Yirmi Birinci Bölüm

25.2K 1.2K 78
                                    

Merhaba

iste yeni bölümümüz geldi, biliyorum beklettim ama ses ancak geldi ve umarim bir daha terk etmez beni. Yorumlariniza ayrı ayrı tesekkür ederim; beni yalnız bırakmadınız. "Elma" dediniz :) Önder´i terlikle tehdit ettiniz :) "Bekleriz" dediniz; kısacası: harikaydınız. Sağ olun. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Bu bölüm "BunlarDerinMevzular" a ithaf edilmiştir.

Yorumlarinizi merakla bekliyorum. Keyifle okuyun. İşte bölümümüz:

Türker´in verdigi cevap ile Önder gülüyor, Nilüfer ve Leyla geçici şuur kaybı yaşıyorlardı. Nasıl yani, Türker Almanca mı biliyordu ve Önder bu kadar güldügüne göre o da biliyordu. Kahretsin bu nasıl bir durumdu. Nilüfer bunları kafasından gecirirken Leyla´nın yine yabancı dilde söyledigi seylerle kendine geldi.saskınlıkla bakakaldıgı Türker´in gözlerinden kendini zorda osa cekti ve Leyla´ya odaklandı.

Ne konuşuyordu Leyla, Fransızca mı? Ama o bilmezdi ki Fransızca! Yıllar önce okul gezisinde Fransa´ya gitmisler ve bir kaç cümle ve kelime ögrenmeyle kalmıstı. Bu geziden sonra Nilüfer bu dile heves etmis, Cihan ve Vural ile kursa gitmisti. Leyla ise "bu kaba insanların dillerini ögrenmeyi protesto ediyorum" deyip ögrenmemişti. Şimdi ne diyordu?

-"Kaçmak" dedi Fransızca, Leyla.

-Ne?

-"Üç", "kaçmak" dedi yine engin Fransızcasıyla Leyla ve Nilüfer´e çantasını işaret etti. Nilüfer önce çantasına baktı, sonra Leyla'nın söylediklerini düşündü ve anladı: "Üç deyince kaçalım" diyordu. Yavaşça çantasını alırken Türker ve Önder´e baktı. Anlaşılan Fransızca bilmiyorlardı ve aval aval bakyorlardı. "Hadi şimdi de gülsenize" dedi Nilüfer içinden. Sonra Leyla´ya "Tamam" dedi.Türker´e dönüp "Tu attendras beaucoup plus pour mon aveu d'amour a toi" dedi,  " Sana askımı itiraf etmem için daha bekleyeceksin", ve Leyla tam "üç" derken

-Şu aşkı belki benim önümde itiraf edersin, ha? diye Fransızca konuşan başka birini duydu arkasından. Hadi ama yaa. Bu kadar da olmazdı! Arkasını döndüğünde iki kıza gülen gözlerle bakan, hatta ciddi ciddi alayla gülen abileri Vural ve Cihan´i gördüler. Konuşan Cihandı.

-Abi, dedi Leyla.

-Evet abin. Neler oluyor, Leyla? dedi Vural Almanca, çünkü kızlar çıkmazda gibiydi. Nilüfer hemen atlayıp cevap verdi Fransızca:

-Onlar Almanca biliyor.

-Neler dönüyor?

-Eeee, şeyyy...

-Ne?

-Biz onlar bilmiyor zannederek Almanca konustuk ve..

-Ve?

-Ve aşkımızı itiraf etmiş olabiliriz.

-Olabilir misiniz?

-Hayır; itiraf ettik ve onlar da öğrendi.

-Eee, ne var bunda?

-Şimdi benden Türkçe olarak duymak istiyor o.

-O?

-Anla işte, Cihan. O.

-Hımm, sana aşkla bakan doktor mu?

-Evet.

-İtiraf et o zaman.

-Nasıl?

-Et işte, deyip kendilerini şaşkınlıkla izleyen Türker´e döndü Cihan. "Selam, Türker. Nasılsın?"

-İyiyim, sağ ol. Sen nasılsın? dedi Türker.

-Ben de iyiyim, sağ ol. Kusura bakma, önce Nilüfer ile konuşmak zorunda kaldım; biraz endişeli gibiydi.

İyi Ki Geldin!حيث تعيش القصص. اكتشف الآن