Tonks kapıyı hızlıca açıp arkasından aceleyle kapadı. Telaşı yüzünden seri adımlar atıyordu bu yüzden bir ara ayağı takıldı neyse ki düşmesini Remus Lupin engelledi. Kocasına minnet dolu bir gülümseme göndererek konuştu.
"Bacaklarımı kontrol etmekte zorluk yaşıyorum.Yine." Onun kollarındayken halinden memnun bir şekilde açıkladı mor saçlı genç kadın.
"Ben etrafında olduğum sürece sorun olmayacaktır."
İkisinin aşk dolu bakışlarını Sirius, öksürüğü ile kesti. Dikkatlerini çektikten sonra ciddi olmaya çalıştığı ses tonuyla kıza sorusunu sordu.
"Seni böyle telaşlandıran şey neydi Tonks?"
Aklını yeniden toparlayan Tonks heyecanla odadakilere bakarak ciyakladı.
"Geldiler,onlar geri geldi. Mcgonagall haber vermemi istedi yarım saat sonra buraya getirecekmiş, sizin hazırlanmanız için zaman tanıyor."
"Oh Merlin demek zamanı geldi." Arthur'un bu sözünden sonra hastane kanadını bir telaş sardı. Lily çantasından tılsım taşlarını çıkartırken herkes bir şeyleri halletmeye çalışıyordu.
"Unutmayın, biz Weasley ailesinin uzaktan kuzenleriyiz." James odadakileri son kez uyardı.
"Ve hepimiz kardeşiz,Arthur'un bizi buraya çağırmasıyla geldik."
Herkes defalarca tekrarlanan ayrıntılara kafalarını sallayarak onay verdi. Odadaki beş kişi tılsımlarını taktığında dördü bildikleri savaş yüzlerine döndü,Draco ise yeni görüntüsüne bakmak için aynaya doğru ilerledi.. Tonks, Lily'nin yanına gidip onu şaşırtarak sıkıca sarıldı.
"Saldırı da bana yardım ettiğin için teşekkür etmeyi unuttum,sen olmasaydın her şey daha zor olacaktı."
"Bana güvendiğin için ben teşekkür ederim Tonks."
Ginny'de ailesindeki her bireye tek tek sarılıyordu. Belki bunun için bir daha vakitleri olmayacaktı,belki savaş sırasında birileri eksilecekti..
"Sonumuzun ne olacağı belli olmaz. Geçen sefer ki gibi pişmanlıklar yaşamak istemiyorum."
Weasley ailesi birbirlerini üzgün gözlerle inceleyip sarılmaya başladı. Bu sanki odada sarılma hareketini başlatmıştı. Şimdi herkes vedalaşıyor gibiydi..
Ginny, Sirius ile sarılırken ona teşekkür etmeyi unutmadı.
"Beni eğittiğin için teşekkür ederim bu savaştan çıkabilirsem senin sayende çıkacağım."
Sirius nefesini kızın omzuna verirken ondan zor duyulan ciddi sesiyle konuştu.
"Savaştan sağ çıkarsak her gün bunu sana hatırlatmaktan mutluluk duyacağım küçük kızıl."
"Umarım bunu görme şansımız olur."
Lily ve James onlara yaklaşıp sarılmalarına ortak oldu. Hepsi ayrılırken üç Çapulcu uzun süre ayrılmadı birbirinden,sessizce bir şeyler söylüyorlardı. Ginny son kez annesiyle sarılırken kapı açıldı.
İşte altın üçlü gelmişti.. Hepsi özlemle kapıdan giren üç kişiye bakıyordu,onlarda aynı şekilde ailelerine bakıyordu. Molly oğlunu kollarına hapsederken yine bir kargaşa olmuştu etrafta. Geride sadece tılsımlı Weasley üyeleri kalmıştı. Ginny turuncu saçlı Draco'ya baktığında gülmeden edemedi.
"Sonunda beni bir Weasley yaptınız." Draco yalandan kızgınlıkla kızın gülmesini bitirmesini bekliyor gibiydi.
"Bu görüntüyü kafama kazıyorum ilerde hatırlayıp güleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.