✓ŞEYTANLARIN DERİN HIŞIRTILARI

3.4K 503 47
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sevgili değerli okurum, yorum yapmadan bölümü bitirme.
Ha,bir de önce ⭐'ı parlatalım mı?

Keyifli okumalar...


Annem bizi terk ettiğinde on yaşındaydım. Küçük kız kardeşlerim ise yedi yaşlarındaydı. İkisi için bu talihsizlik ölümden belki farksızdı ama tek bir göz yaşı dahi döktüklerini görmedim. O sabah uyandığımızda geriye sadece onun kokusunu kaldığı boş bir yatak bulmuştuk. Dışarı çıkıp çıplak ayakla onu aradım. Akşam kadar hiç ara vermeden her sokağı,her taşı aradım. Bakmadığım köşe bucak kalmamıştı. Akşam beni eve köyün yaşlı dadısı Adela getirdi. Kolumdan sıkı sıkı tutmuş,hiç bırakmamıştı.

O günden sonra o bizim yeni annemiz olmuştu. Atmış yaşında bir duldu. Daha önce iki kez evlenmiş ama hiç çocuğu olmamıştı. Belki sebep buydu. Bu yüzden bize öz anne gibi davranıyordu. Kasaba da kimse buna karşı çıkmadı. Söyledikleri tek şey dadının üstlendiği bu yüceliği övmek ve annemin ise aşağılayarak kınamaktı.

Yedi yıl bize annelik yaptı. Tek bir gün bile o kadının bize sırtını döndüğünü görmedim. Nefes alarak uyandığı her gün için ilerde huzurlu ve mutlu bir hayatımızın olması için Yüce Yaratıcı'ya tüm içtenliğiyle dua edip duruyordu. Bunu annem de yapıyordu. Fark ettim de o hiç zaman için geleceğimizden emin olamadı. Onu hep korkutan bir şeyler vardı. Belki buydu sebebi. Bu yüzden öylece bizi bırakıp gitti. Bizi büyürken görmek ona acı verecekti. Ondan önce gidecek çocukları için dayanılmaz bir acı besleyecekti. O bencil bir kadındı.

Hafif esintili sıcak bir yaz gecesi, dadı ölürken yüzünde bir gülümseme vardı. Bana son söylediği sözler,"Bir gelecek var kızım. Biraz zor ama sonu güzel bir gelecek. Umudunu yitirme." olmuştu. Dediklerini arada sırada düşünürdüm. Onun bizim,hatta neredeyse kimsenin bilmediği şeyleri bildiğini tanıdığım ilk gün anlamıştım zaten. Şimdilerde aklıma yine anlatıkları gelip duruyordu.

"Kızım kör bir adam her zaman gözü açık bir adamdan daha sağlam adım atar. Gören göz emindir ama görmeyen göz her zaman tetikte bekler. Bu yüzden körler asla çukura basmaz." Uykumun kaçtığı bir gece bana bir hikaye anlatmıştı."Küçük bir diyar orası. Pek az kişi yaşardı orada. Hiç yaz uğramazdı oraya. insanlara kaçardı o diyardan. Çünkü soğuk eskisinden de şiddetlidir artık. Küçük kız da terk etmek ister orayı ancak ailesi toprkalarına çok düşkündür. Terk edemezler. Aradan bir kaç yıl geçer ve onlar o diyarı terk etmeyen tek insanlardır. Her yer donmuş ve soğuktur. Artık yakacak ne bir odunları ne de çalıları vardır. Yiyecekleri de bitmiştir. Tüm hayvanlarını kesip yemişlerdir. Günün birinde şiddetli bir fırtına evlerinin damını alıp uçurur. Artık hepten ısınamazlar. Küçük kız ayakkabılarını giymeden sokağa koşar ve kendini yere atarak dua etmeye başlar. İstediği şey güneş değildir. Yeraltından gelecek bir sıcaklık için dua eder. Sonra yer sarsılır,toprak titrer ve çatlaklardan devasa ateş adamlar çıkar. Onlardan bir sürüdür. Yeryüzü birden ısınır ve tüm kar eriyip yok olur. Sonra o şeyler tekrardan yer altına döner. Ama günün birinde daha büyük bir orduyla dönmek için söz verir. Küçük kız nedenini sormaz. Çünkü artık istediği olmuştur. Toprakları sıcacık olmuştu. Ama her şey çok kısa sürmüştü. Yine kar yağmış ve bu kez tüm aileyi soğuktan öldürecek kadar şiddetlidir. Bir gün bir saray kaşifinin o soğuk bölgeye gittiğini ve o cesetlerin hiç bozulmadan buzdan yapılmış bir heykel gibi hâlâ orada olduklarını söyler."

ATEŞ ORDUSU | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin