Elli Birinci Bölüm

15K 1K 109
                                    


Selamlar...

Bölümümüz okumanız için hazır. Geçen bölüm sayenizde ilk defa yorumlarda çok büyük bir artış oldu. Benim cevaplarımla 100 küsur yorum. Sağ olun. Bunun ne kadar motive edici bir unsur olduğunu anlatamam. Bu bölüm çok sevgili "FBetooll"a ithaf edilmiştir.

Keyifle okuyun...

Nilüfer Leyla'ya Türker ile nasıl barışacağı konusunda akil danışıp iyi bir sonuç alamayınca Leyla çok üzülmüştü. Önder ile buluştuklarında olanları Önder'e anlatmış ama yine de bir sonuç bulamamışlardı. Ertesi gün buluştuklarında

-Yarın sabah kahvaltısında yengemlerdeyiz, Önder, dedi Leyla.

-Oluuur, özel bir kutlama falansa elim boş gelmeyeyim; bir hediye alayım.

-Yok. Özel bir kutlama değil, misafirleri geliyor. Nilüfer onları hava alanından alıp gelecek. Biz de erken gidip misafirler gelmeden hazır oluruz orada.

-Tamam, olur canım, dedi Önder ve Leyla'yı yanağından öptü. Akşam için sözleştiler. Aksam üzeri buluştuklarında Önder Leyla'ya

-Buldum, dedi.

-Neyi buldun?

-Bizimkileri nasıl birleştireceğimizi.

-Yaşasın! Ne yapacağız peki?

-Biz bir şey yapmayacağız sadece Nilüfer'in hava alanına gittiğini söyleyeceğiz Türker'e ama misafir karşılamaya değil Kanada'ya döndüğüne dair minik bir yalan söyleyeceğiz.

-Bu nasıl minik bir yalan, aşkım? Kalpten gitmesin Türker.

-Yok, ben uygun bir dille söylerim, dedi Önder ve planlarını yaptılar.

Cumartesi sabahı Türker'i kapıda karşılayıp gazı verdikten sonra Önder de pijamasından kurtulup üzerini değişti ve saçlarını düzeltip aşağıda bekleyen Leyla'nın arabasına bindi. Türker hız yaptıkça onlar da hem ona yakın hem uzak olmaya gayret ederek çetin bir mücadeleyle hava alanına geldiler.

Kütahya dan geldiğinden bu yana hissedemediği sıcak dudaklara dokunmak Türker için eşsiz cennet bahçelerine dalmak kadar tatlı ve mutluluk vericiydi. Bu an hiç bitmemeliydi. Kollarını Nilüfer'e sıkı sıkı sarıp bu anın bitmemesi için elinden geleni yapmalıydı. Nilüfer yavaşça kendisini çekerken onu bırakmamak için kollarına tutundu.

-Hayır! dedi içi acıyarak. "Gitme."

-Gitmeyeceğim, dedi Nilüfer gözlerine bakarak.

-Gitme, ne olur gitme Nilüfer!

-Tamam, Türker gitmeyeceğim dedim ya. Hadi kalkalım herkes bize bakıyor, dediğinde Türker bir an bulunduğu duygu fırtınasından çıkıp etrafına baktı. Seyircisi boldu maşallah. Kapalı gişe bir kavuşma sahnesi izlemişlerdi. Türker Nilüfer'in ellerinden tutup yavaşça ayağa kalkıp onun da kalkmasına yardımcı oldu ve Nilüfer'e sarıldı. İşte o an filmin sonunu beğenen seyirciler alkışlamaya ve ıslık çalmaya başladılar. Elinde mendili ile izleyen birçok kişi mutluluklar dileyip kendi uçaklarının kontuarına doğru gitti. Türker sadece Nilüfer'e bakıyor ve onu kaybetmenin karanlık kuyularından bir türlü çıkamıyordu.

-Gitmeyeceksin değil mi, Nilüfer?

-Kaç kere söyleyeceğim aşkım; gitmeyeceğim.

-Neden buradasın o halde?

-Ahh, neredeyse unutacaktım! Hadi çabuk ol, geç kaldık! dedi Nilüfer ve Türker'i sürüklemeye başladı.

O sırada bir köşede kocaman güneş gözlükleri ve şapkalarıyla iki kişi birbirine sarılıp sessizce sevinç naraları atıyordu.

İyi Ki Geldin!Where stories live. Discover now