୭ Yandere! Eren Yeager × Okuyucu

2.6K 138 144
                                    


-bölüm küçük harflerle yazılacaktır

-rahatsız edici yandere davranış ve sözler içerir.

istek bölümü, ama kimden geldi hatırlamıyorum?!?!

istek bölümü, ama kimden geldi hatırlamıyorum?!?!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

____________________________

'this world can hurt you,
it cuts you deep and leaves a scar'
____________________________

gözlerin yavaşça aralanırken öne düşen başını kaldırmaya çalıştın. gözünün önüne gelen saçların etrafı görmeni engellerken, onları kulağının arkasına koymak için davrandın. ancak bileklerine bağlanan halat, buna engel oldu.

ağzındaki banttan dolayı birkaç mırıltı çıkardın, bileklerini kendine çekmeye ve halatı koparmaya çalıştın. ayaklarını kullanmayı düşünmüşken, onların da sandalyeye bağlanmış olduğunu gördün.

bir kapı gıcırdama ve kapanma sesi duymanla hareketlerin durdu.

"uyandın mı?" bu ses tanıdıktı. evet, bu eren yeager'dı.

cevap veremedin, sadece saçının imkan verdiği kadar ona bakmaya çalıştın.

yanına gelip önünde diz çöktü ve saçlarını kulağının arkasına attığında gördüğü manzara, ona öldürücü gözler ve çatık kaşlarınla baktığındı.

hastalıklı bir şekilde sırıttı. yine de elini yanağından çekmedi ve onu okşadı. kafanı aksi tarafa çevirdin. tabii ki faydasızdı.

eren'in karşısında bir karınca gibiydin.

"bana karşı çıkmaya mı çalışıyorsun?" dedi yüzünü seninkine yaklaştırarak. nefesi, boynuna çarptı. "bana karşı çıkarsan ne olur biliyor musun?" başparmağı, hafifçe boynunda dolandı ve köprücük kemiklerine indi. nefes alış-verişlerin hızlandı.

diğer eli sessizce bacağını okşadığında, gözlerini kısarak eline baktın.

"biliyorsun," dedi seni sıkarken. "eğer bana itaat edeceksen seni böyle bağlamama gerek kalmaz." dudaklarını birbirine bastırdı.

bir şeyler söylemeni bekliyor muydu bilmiyordun. ama sen konuşmak istiyorsun ve ağzındaki bant buna izin vermiyordu

yeşil gözleri biraz yüzünde gezindi. sırıtarak yavaşça ağzındaki gri bandı çekti ve baş parmağını dudaklarında gezdirdi. ardından çenene kaydı.

"çok güzelsin, benim (y/n)'m..."

kaşlarını çattın. "beni buraya zorla getirdin!" dedin kendini öne atmaya ve ona yaklaşmaya çalışarak.

"evet," diye mırıldandı. "senin güvenliğin için."

ne sikimden bahsediyordu bilmiyordun. şu an tek bildiğin ve farkettiğin şey, eren yeager'ın hastalıklı olduğuydu. sana karşı hastalıklı.

"ne güvenliği eren?" diyerek ona karşı sesini yükselttin. bundan hoşlanmazdı ama sana zarar vermek de istemiyordu. "tek istediğim karargahta, arkadaşlarımın yanında olmak. beni bu dağ başına ne diye getiriyorsun?"

avuç içlerini iki dizine koydu. "dediğim gibi, güvenlik." derin nefes alıp devam etti.

"orası.. devlerle dolu. ölebilirsin, yaralanabilirsin." gözlerin titreyerek ona baktığında şaşırdın ve tırstın, çünkü onun da gözleri dalgınca senin göz bebeklerine bakarak titriyordu.

"bu dünya seni incitebilir, seni keser ve yaralar bırakır." yutkundu ve girdiği transtan çıkarak silkindi. "seni korumak için buradayım, devlerden, insanların kalbinden," ellerinden birini saçlarına götürdi. "bu zalim dünyadan."

histerik bir şekilde kıkırdadın. sandalyeye bağlanmanın izin verdiği ölçüde kafanı ona yaklaştırdın, "sen zaten bir devsin eren,"

eren'in gözleri irileşti, bir yerde, hayal mi gördün emin değilsin ama dudakları titremiş gibi geldi.

"sen zaten şeytanın kendisisin... eren yeager."

çömeldiği yerden kalktı. "doğru değil." dedi kendi kendine. "ben hepsini seni korumak için yapıyorum."

sinsice sırıttın. "kıskançlığın yüzünden jean'ı öldürdün, belki de hastalığın demeliyim?"  ellerini delirmiş gibi saçlarına geçirdi ve onları çekiştirdi.

durmadın, devam ettin. "özgürlüğe her şeyden çok önem vermene rağmen benim özgürlüğümü kısıtladın."

hayretle sana baktı. "b-bu," dedi. "bu doğru değil! seni korumak için yaptım!"

kafanı iki yana salladın. "senden beni korumanı istemedim."

bir adım geriledi. "benden nefret mi ediyorsun?"

beklenmedik bir anda, cevabını bilmediğin bir soruydu.

ondan nefret ediyor muydun?

aksine, ondan hoşlanıyordun. onu seviyordun ama seni kısıtlaması, böyle davranması alttan alabileceğin bir şey değildi. senin yapına ve ideallerine tersti.

kafanı salladın. "hayır," dedin ve dudaklarını birbirine bastırdın. "beni çözer misin?"

kaşlarını havalandırarak sana baktığında gülümsedin. "sana sarılmak istiyorum."

o an, dünya eren'e cennet gibi geldi. kaçacağına veya ona zarar vereceğine inanmak istemedi, sana güvendi ve yanına yaklaşarak iplerini çözdü.

gerçekten dediğin gibi, sadece ona sarıldın. ona kızmıştın, ama ona kıyamazdın. sonuç o 'senin eren'in' di değil mi?

"seni seviyorum." dedi kafasını boynuna gömerken.

anında karşılığını verdin. "ben de seni seviyorum, eren." geri çekildin ve omuzlarına tutundun. "ama bana bir söz vermeni istiyorum."

gözleri merakla genişledi. "evet, nedir?" dedi sabırsızca.

"bir anlaşma yapalım. ben buradan kaçmayacağım, bana kötü davranmayacaksın. anlaştık mı?"

sinsice sırıttı. "şeytanla anlaşma yapıyorsun." dedi alayla. gülümsedin ve omzuna vurdun. "umrumda değil, ben eren'ime bakıyorum."

ve bu çocuk, senin her davranışında, her lafında sana daha çok aşık oluyordu.

o düşündüğün gibi bir yandere değil, ve kendisinin dediği gibi özgür de değildi.

o aşkın kölesiydi,

senin aşkının kölesi olmuştu.

-

ozur dılerım eren'ı serefsız yapmaya ıcım el vermedi.

✧ attack on titan oneshots ✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin