Bölüm 54: Çalı bülbülünün cıvıltısını kaz sesi ile karıştırmak

246 51 20
                                    

Qi Yan'ın ılık nefesleri peş peşe Nangong Jingnu'nun kafasının tepesine vururken o, itaatkar bir şekilde Qi Yan'ın kollarına yerleşmişti. Alnını onun omuzuna dayamıştı ve elleri Qi Yan'ın düz göğsünün üzerindeydi.

Evlendiklerinden beri ilk defa bu kadar yakınlaşmışlardı. Nangong Jingnu kendi kalbinin çok hızlı attığını hissedebiliyordu ve her kalp atışını net bir şekilde duyabiliyordu.

Biraz utanmış hissetmeye başlamaktan kendini alamadı: bu kadar yakınken o da duyabiliyor mudur?

Birdenbire, Nangong Jingnu'nun nefesi kesildi, bedeni de gerilmişti.

Qi Yan bunu anında sezmişti, "Ekselansları, sorun nedir?"

Nangong Jingnu biraz kıpırdandı, böylelikle Qi Yan da tutuşunu gevşetti.

"Qi Yan..."

"Bu kul burada."

"Ben..."

... ...

"Benim sana soracak bir şeyim var."

"Sorun lütfen."

Nangong Jingnu derin bir nefes aldı. Kalbini sakinleştirmeye çalışarak, "Kalbindeki kişi hala er-jie mi?" diye sordu.

Bu soruyu duyan Qi Yan şaşıp kaldı, bir cevap verememişti.

Fakat bu kısa sessizlik, Nangong Jingnu için tamamıyla farklı bir anlam ifade etmekteydi. Gözlerinin çevresi bir kez daha kızarmaya başladı: tabii ya! Er-jie muhteşem ve güzel bir kızdı, onu kim unutabilirdi ki!

Nangong Jingnu arkasına dönüp ona sırtını çevirdi. Şimdi onu dürtme sırası Qi Yan'daydı, yumuşak tonda bir sesle, "Ekselansları, neden..." diyerek sormaya çalıştı.

"Dokunma bana!"

"Ekselansları?"

Nangong Jingnu kendini sakinleşmeye zorluyordu, "Er-jie ağırbaşlı ve saygılı, yetenekle dolu biridir. Ne yaparsam yapayım onun seviyesine gelemem..."

"Ekselansları, neden bunu diyorsunuz? İkinci Prensesin niteliklerinin bu kulla ne ilgisi var?"

Nangong Jingnu yeniden ona doğru dönüp Qi Yan'ı tekmeledi, "Nasıl olmasın?!"

Qi Yan çok ses çıkarmadan acıyla homurdandı. Nangong Jingnu bu tekme için uygulayacağı gücü tam ayarlayamadığının farkındaydı, bu yüzden de biraz pişman olmuştu.

Qi Yan uzanıp Nangong Jingnu'nun kolunun ön kısmını buldu, ardından onu takip ederek eline ulaştı ve tuttu. Üzerine bastırarak, "Bu kul Ekselanslarının az önce sorduğu şeyi gerçekten de anlamadı," dedi.

"Nasıl hâlâ böyle şeyler diyorsun! Sana soruyorum, münzevi çoban sen misin yoksa değil misin?"

"...Evet, başkent sınavından önceki utanç verici maddi durumumdan dolayı, bu kulun geçinebilmek için el yazması metinler satması gerekmişti."

"O zaman konuşacak ne kalıyor?"

Nangong Jingnu tutuşundan kurtulmak istedi, fakat Qi Yan önce davranıp onu daha sıkı tuttu, "Ama bu kulun takma adının İkinci Ekselans ile ne ilgisi var?"

Nangong Jingnu akıcı bir şekilde okumaya başladı, "Sürüklenen söğüt yaprakları, çiseleyen yağmurun yağışı, karışık bir şehirdeki bahar. İçinde kaldığım han çok sıkışık gözüküyor, yanan yüreğimi gizleyemiyor. Birçok kez süzülen bulutların arasında tekneden evi aradım. Cennetler bu yolcunun evinden bu kadar uzak oluşuna acıyor, çiçeklerin içimdeki acıyı başka yöne çekmesine izin veriyor. Yeşilin çevrelediği kızıl yengeç çiçekleri, büyüleyici bir manzara sunuyor. Kızıla boyanan perdeleri sarkıttığım gibi, gece geç saatlerde soğuk geri dönüyor... bunu sen mi yazdın?"

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımWhere stories live. Discover now