Bölüm 39: Jingnu'nun gerçek hisleri

298 51 8
                                    

Nangong Jingnu anında Qi Yan'ın sırtına çöktü, ardından rahatsızlıkla sızlandı.

Qi Yan nazik bir sesle, "Ekselansları, sıkı tutunun," dedi, fakat karşıdan cevap gelmedi.

Qi Yan ise mecburen Nangong Jingnu'yu bacaklarından yakalayarak yukarı çekti. Bu, onu ikinci kez taşıyışıydı; ama bu sefer farklı olan Nangong Jingnu'nun uysal bir şekilde Qi Yan'ın sırtına uzanmasıydı. İçki kokusu taşıyan nefesleri belli bir düzendeydi.

Qi Yan yürümeye başladı. Sırtındaki bu kişi, öncekinden daha ağır gibiydi.

Saray hizmetçileri de usulca Qi Yan'ı yakından takip etti. Ayaklarının altındaki yolu aydınlatmak için ellerindeki fenerleri aşağı eğdiler.

Sokak son derece sessizdi. Duyulan tek ses, arkalarından gelen at arabasının tekerlerinden çıkan sesti.

Qi Yan sırtındaki kişi belli bir miktar kaydıkça yukarı doğru çekiyordu, "Ekselansları, uyuyakalmaktan kaçının."

"Mmn, tamam."

... ...

"Ekselansları?"

"Mm."

... ...

"Ekselansları, varmamıza çok az kaldı. Birazcık daha dayanın."

"...Mm."

Nangong Jingnu'nun sesi sersemlikten dolayı gittikçe daha da kısıldı. Qi Yan'ın seslenişleri ise daha da sıklaştı. Hiç bıkmadan ya da yorulmadan tekrar tekrar seslendi.

İki yanda yürüyen saray hizmetçileri bile oldukça etkilenmişti: Fuma'nın Prenses'e duyduğu sevgi çok derindi.

Ölümüne sadık olan Chuntao ile Qiuju da öyle düşünmüştü: belki de bu ayarlanmış biliktelik, aslında talihli bir evlilikti...

Sonunda, Nangong Jingnu da üzerindeki sersemliği yenip zorla gözlerini açtı. Qi Yan'ın soluklarının gittikçe ağırlaştığını fark ettiğinde, boğazında bir yumru hissetti. Kısık bir sesle, "Sen sadece yürümene bak, uyumayacağım," dedi.

"Peki."

Birkaç adım atmıştı ki bir gözyaşı, Qi Yan'ın ensesine damladı.

Bu dondurucu soğuk gecede tenindeki o noktayı geçici olarak ısıttı, ardından göz açıp kapayıncaya dek buz kesti.

Qi Yan bir anlığına yürüyüşünü durdurdu. Nangong Jingnu'nun bacaklarını daha sıkı kavrayıp yeniden yukarı çekti. Ağzını açtı, ama hiçbir şey soramadı. Sessizlik içinde yürümeye devam etti.

Fakat kulaklarının hemen dibinde, yalnızca onun duyabileceği ve çıkmasın diye bastırılmış hıçkırıkları işitebiliyordu. Tekrar tekar Qi Yan'ın kulaklarından geçip kalbine ulaşıyordu.

Nangong Jingnu burnunu çekti, ardından üzgün bir şekilde şöyle dedi, "Hepsinin anneleri var, sadece benim yok."

"Yedinci ağabeyimin annesi erkenden göçmüş olsa da, İmparator babam onu hiç oğlu olmayan Cariye Pin'in koruması altına verdi... Ben meşru kızıyım, başka kimsenin beni evlat kabul etmesinin imkânı yok... ve eğer cariyeleri çok sık ziyaret edersem, bu yalnızca onları sıkıntıya sokmakla sonuçlanır."

Qi Yan birden anlamıştı ki Nangong Jingnu saygın bir statüye sahip olsa da, tüm kraliyet sarayı içerisinde, yalnızca İmparator ile İmparatoriçe onunla ilgilenme hakkına sahipti.

Nangong Rang'ın ilk İmparatoriçe'nin vefat etmesinin ardından yeni birini seçme gibi bir niyeti yoktu. Eğer Nangong Jingnu herhangi bir cariyeyle yakınlaşacak olursa, diğer insanların o cariyenin art niyetleri olduğunu düşünmesine sebep olurdu.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon