Elli Beşinci Bölüm

13.6K 1K 118
                                    

Selam!

Bölüm geldi. Geçen bölüm bolca gözyaşı döktük sanırım. Bu bölüm artık normale dönelim değil mi? Haydi, o halde bölüm başlasın. Bu bölüm "hurisC" ithaf olunmuştur.

Keyifle okuyun...

Şahika Hanım ağladı. Ne kadar ağladı, neler dedi bilmiyordu, sadece çerçevenin soğuk camında hayat bulmayı umarak ağladı. Oğlu çıkıp gelsin diye ağladı. Zamanı geri alabilmek için ağladı ama ne fayda gözünü açtığında her şey yine aynıydı, ama bir farkla Mithat gitmiş yerine Naz gelmişti hatta Naz ile birlikte Nilüfer gelmişti Türker'ine.

-Çok teşekkür ederim kızım, bu çok güzel ve özel hediye için. Bana dünyaları verdin. Oğlum, gülmüş ya ablanla mutlu olmuş ya, bu bana yeter'' dedi bitmeyen gözyaşlarını silerken. "Ne kadar da güzelmiş gelinimiz" dedi.

- Naz annesine de benziyor, dedi Ömer bey de.

-Evet. Gözlerinin rengi annesi, dedi Şahika Hanım.

-Ablamın bebeklik fotoğrafları ile Naz çok benziyor, dedi Nilüfer de.

-Abim, dedi Türker daha fazla içinde tutamayacaktı. "Ruth'dan büyük bir darbe yemiş, buradaki arsa satışından aldığı bütün paralarla kaçmış Ruth" dedi.

-O arsayı hiç satmadım, Orası hep Mithat'ını şimdi de Naz'ın, dedi Ömer Bey. O kadının başına is açacağını biliyordum ama bizden bu denli kopabileceğini hiç düşünmezdim oğlumun.

-Utanmış, parayı toparlayıp yengem ve Naz ile karşınıza çıkmayı planlıyormuş.

-Para kimin umurundaydı ki? Gelseydi kapıda mı kalacaktı diye iç çekti Şahika Hanım.

-Gurur, dedi Ömer Bey. Beni her pazartesi arardı. Önceleri gelen sessiz telefonları kapatıyordum. Numara Mithat'ın bildiğim numarası değildi. Sonra onun olabileceğini düşünerek konuşmaya başladım. O hafta neler olmuş, kim nasıl, ne yapıyor anlatıyordum. Sonra hadi oğlum kapat artık diyordum ve telefon kapanıyordu.

-Oydu, beni de arardı her Cuma. Bir gün konuşurken öksürmeye başladı kapatamadı da telefonu, insan yavrusunun sesini tanımaz mı? Öksürüğü kesilince karabiberli çay içmesini söyledim ah kuzum nefesini verdi sadece. Hiç sesini duyurmadı ama hiç de aramamazlık etmedi, diye Ömer Bey'i doğruladı Şahika Hanım. O sırada kapı çaldı.

-Teyzen gelecekti Türker, kusura bakma Nilüfer sana da danışmadan kabul ettik ama.

-Olur mu öyle şey memnun olurum, dedi Nilüfer.

-Türker oğlum, sen bu fotoğrafı şimdilik masanın üzerine koy yarın asarız, dedi Şahika Hanım ve kapıyı açmaya gitti. Türker tabloyu alırken Nilüfer'i yanına çağırıp sessizce

-Aşkım teyzem biraz nasıl desem Osmanlı kadınıdır, otoriterdir sakın korkma tamam mi?

-Söylemesen olmaz mıydı? Şimdi korkmaya başladım.

-Sen merak etme. Yanında ben varım dedi Türker ve babası görmeden Nilüfer'in eline bir öpücük kondurdu.

-İçim çok rahatladı, dedi Nilüfer.

O sırada içeriye Türker kadar uzun, balıketli, baş örtülü güzel bir kadın girdi.

-Teyze, dedi Türker ve gidip teyzesine sarıldı. Hoş geldin!

-Asıl sen hoş geldin. Artık bizi özlemez oldun, hiç gelip gitmez oldun.

-Aşk olsun teyze. Tatilim yoktu, olunca geliyorum. Hem gecen sefer sen yoktun Kayseri'ye gitmişsin Ahmet abimin yanına.

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin