Bölüm 175: Henüz ayrılık olmadı ama, özlem çoktan belirdi

115 28 17
                                    

Leğendeki su çoktan simsiyah olmuştu, kağıdın köşelerindeki hâlâ beyaz olan yerler ise belli yerlerden dışarı çıkmıştı. Qi Yan, bu mektup da su leğeninde tamamen yok olana dek sessizlik içinde seyretti.

O mektupta Nangong Jingnu'ya verdiği talimatlar vardı. Maskeli kişinin yıllar süren sessizlikten sonra birdenbire kendini göstermesi Qi Yan'da huzursuzluk uyandırmıştı, hatta hiçbir şey bilmeyen Nangong Jingnu'nun tehlikeye gireceğinden endişe etmişti.

Qi Yan yumruklarını iyice sıktırdı. Başı keskin bir acıyla zonkluyordu.

Her ne kadar bu yarım günlük süre aslında kısa olsa da, onda zihinsel enerji bırakmamıştı. Nangong Jingnu'ya bu mektubu yazmak için her kelimenin üzerine kafa yormuş ve ruhunu yormuştu.

Mektupta, Nangong Jingnu'ya o burada değilken günlerini nasıl geçirmesi gerektiğini incelik ve titizlikle belirtmişti. Qi Yan gereken yolculuk süresini hesaplamıştı: oraya gidip geri dönmek üç ayını alacaktı.

Qi Yan dilini cıklattı, ardından yumruğunu alnına yasladı. Dalga dalga gelen baş dönmesi ve rahatsızlık hissine karşı koymak için dişlerini iyice sıktırdı, henüz dinlenemezdi.

Bu mektubu yazmaya, dürtüsel bir şekilde karar vermemişti. En sonunda su leğenine atmak da derin bir analizin sonucuydu. Qi Yan ayağının ucuyla yerdeki bakır leğene dokundu, mürekkepli suda dalgaların oluşmasına neden oldu.

Yarın başkentten ayrılmak, on yıldan fazladır ayak basmadığı memleketine dönmek zorundaydı...

O gece, Qi Yan Weiyang Sarayı'nın yatak odasına geldi.

Qi Yan uyumayalı neredeyse iki gece ve gündüz olmuştu. Jing Beyi daha yeni ölmüşken ikisinin bir arada uyuması iyi bir şey olmasa da, Nangong Jingnu Qi Yan'ın ertesi sabah gitmek zorunda olduğunu düşününce onun kalbi de sert kalamadı. Qi Yan'ı bizzat içeri getirdi ve Qiuju'ya feneri yakmamasını bildirdi. Efendi ve hizmetçisi adeta sözsüz bir anlaşmaya varmıştı, Qiuju orada bulunan saray hizmetçilerini yollayıp kapıların önünde kendisi bekledi.

Şu anda çalkantılı bir dönemdelerdi. Doğal olarak, Weiyang Sarayı'nda da problemden kaçınmaları iyi olurdu.

Nangong Jingnu Qi Yan'ın elinden tutarak iç odaya getirdikten sonra sitem etti, "Neden yine kendi başına dışarı çıktın? Gökyüzü çoktan karardı, bir şey varsa haber vermesi için bir kişisel hizmetkarı yollasana. Benim senin yanına gelmem de aynı şekilde."

Qi Yan'ın dudaklarının kenarları kıvrıldı, ardından yumuşak bir tavırla, "Bu kulun yarın Luo'nun kuzeyine yola çıkması gerekiyor. Bu kulun gitmeden önce Ekselanslarına demesi gereken bazı şeyler var," dedi.

Nangong Jingnu Qi Yan'ı süzdü. Gözlerinin altındaki koyu renk lekeleri ve beti benzi atmış halini gördüğünde, Qi Yan'ı doğruca kenara çekti, "Neden bu kadar kötü haldesin? Yine mi kötü hissediyorsun? Belki de yarın başka birini göndermeliyiz. Yedi numaranın yaşı yetiyor, neden biraz deneyim kazanması için onu dışarıya yollamayalım?"

Qi Yan sessiz bir iç çekti. Üzerindeki bitkinlik daha da belirgin bir hal aldı, "Bir imparatorluk fermanı nasıl bir gecede değiştirilebilir ki? Ekselanslarının içi rahat olsun, bu kul kendi sağlığını tanıyor."

Nangong Jingnu Qi Yan'ın karşısına oturdu. Güzel gözleri kalp acısıyla dolup taşıyordu, öyle ki içlerinden damlamak üzereydi. Qi Yan'ın zayıf yanaklarını ellerinin arasına aldı, ardından başparmakları onun göz torbalarının üzerinden geçerken yumuşak bir sesle, "Uzun süredir uyumuyor musun?" diye sordu.

Qi Yan elini Nangong Jingnu'nun elinin üzerine bastırdı, ardından yanağını onun avucuna sürttü, "Mm."

Nangong Jingnu Qi Yan'ı kendi kollarının arasına çekme dürtüsünü zorla bastırdı. Oldukça uzun bir süre boyunca konuşmadan Qi Yan'a baktı.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - I. KısımWhere stories live. Discover now