✓ KIRIK GÖLGELERİN DANSI

17.5K 1.2K 2.1K
                                    

"BÖLÜM 1/KISIM 2"

Maral...

Evin ön bahçesinde annemin şefkatle büyüttüğü narlar vardı. Mevsimi gelince önce çiçek açar, sonra yavaş yavaş nara dönüşürdüler. Tabii bu bana inanılmaz gelirdi. Çocuk aklıydı benimki. Anneme bunun bir mucize olduğunu söylerdim. Annem, bana gülümserdi ve her zaman tercih ettiği üzere sessiz kalırdı.

Hiçbir zaman için onun bize duyduğu şefkatten şüphe duymazdım. Anneydi sonuçta... Anneler severdi. Ta ki Ay Gece festivalinin olduğu güne kadar. Festival gecesi Ay gökyüzünde asılı kalır ve herkes onun yaydığı gri-beyaz parlak ışığı izlerdi.

Her şeyi olduğu gibi hatırlıyordum. Sesler ve görüntüler titremiyordu bile. Şöminedeki ateş, çıtırtılar çıkararak yanıyordu. Ben ve ikiz kız kardeşlerim annemizin dizlerinde oturuyorduk. Gözlerimizde ateşin dansı parlıyordu. Kırık gölgelerin dansı... Anneme festivale neden evde oturarak katıldık,diye sormuştum. Çünkü herkes dışardaydı. Şiddetli soğuğa rağmen herkes dışardaydı. Ama biz,evde, şöminenin önünde sessizce oturuyorduk.

Annem,"Dışarı soğuk ve tehlikeli."diye cevaplamıştı beni. Başka bir soru sormama da izin vermemişti.

Şimdi üzerinde biriken karlar, ince dallarını aşağıya doğru eğmişti. Bu bükük hali bana hiç yabancı gelmiyordu. Çünkü dalları bükülen bir tek o değildi.

Arada farkına varmadan o nar ağacına seyre dalıp giderdim. Saniyeler kadar kısacık görünen dalgınlıklar benden bir ömür çalınmış gibi kaybolurdum. Parlak,gözleri körelten beyaz ışıklar saçan bir geçide girmişim gibi tuhaf aynı zamanda duygusal bir yolculuğa uzanırdım. Benim için o anlarda beliren hisler, en sevdiğin tarafından terk edilmek kadar acı hissettirir. Ne ironik ki,durum tam da buydu.

"Benim için küçük bir şey yapar mısın?"dedi Ulrika. Arkadan sıkıca belime sarıldı,başını saçlarımın arasına gömdü.

"Ne istediğine bağlı."dedim. Uzanıp belimdeki sıcak ellerini tutum. Suratımda yarım bir gülümseme belirtmişti.

"Eminim isteyeceğim şey seni zorlamaz."

"Bundan benimde emin olmam için önce bana söylemen gerekiyor. "

Belimi bırakıp karşıma geçti. "Hikayemi yazmam gerekiyor. Benim için yeni bir tane mürekkep alır mısın?" Suratında onu reddedemeyeceğim sevimli bir ifade belirmişti.

"Sen niye gidip almıyorsun?"

"Bence benim neden gidip almadığımı sen daha iyi biliyorsun."

Bunu elbette biliyordum. Onun için kısa süre önce tatmak istemeyeceği bir deneyim hiç beklemediği bir noktadan gelmişti. Kanaviçe işlemelerinde yeryüzünde tanıdığım en iyisini yapan Layana, aynı zamanda renkli mürekkepler üretirdi. Yaklaşık iki hafta önce,yine mürekkebi biten Ulrika almak için gitmiş ama eli bomboş ağzına kadar öfkeyle dolup taşarak eve geri dönmüştü. Layana, Ulrika için özel olan -annemden kalan bir yüzüğü- çalmıştı. Eğer o saatte kapıyı açmamış olsaydı onun aldığını asla öğrenmeyeceğini söyledi. Layana bunun için defalarca kez gelip özür diledi. Savunmasına göre çalmamıştı. Ulrika mürekkep almak için ziyaret ettiği bir gün yüzüğü orada unutmuş. Ulrika'nın içeri girdiği anda tam da yüzüğü kanepenin altında bulup aldığını söyledi. Her şeyi Ulrika yanlış anlamış. Ama Ulrika'ya göre Layana yalan söylüyordu. Layana'yı her defasında dinlemeden kapı dışarı etti.

Ellerini tutum ve sıktım. Yüzümdeki ifade ister istemez bir an ciddileşti. "O kötü biri değil Ulrika, sende çok iyi biliyorsun. Yaptığı şeyi bende doğru bulmuyorum evet fakat bundan son derece pişman olduğunu da göz ardı edemeyiz."Bana kalırsa Layana'a haklı olabilirdi. Gözü yaşlı kendini delice savunup durdu. Gözlerinde aksini düşündürecek hiçbir şey görmemiştim.

ATEŞ ORDUSU | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin