Nimetin Kıskançlığı

246 28 5
                                    

I will love you forever

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

I will love you forever

Onu duvarın dibinde oturmuş zaten yatağa gömülmüş ve günlerin yorgunluğundan tek hareketimde bile tirtir titrerken gördüğümde, kuruyan boğazıma rağmen sesimi ona duyurmaya çalışmıştım ve gözleri artık moru barındırmayan karanlığa büründüğünden beni duymamıştı. Korkuyla resmen sürünerek yataktan kalkmaya çalıştığımda yere yapışmam da bir oldu ve Jeon Jungkook beni sonunda fark etti. Sert bakışlarıyla yanıma adımlarken ellerimi dayadığım zeminin titreyişini hissediyordum. Yerde ona tüm hayranlığımla ama gözlerinin simsiyah olmasının tedirginliğiyle bakarken yavaşça eğilip beni kucakladı ve kollarının arasında ait olduğum yere anında daha da sindim.

Çıplak omuzlarına yasladığım yanağımla, titreyen ve kuş tüyü gibi hissettiğim kollarımı kalın boynuna doladım, oysa kasılı yüzünü saçlarıma gömdü ve benimle birlikte yatağa tekrar uzandı.

Üstüne yattığım bedeni bir kaya kadar sert ve damaları kopacak kadar belirginken onun bir derdi olduğunu anlamak zor olmadı. Yavaşça göğsüne yasladığım yüzümü kaldırdım ve onun odağını kaybetmiş galaksileri, çenesi kasıldığından dahada belirginleşmiş elmacıkları, gerilmiş kaşları ve burnundan çıkıp yüzümü yalayan sıcak derin nefesleriyle karşı karşıya kaldım.

Neler oldu, günlerdir ne haldeydik bilmiyordum ve çoğu zaman omegama kaydığım için her şeyin rüya gibi bölükpörçük aklıma gelmesinden başka bir şey yoktu. Ve aklımda kalanlarsa..

Ateşlerin arasından şehvete bürünmüş rüyalardı sanki

Ten yakan

Ve bunların bir rüya değil gerçek olduğunu bilmek karnıma kramp sokuyordu.

"Jungkook, sevgilim"

Yunan tanrıları gibi olan yüzüne götürdüm güçsüz elimi ve tam dokunacağım an sanki gerçekliğe dönmüş gibi gözleri bana döndü ve bir anda sertçe elimi havada yakaladı. O kadar sert sıkıyordu ki canımı yakmaya çalışmadığını bilsemde acıyla inledim.

Bir anda elimdeki baskı azalsa da elim hala elindeydi ve sanki beni yeni fark ediyordu. Yüzüme baktıktan birkaç saniye sonra eli arasındaki elimi yavaşa göğsüne koydu ve beni kalçalarımdan sararak yüz üstü uzandığım vücuduna dahada yasladı.

"Jinnie .. ben.. "

söyleyeceği şeyler canını sıkıyordu ve ben yüzüne merakla bakarken yutkunup gözlerini kapattı ve uzanıp dudaklarını anlıma bastırdı.

Dudakları oldukları yeri onlarca küçük öpücükle donatırken kemikli ellerini baldırlarımda dolaşıp, okşarken hissediyordum.

Geri çekilmeyeceğini ve yine kendinde kaybolduğunu anladığımda yüzümü kocaman bir tebessüm aldı ve vucudunda biraz daha aşağı kayarak tam boxerının üstüne, ah daha doğrusu şuan rahatlamış olmasına rağmen bile insanı yutkunduracak görkeminin üstüne tam olarak kalçalarımı yerleştirdiğimde anlımdaki dudaklar durdu ve baldırlarımı dakikalardır okşayan el bir anda etlerimi kıstırdı. Kıkırdaken dudakları aralanmış şaşkın bakışlı Jungkookun önüne düşen mor saçlarını ellerimle arkaya attım.

Ölü Diken Çalısı ▪︎KookjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin