DREAM

259 29 32
                                    

As long as I'm here, no one can hurt youDon't wanna lie here, but you can learn toIf I could change the way that you see yourselfYou wouldn't wonder why hereThey don't deserve you♧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

As long as I'm here, no one can hurt you
Don't wanna lie here, but you can learn to
If I could change the way that you see yourself
You wouldn't wonder why here
They don't deserve you

"Jinnie uyanmalısın sevgilim"

Burnuma dolan çiçek kokularıyla huzurla olduğum yerde gerindim.
Gözlerimi açmam için üstüme doğan ışıklara dudaklarımı büzdüm mızmızca.
Çok rahat ve huzurlu hissediyordum ve gözlerimi açtıramazdı kimse bana

Tam o anda dudaklarımı birisi güzelce diliyle araladı ve sonrada hem üst dudağımı hem alt dudağımı sırayla uzunca öptü.
Elleri karnımı okşuyordu usulca.
Kalbim yumuşacık olup kuşuma su olmuştu.

Jungkook.
Araladığım gözlerim sanki ait oldukları yer oraymış gibi anında mor galaksilerine kenetlenmişti bile.

Cennetteydim sanırım. Başka açıklaması olamazdı. Çiçeklerle dolu bir kırda, çiçeklere uzanmıştım, güneş yüzümü gıdıklarken huzurla doluyordum ve yanımda O vardı.
Hayatıma hayat veren,
Hayatıma anlam olmuş adam,
Eşim.

Ellerim uzanıp güzel yüzüne gitti istemsizce. Yanağına uzun şekilsiz parmaklarımı koyar koymaz gözlerini kapatıp daha da sokulmuştu elime. Kusursuz görünüyordu her zamanki gibi.
Bir elini elimin üstüne çıkarıp, kemikli parmaklarıyla kavradı yanağındaki elimi. Parmaklarımızı yavaşça iç içe geçirdi ve yanağını çevirip ufacık bir öpücük bıraktı avucumun içine.

Ah tanrım, sonunda!!.
Bana çektirdiğin acıları yeterli görmüştü herhaldeki,
Bu sefer Kesinlikle cenetteydim.

Onunla böyle huzurlu ve mutlu anlarımız olmayalı o kadar zaman oluyordu ki...
Olmamasının suçlusu da bendim.

Çiçeklere gömülmüşcesine uzanan ve karşısındaki eşine içi giderek bakan ben, hem uzun zaman sonra eski günlerdeki gibi huzurlu olmanın mutluluğundan, hem bunun uzun zaman sonra olmasının burukluğundan yavaş yavaş göz yaşı akıtınca Jungkook, çattığı kaşlarıyla eğilip anlıma uzunca bir öpücük bıraktı.

"Ağlama, kalbim acıyor Jinnie"

"Jungkook, ben-"
özür dilerim sevgilim.
Canını yaktığım için,
canımızı yaktığım için. Ben böyle olsu-"

Ufak hıçkırıklarım arasından söylediğim sözler, üstüme uzandığından tam bir karış ötemdeki kusursuz yüzüne bakarken dökülmüştü.
O ise yüzündeki saf sevgi ve buruklukla izliyordu beni.
Sözümü yarıda kesip ağlamaktan ıslanmış dudaklarıma kapandı bi 'nda .

Uzunca ve yoğun olan öpüşmemiş onun geri çekilmesiyle son bulurken,
Sanki çekilen o değilmiş gibi açlıkla bir daha uzandı dudaklarıma ve ısırdı.

"Siktir seni o kadar özledim ki şimdiden, ölecektim.
Sana bir şey oldu diye kafayı yedim Jinnie"

Geri çekildiğinde hissettiğim esintiyle karanlık olmuş etrafa baktım.
Yattığım çiçeklerden hızla doğrulmamla Jungkookta doğruldu ve benim gibi etrafa bakınmaya başladı.
Sonra fark ettimki her kafamı çevirdiğimde etrafımız siliniyordu. Dümdüz simsiyah bir boşluğa zaman geçtikçe dahada kapılırken içimi korku sardı.
Saçlarıma giren yüz ve bedenimi saran güçlü kollarla endişemin yok olması çok sürmedi.

Ölü Diken Çalısı ▪︎KookjinWhere stories live. Discover now