DİPSİZ ATEŞ

309 29 8
                                    

Your lips,My lips,Apocalypse

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Your lips,
My lips,
Apocalypse

Go and sneak us through the rivers,
Flood is rising up on your knees
Oh please...

"O adamlar ölmüştü Seokjin"

Taehyungun son sözleri beynimin kıyılarına çapıp, beynimin içinde yankılanmıştı. Durak bilmeden kısık ve yutkunarak söylediği sözler içimde tekrar ederken, altımda yattığım bedenin ılıklığıyla titredim.

Biliyordum. Jungkook ilk defa birini öldürmüyordu. Bu adam tek bakışıyla insanların nefesini kesiyorken, onun canını sıkan insanların canını almak bir karıncayı ezmek kadar kolaydı.
O bir Deltaydı. Saf.

Benim Deltam.

Ama ilk defa sesli ve gerçekliğiyle duyuyordum. Taehyungun söylemekten çekinen sesi ve sıkıntılı yüz ifadesi yavaş yavaş bulanıklaşırken,

Kocamın bir araba dolusu insanı öldürdüğü gerçeğini hazmetmeye çalışıyordum..

Günümüzde kendinden güçlü birileri tarafından öldürülmek eskisi kadar yaygın olmasada, hala alfaların el üstünde tutulduğu bir dönemde sinirle birilerini öldüren insan sayısı az değildi.

Bundan bu kadar etkilenmeli miydim?

Bir araba dolusu ve belkide bir Klinik dolusu insanı öldürdüğü için ona olan düşüncelerim değişmeli miydi?

Jungkook canavar mıydı?
Kendini ve eşini zorla kaçıran insanları öldürdüğü için.

Ne olursa olsun onu sevecek,

Ne yaparsa yapsın dikenlerin altındaki kalbi onun tek bir bakışı için atacak,

ve onun uğruna ölmek için bir saniye bile düşünmeyecek ben ise ondan farksız mıydım?

Cevap bir papatya tarlasının içindeki yaban otu kadar acizdi.

Kendi kafamın içindeki uğultuda kaybolmuşken, duyduklarımı sindirmek için verdiğim çaba Jungkooka olan sonsuz bağlılığıma daha ilk saniyeden mağlup olmuşken, içimde garip bir ağrı oluşmaya başladı.

Kanımın çekilip içimin garip bir ılıklıkla sarılmasıyla tekrar titredim. Tüylerim diken diken olurken ellerimin altındaki çıplak kaslı göğüsten destek alarak doğrulmaya çalıştım. Jungkooksa sırtımı okşayan elini kullanarak beni anında kendine sertçe bastırıp hareket etmemi engelledi.

Ondan uzaklaşmak istemiyordum. Yinede garip hissetmekten kendimi alamamıştım ve midemden genzime yükselen sıvıyla şuan tek istediğim gidip içimde ne varsa klozete dökmekti. Jungkooksa yersiz temas hastalığı ve huysuzluğuyla farketmeden buna engel oluyordu.

şuan tek istediği evimizde sadece bizim olmamız ve sadece benle olmak olduğunu biliyordum. Daha doğrusu HİSSEDİYORDUM.

Taehyung veya diğerlerinin sadece benimle konuşmaya başlamalarıyla bile kapalı olan gözleri dahada sıkılaşıyor, keskin çenesi kasılıyor, üstünde yattığım kusursuz bedeni altımda geriliyor, büyük dövmeli ve bir sanatkarın özenle yıllarını vererek yarattığı kadar güzel eller sırtımı sertçe okşamaya devam ediyordu.

Ölü Diken Çalısı ▪︎KookjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin