16 : kırık huzurlar

5.6K 784 321
                                    


(Bir ay sonra, Jisung)

"Bunları da makineye atayım mı bebeğim?"

Arkamı dönüp Seungmin'in gösterdiği kıyafetlerime baktığımda ağır ağır başımı sallamakla yetindim. Dün gece geç saatlerde ancak varabilmiştim Kore'ye. Gelir gelmez uyuduğum için de şimdi, ancak yerleşebiliyordum. Gerçi Kanada'ya giderken de ben hazırlamamıştım valizimi. Seungmin'in varlığına şükrettiğim günlerden bir tanesini daha yaşıyordum kısaca.

Her ne kadar bunun şükrünü edip dursam da, dönmeyi hiç istemiyordum başlarda. Annemin, varlığını hâlâ sürdüren kokusunu alabildiğim yatakta uyumak varken buradaki soğuk yatağı hiç istememiştim. Bir de babamı yalnız bırakmayı tabii.

Changbin ve Seungmin benden üç hafta kadar önce dönmüşlerdi. Ki buna da zorla ikna etmiştim onları. Ara tatilin bittiği gün postalamıştım ikisini de. Sonra da babamla yalnız kaldığımız tüm vakitlerde ona Kore'ye dönmeyeceğime dair asilikler yapıp durmuştum. Biraz bencilceydi aslında, hiç derdi yokmuş gibi bir de ben ağrıtmıştım başını. Ama yine onun iyiliği içindi bu da.

Tabii, sonuç olarak buradaydım işte. Son dönemde okulu bırakmama izin verecek göz yoktu babamda. Güle oynaya gelmemiştim dolayısıyla. Ama Seungmin ve Changbin dün geceden beri öyle çabalıyordu ki beni iyi hissettirmek için, onları bırakıp Kanada'da kalabileceğime pek de ihtimâl veremiyordum uzun uzun düşündüğümde.

"Dersine gitmeliydin Seungmin, çok bir şey yoktu zaten ben hâlledebilirdim."

Elindeki kıyafetlerimi doldurduğu sepeti kucağına aldıktan sonra bıkkınca bana döndüğünde içinden yine başlama adlı şiirini okuduğunu tahmin etmiştim bile. Daha o cevap vermeden gülümsedim ona, konuşmadan anlaşabiliyor olmamızı seviyordum.

"Changbin nerede?"

"Kanada'dayken bu kadar özlememiştin, iki dakika gittik yâhu." Elinde ince bir dosyayla odama giren Changbin, Seungmin'in vereceği cevapların önünü kesti gelir gelmez.

"Bay Lee'nin verdiği notları düzenliyordum, hepsini senin için hazırladı. Hâlâ seni bizimle aynı sınavlara sokmama teklifi geçerli ama sen inatçının teki olduğun için bir hafta sonra başlayan sınavlarda işine yarayacak her şey buradaymış. Benim bakmam kesinlikle yasak bu arada."

Ha, bir de bu olay vardı tabii. Bay Lee.

Annemi kaybettikten sonraki hafta bir şekilde Changbin ile iletişim sağlamış, sonra da bana ulaşmanın bir yolunu bulmuştu. Çoğu gece yazdığı mesajları okurken dalıyordum uykunun kollarına. Her gece rahatlıkla uyumamı sağlayacak bir parça önermeyi ihmâl de etmiyordu zaten. Hepsiyle bir playlist oluşturmuş ve çoktan bağımlısı olmuştum.

Bir aydır hiçbir mesajına cevap yazmadığım gibi aradığı hattı da kullanmamıştım ama. O bunu her ne kadar çok istese de gücüm yoktu sanırım. Onun karşısına bu kadar güçsüzken çıkmayı göze alamayan yanım bana izin vermiyordu. Tabii bu hâlde Kore'ye dönmüş olmam böyle bir durumun yanında epey trajikomik kalıyordu ama neyse ki ne o laf ederdi buna ne de başkası.

Gelmiş olduğumdan haberi de yoktu muhtemelen. Dün gece uçaktan inip eve vardığımda aldığım son mesajı buna işaret ediyordu çünkü. Bana sıkı giyinip giyinmediğimi, öğün atlayıp atlamadığımı sorgulayan mesajlarla birlikte yeni bir şarkı önerisi daha atmıştı. Eğer bilse ne yazardı onu da bilmiyorum tabii ama büyük bir ihtimalle bilmiyordu işte.

Ara tatilden sonra da haftalarca derse girmediğim için haftaya başlayacak olan sınavlara dair hiçbir bilgi birikimim yoktu. Changbin'in dediği gibi, Bay Lee bana ayrı bir sınav ya da sadece ödev görevlendirmesi yapabileceğini teklif etmişti aslında. Ama böylesi sadece kötü hissetmemi sağlardı. Kafamı bir şeylerle meşgul etmezsem babamın yalnız ne yaptığını düşünüp duracaktım çünkü.

21st century's dumbs│minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin