bile, hasretine tutsaksam,

Düğümlenir boğazım, yutkunamaz...

Ben seni, sen beni yangına vermişken,

Kaçabilir misin bizden?

Bir kez benimsin dedi yüreğim!

Bir kez hoş geldin kadınım diye buyur etti...

Gidemezsin bizden!

Yeşilinde huzuru kokladığım,

Gidemezsin şehrine, kurduğun evinden!

Benimsin, yüreğiminsin ve sadece bana aitsin!"*

Okurken her bir satırı canıma can katmış, sevdamı kanatlandırmıştı. Yüreğimdeki âşık kadın elindeki bütün uçan balonlarını salmıştı sevinçle, aşkımın büyüklüğü içimi titretirken elimdeki şiirin rüya olmamasını isteyerek heyecanla kestaneleri bırakarak her bir satırın üzerinde gezdirdim parmak uçlarımı. Ona dokunuyormuşçasına heyecanlanmıştım. 

ŞANS Where stories live. Discover now