୭ Levi Ackerman × Okuyucu

3.6K 164 30
                                    

4. sezon ve part 2'den spoiler içerir!
küçük harfler

-

aynaya bakarak, atkuyruğu yaptığın saçlarını düzelttin. bugün özenli görünmen gerektiğini düşündün. onunla uzun bir zamandan sonra tekrar buluşacaktın.

connie, merdivenlerden indiğinde aynanın yansımasından ona baktın ve gülümsedin. o da aynını yaptı ve korkuluğa dirseğini dayadı.

"limana vardık." dedi ve seni boydan boya süzdü. "bazen keşke kaptan levi olsaydık diyorum. böyle güzel bir kadının benim için hazırlandığını düşününce..." dudaklarını ısırıp kafasını iki yana salladı.

"aptal connie! kıza yürümeyi bırak da valizleri taşı!" diye bağırdı jean, geminin üst tarafından.

connie'nin yüzünün anında asılıp yukarı fırlamasıyla kıkırdadın. kendine son bir kez bakıp gülümsedin ve heyecandan dolayı hızla atan kalbini dizginlemeye çalıştın.

---

sana doğru koşan çocuklara gülümedin ve eğilip ikisine sarıldın. "gabi, falco! ne kadar büyümüşsünüz!"

geri çekildin ve gabi'ye bakarak sordun. "onyankopon ve şey nerde... o."

gabi sinsice gülümsedi ve arkasına baktı. iki sene öncesinde tekerlekli sandalyede oturan levi'ın aksine, karşında ayakları üzerinde durabilen, sana yaklaşan levi vardı.

gözlerinin dolmasını engelleyemedin ve mutlulukla elini ağzına götürdün. onun bacaklarına ve yüzüne baktın. elini çekip ona doğru koşmaya başladın ve yanına vardın.

boynuna atlayıp atlamamak konusunda kararsızdın. ona zarar vereceğinden korktuğundam, göğüsüne sarılmayı tercih ettin.

"levi... seni çok özledim." dedin gözyaşların onun gri tişörtünü ıslatırken. kollarını ona daha sıkı sardın ve yüzünü daha çok bastırdın.

saçlarında tüy gibi hafif bir öpücük hissettin. "evine hoşgeldin."

geri çekilip ellerini tuttun ona gülümsedin. "yürüyorsun." dedin hayret ve mutlulukla.  ellerinden birini çekip yaralı bacağına koydu. "fazla yürüyünce yine ağrılarım oluyor, ama iyiyim."

dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladın.

"haydi millet, eve gidelim!" diye seslendi onyankopon. herkes özlem giderip birbirine sarılıyordu.

kolunu levi'ın beline sardın ve beraber çimenlerin üstünde yürümeye başladınız.
"nasıl geçti?"

levi sana bakıp anında cevapladı. "cehennem gibiydi." sanki bu soruyu beklermiş gibi. "seni... özledim ve," gözlerini kaçırıp yerde gezdirdi. "bilmiyorum, bazen mektuplaşmak yetersiz geldi."

kıkırdayıp onun belini daha sıkı sardın. "beni o kadar mı özledin?"

"yani.." kafasını hafifçe aşağıya eğdi. "hayatımın çoğunu seninle geçirdim ve eksik hissettim."

gülümseyerek ona baktın. gözlerin dudaklarına kaydığında hızla önüne döndün.

"güzelleşmişsin." dedi aniden. kafanı tekrar ona çevirdiğinde gözlerini kırpıştırdı. "zaten güzeldin ama, daha da güzelleşmişsin, yani."

kıkırdadın. "anladım, levi. hadi eve gidelim. sahi, orada durumlar nasıl?"

---

beyaz yorganı kaldırdın ve kendini yatağa bıraktın. seyahatin ve bugünün verdiği yorgunlukla bu sana cennet gibi geldi.

yatağın diğer ucunun hafifçe çökmesiyle kafanı çevirdin. levi'ı görmenle gülümseyip vücudunu o tarafa çevirdin.

"bunu özlemişim, levi."

yorganı kendi üstüne örttü ve sana baktı. o da senin gibi vücudunu senin tarafına çevirdi. elini yanağının altına koydu.

"evet, ben de öyle." dedi sana bakarak.

doğruldun ve dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktın.

"hey, bu da neydi?" dedi şaşkınca. kıkırdadın ve elini saçlarının arasından geçirdin.

levi, ters bir tepki vererek bedenini çevirdi. artık sırtı sana dönüktü. kaşlarını çattın ve sordun. "hey, ne oldu?"

ses gelmediğinde hafifçe eğildin ve yüzüne baktın. açık olan tek gözünün dolduğunu gördüğünde daha da şaşırdın. onu omzundan tutup kendine çevirmeye çalıştın.

"bebeğim, ne oldu? sorun ne? anlat bana," omzunu okşayarak söyledin.

önce sana baktı, gözlerini kaçırdı ve yutkundu. "yorgun olmalısın, hadi uyuyalım."

geri dönmeye çalıştığında bu sefer daha sert bir şekilde omzundan tutup kendine çevirdin.

"levi gerçekten sorun ne?!"

"böyle yapamam!" dedi sesini yükselterek. ani tepkisini beklemediğin için irkildin.

"neyi yapamazsın?"

"şuna baksana!" diyerek sağ elini gösterdi. "parmaklarım eksik, bir gözüm görmüyor. doğru düzgün yürüyemiyorum bile!"

onun gözlerinin dolduğunu gördüğünde içinde bir şeyler kopmuş gibiydi. dudaklarını ısırdın, gülümsemeye çalıştın.

"sen yine de mükemmelsin levi." dedin sıcak bir tebessümle.

dudakları büzüldü. aniden kollarını sana doladı ve yüzünü boynuna gömdü.

levi normalde böyle biri değildi. ama anın verdiği duygusallık ve yılların özleminin acısını çıkarıyordu, diye yorumladın.

sen de kollarını ona doladın. bir elini saçlarına götürdün ve okşadın.

"ben böyle olmak istemiyorum." dedi boğuk çıkan sesiyle. "senin yanında böyle dolaşmak istemiyorum. kendimden utanıyorum!"

onu kendine daha da bastırdın.

"ben senin böyle olmanı istiyorum levi. ben seni her şekilde seviyorum. inan bana, bacakların olmasa, ya da hiç göremesen bile benim için aynı levi olacaksın ve seni aynı şekilde seveceğim."

geri çekildi ve ıslak yanakları ve kızarmış gözüyle sana baktı. "gerçekten, hiçbir şey değişmeyecek mi?" duygularını kastederek söyledi.

gülümsedin, yüzünü avuçladın ve kafanı iki yana salladın. "hayır, hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek. benim için her zaman en güçlüsüsün."

kızarık gözlere tezat olarak gülümsedi. yanağını okşadı.

"bunları kafana takma lütfen levi." diyerek yatağına tekrar uzandın. o da aynını yaptı.

kafanı ona çevirdin ve sırıttın. "şimdi uyuyalım, yarın daha çok vakit geçireceğiz."

✧ attack on titan oneshots ✧Where stories live. Discover now