On Birinci Bölüm

26.2K 1.2K 24
                                    

Merhaba!

Yeni bülüm geldi, umarim begenirsiniz. Keyifle okuyun.Bu bölüm leylaevisen'e ithaf edildi :)

Uzun bir yolculuktan sonra sonunda Kanada´ya varmıştı Nilüfer. Kendisini Jonathan karşılamıştı,Jonathan ile ayrılmışlardı ama Nilüfer Amerika´ya gittigi andan itibaren sürekli arayıp destek olmuş, Nilüfer de kendini her çıkmazda hissettiğinde Jonathan'ı arayıp ondan destek almıştı.Aramıştı çünkü hala ona değer veriyordu, aramıştı çünkü telefonda ne söylerse söylesin Jonathan dinliyor; isyanını,acısını her şekilde kabul ediyordu. Birbirlerine çok değer veriyorlardı ama Nilüfer anlamıştı ki bu değer kendisi için aşka dönüşememisti hiç. Arabada sohbet ede ede eve varmışlardı. Bavulunu aldıktan sonra Jonathan´a teşekkür etti, aslında Jonathan´ın gelmek istediğini anlamıştı ama çok yorgundu ve Jonathan´ın ne hakkında konuşacağını biliyordu. "Benimle gel" diyecekti yine, "sensiz yapamam" Nilüfer tekrar tekrar bu konuşmaları yapmaktan sıkılmıştı artık ve bilerek onu davet etmedi.

-Yarın yemek yiyelim birlikte, dedi Jonathan.

-Yarın işe başlıyorum ve ne kadar işim var henüz bilmiyorum, yemek işini başka bir zaman ayarlasak olmaz mı? Jonathan bıkkın bir ses tonuyla “peki” dedi ve ona veda edip gitti.

Eve girdiğinde her şey aynıydı. Ev temizlenmişti her hafta gelen bir temizlikçisi vardı ve o yokken bile her hafta gelmişti. Sonra ocakta  üzerinde duman tüten bir tencere gördü tencereye doğru ilerlerken:

-Geldin miiiii?

-Füsun?

-Evet, canım benim. Ege’yi yatırdım biraz sessiz konuşalım dedi, sarıldılar ve koltuğa geçtiler.

-Burada ne işin var? dedi Nilüfer.

-Sağ ol canım, ben de seni gördüğüme sevindim.

-Affedersin birden şaşırdım, ben sana bu hafta geleceğimi söyledim ama bugün olduğunu nerden öğrendin?

-Dün Jonathan´dan öğrendim hep beraberdik dedi.

-Anladım dedi Nilüfer. Füsun Nilüfer ile uçakta tanışmış ve sonra da Kanada´da en yakın arkadaşı, sırdaşı olmuştu. Füsun doğma büyüme Kanada´daydı. Kocası da kendisi gibiydi ve ikisi de bankada çalışıyorlardı ve 2 yaşında çok sevimli bir oğulları vardı, Ege. Her hafta sonu bir arada olurlardı. Füsun'un annesine giderlerdi bazen, bolca Türk yemekleri yerler, memleketi yâd ederlerdi.

- E anlat bakalım, çok görüşemedik neler oldu? dedi.

Nilüfer baştan sona her şeyi anlattı. Naz´ın velayetinin kendisine verildiğini ve burada işleri ayarlayıp Naz´ı getireceğini…

-Bu harika bir haber, demek Ege´ye arkadaş geliyor dedi Füsun.

-Naz daha oynayamaz ki çok küçük.

-Oynar oynar sen merak etme, peki Jonathan ile durumlar ne?

-Ne olacak aynı, biliyorsun ki biz ayrıldık geri dönüşü yok hem o iki ay sonra gidecek.

-Evet, öyle ama o hiç öyle düşünmüyor hala seni ikna edebileceğini sanıyor dedi Füsun.

-Yapabileceği bir şey yok, ayy hadi yorgunum hem karnım da aç ne yiyeceğim ben?

-Gel kuzum gel çorbamız var, yemeğimiz de fırında, biz sofrayı hazırlayalım Harun da birazdan gelir

-Ayy Füsun ben Harun´u tamamen unuttum ya. Kusura bakma ne olur, hadi sofrayı hazırlayalım, o sırada hem kapı çaldı hem Ege ağlamaya başladı Nilüfer:

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin