ATEŞDEKİ KISKANÇLIĞIN NİMETİ

355 31 7
                                    

¡《SMUT》¡

His fire is burns my thorns'♧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

His fire is burns my thorns'

.

insan hayatı boyunca kaç defa
zamanı düşünürdü? İnsan hayatı boyunca kaç defa zamanı unuturdu? Ya da insan hayatı boyunca kaç defa zamanın değerini anlardı? Şuan cevapları düşünürken bile geçen vaktimiz bile aklımızı kurcalamaz mıydı?

Benim kurcalamıyordu.
Kurcalanacak bir aklım yada daha doğrusu bir benliğim kalmamıştı.

Mahvedilmiştim.

Yada daha doğrusu muhtemel hazın en doruğuna ulaşmış ve kalbim tastamamken O'nun, Deltamın arzu ateşiyle günlerce yanıp sanki geniş yatak odasının içindeki her bir oksijene karışmıştım.

Kafamı , içimde kalmayan son güç kırıntılarıyla yan tarafımda ki balkona çevirirken artık yanamayan canımın derdini bırakmış, sadece tüm kaslarımın gerginliğini hissediyordum ve durmadan ağlamaktan yanan gözlerim biraz daha kapalı durmak için yalvarırken onları bile umursamaz bir huzur hissizliğindeydim.

Aslında Jungkookun o iri, dövmeli ve bir heykeltıraşın oymak için ömründen yıllar vermişçesine güzel olan elleri sertçe, durmaksızın ve sahipliğini iliklerime kadar hissettiren bir tutuşla, dokunuşlarla vucuduma parmak izlerini damgalıyorken,

ıslak ve büyük dili pembe tepeciklerime yavaş, tadını çıkara çıkara ama sert hareketlerle ardı ardına darbelerini vuruyor ve belime ait olduğu yerin dövmeli ellerinin arası olduğunu tenime işlerken, bana kaçacak hiçbir yerim olmadığını kanıtlarcasına tutan dövmeli ellerin arasındayken,

Eriyen vanilyalı dondurma gibi hissediyordum.

Dünyanın güneşinden bile sıcak arzu karşısında eriyen bir dondurma

Yaban çileği kokan.

aslında hiçbir şey de hissetmiyordum.

Hayır,
ben sadece onu hissediyordum.

Her yeri her yerimde, bilincimi yitirip neler oldu, kaç dakika oldu anlamadan baygınca açtığım gözlerimle
ve kendime gelir gelmez içimde hissettiğim doluluk,
nefesimi kesen hız
ve pembe duvarlarımın ne kadar gevşersem gevşeyeyim kalınlığına alışamadığı şaheserin
sert darbelerini algılamamla,
durduramadığım inlemelerim ve kapatamadığım ağzımdan akan hangimize ait olduğunu anlamadığım salyalarla,
güzel adı ezberimden dökülen ve beynimde olan tek varlığı cığlıklarım arasında zikretmek,

hatırlayabildiğim ve yaptığım tek şeydi.

Şuan zaman önemli miydi! Kaç gündür onun gözleri morun en koyu tonuydu,
kaç gündür saat gece veya gündüz demeden cehennemimizde kavruluyorduk yada günlerden neydi? Kaç gündür her gözümü açtığımda bedenimi anında saran acı ve arzudan tekrar baygınlık geçiriyor ve bilincimi kaybediyordum.
Bilmiyordum ve bilmek isteyecek kadar umursamıyordum bile.

Ölü Diken Çalısı ▪︎KookjinWhere stories live. Discover now