20 : son madde (m)

9.3K 767 1.1K
                                    


(5 yıl sonra, Seungmin)

"Kaçta çıkmamı istersin?"

"Dersin kaçta bitiyor?"

"Yirmi dakika içinde."

"Harika. Dur, ne? Changbin! Dersine dön çabuk!"

"Heyecandan, haberi var herkesin, merak etme."

"Tam bir aptalsın."

"Ezberimde sevgilim. Dersten çıktıktan sonra eve gidip bir şeyler hazırlamamı ister misin yoksa dışarıya mı çıkalım?"

"Çok yorgunum, birazdan gireceğim toplantı da yoğun geçecek belli ki. Evde kalmamız daha iyi."

"Sen nasıl istersen. Uçağa binmeden yazmayı unutma."

"Unutmam, dersine dön hadi."

"Seni seviyorum."

"Ben de seni, aptal."

Telefonu kapatır kapatmaz yüzümdeki aptal sırıtışla birlikte bavulumu bana yardımcı olmak isteyen taksiciye doğru ittirdim. O çantalarımın hepsini bagaja yerleştirirken ben de arka koltuğa yerleşmiştim çoktan. Kulağımdan yeni çektiğim telefonun ekranında gülümsemesi parıldayan sevgilim durup dururken beni de gülümsettiğinde bunun yolculuk boyunca devam etmesine engel olamadım.

Fakültenin araştırmalarından birinde görevli olduğum için Kore'den kilometrelerce uzakta bir ülkede, kazı çalışmasını gözlemlemeye gitmiştim. Epey yoğun fakat önem derecesi yüksek olduğundan bitmek bilmeyen bir iki haftaydı benim için. Tabii Changbin için de öyle. Bugün, hatta tam olarak şu saatlerde bir toplantım daha olacağını sanıyorduk. Fakat tuttuğum raporlar yeterli olduğu için toplantı iptal edilmiş ve bilet saatleri öne çekilmişti. Ben de bundan Changbin'e haber vermemiştim tabii. Uçaktan ineli yarım saat olmuştu ve havaalanından onun okuluna gitmem yirmi dakikamı almazdı bile.

Yaslandığım kapının penceresinden sadece iki haftada özlediğim Seul'ü seyrederken cebimde titreyen telefon ile dikkatimi oraya verdim. Bakışlarım ekranla buluştuğunda ise arayanın Jisung olması gülümsememi genişletmişti.

"Jisung, selam."

"Nasıl gidiyor bebeğim?"

"Her şey yolunda, güzel bir araştırmaydı."

"Bunu duymak güzel. Gece kaçta dönüyordun?"

"Jisung, ben Kore'deyim."

"Ne?! Ama toplantın olduğu için geç dönecektin?"

"Toplantıya gerek kalmadığı için bilet saatlerini öne çektiler. Yarım saat kadar önce indim, Changbin'in yanına gidiyorum şu an, haberi yok."

"Bu harika, mutluluktan bayılabilir. Geçen gece yemek için bize geldiğinde seni daha fazla özlememek için bana bakmamaya çalışıyordu.."

"Ben de onu çok özledim."

"Tahmin edebiliyorum.. Bu gece yalnız kalmak isteyebilirsiniz fakat başka bir şey için aradım, babam bu gece bizi yemeğe davet ediyor. Sanırım senin de bugün geleceğini öğrenmiş. Ne dersin?"

"Çok iyi olur, hepinizi çok özledim. Hem erken döndüğüm için Changbin ile olacağım zaten. Akşam Bay Han'ın yanında oluruz."

"Anlaştık, güzel vakit geçirin."

"Akşam görüşürüz."

İkinci kez kulağımdan çektiğim telefon her şeyin yolunda gittiğini bir kez daha kanıtladığında rahatlıkla iyice yaslandım arkama ve yolu izlemeye devam ettim. Taksiciye Changbin'in okulunun adresini verdiğimde, saat ile yolu kontrol ederek birazdan orada olacağım ve onun da dersinin bitmiş olacağını fark ettim. Yüzümdeki gülümseme büyürken saçlarımı düzenleyip heyecanımı bastırmaya çalıştım. Changbin ile baş başa yaşamaya başladığımızdan beri ilk kez bu kadar uzun süreliğine ayrı kalıyorduk ve onu gerçekten çok özlemiştim.

21st century's dumbs│minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin