Four(M)

1K 60 0
                                    

Bakışlarımı geniş otel odasında gezdirdim. Beş dakika önce gelmiştim buluşmak için anlaştığımız yere.

Doğruyu mu yapıyordum? Hayatımda bir kez bile doğru bir şey yapmış mıydım?

Doğru, tartışılırdı ve ben kendimi durduramamıştım. Ayaklarım beni bu otel odasına getirmişti.

Park Chanyeol ile buluşacağım yere.

Babamın haberi yoktu. Uzun zamandır, onun haberi olmadan yaptığım ilk şeydi.

Geniş pencereden dışarıyı seyrederken duydum kapının açılış sesini. Hafifçe döndüm arkamı. Bakışlarımız buluştuğunda süzdüm ağırca.

Her görüşmemizde nasıl daha da yakışıklı gelebilirdi gözüme?

Isırdı dudağını, "gelmişsin." Başımı olumluca salladım hafifçe. "Gelmemi istedin. Geldim."

Adım adım yaklaştık birbirimize. Bakışları yüzümde dolandı ağırca. Dudaklarımda durdu.

Kolunu hızla sardı belime. Alt bedenlerimizi birleştirirken tutundum göğsüne. Bakışlarım bakışlarını bulmak için çabaladı. Parlayan bakışları bakışlarımla buluştu.

"Seni maç başlamadan önce fark ettim." Diye mırıldandı. Burnunu ağırca sürttü burnuma. Gözlerim kapanırken devam etti. "Seni ilk gördüğüm andan beri istiyorum. Delicesine, istiyorum."

Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında sertliği ile inledim. Dudakları dudaklarımı sertçe kavramış, hızla emmeye başlamıştı.

Belimdeki eli sıkılaşırken bir elim ensesine tırmandı. Ensesindeki saçları sertçe kavrarken ayırdım dudaklarımızı. "Duygularımız karşılıklı Chanyeol."

Ellerim okşarcasına indi göğsüne. "Bedenini gördüğüm anda istedim seni." Dudaklarını dudaklarıma sürterken fısıldadı "o zaman durdurma beni. Bırak, seveyim seni."

"Bu büyük bir risk. Göze alıyor musun?" Gülümsedi hafifçe, gamzesi çıktı ortaya. "Göze almasaydım, buraya gelmezsin Baekhyun. Seni istiyorum. O adam umurumda bile değil."

Gülümsedim, yaklaştım ve birleştirdim dudaklarımızı.

Elleri kalçalarıma inerken çıktım kucağına. Bacaklarımı çaprazlarken sertçe sıktı kalçalarımı.

Uzun zamandır, sert biri ile birlikte olmamıştım. Yoo bana çok nazik davranıyordu.

Sırtım sertçe duvara yaslanırken dudaklarımız ayrıldı. Dudaklarını çenemde hissederken diğerleri gibi olmayacağını anlamıştım.

Beni yatağa bırakırken hızla çıkarttı tişörtünü. Parmakları gömleğimin düğmelerini hızla açarken büyükçe gülümsüyordum.

"Kaç gündür, bunu beklediğime inanamazsın." Kısıkça güldüm boynuma bastırdığı dudakları ile. Elleri asla rahat durmuyor, pantolonumu çıkarmak adına uğraşıyordu.

Şuan hayatımda olan adamı aldatıyordum. Aylardır, bir şekilde ilişkimiz vardı ve ona alıştığımı düşünüyordum.

Bir şeyler hissetmem gerekmez miydi? Pişmanlık gibi? Hissetmiyordum.

Tek hissettiğim şey şehvetti.

Geçen dakikaların ardından üzerindeki yerini alırken fısıldadı. "Kondom getirmeyi unutmuşum." Güldüm bu dediğine. "Böylesine azmışken seni reddedemem." Dudaklarını dudaklarımla buluşturdu tekrar.

"Sen beni reddetsen bile, seni bırakamam." Elleri ağırca okşadı tenimi. Bacaklarımı ayırırken bakışları vücudumda dolandı.

"Beyaz, yumuşak." Diye mırıldandı. ''Nasıl biri olduğunu bilmesem, dokunulmamış diyeceğim.'' Gözlerimi devirdim kendimi tutamazken ''İlk sekste sürtük muamelesi yapmak, biraz yanlış bir zamanlama.''

Hızla uzandı, yüzünü yaklaştırdı. ''Sana sürtük muamelesi yapmadım. Hatta, fazlaca saygı duyuyorum. Aptal ama zengin adamları güzelliğini kullanarak elde etmek, çok akıllıca.'' 

Hafifçe gülümsedim ''Yatakta çok konuşmayı sevmem.'' Gülümsemesi tehlikeli bir hal aldığında bacaklarımın havalandığını hissetmiştim. Bacaklarımı omuzlarına alırken ilk parmağını itti içime.

Aniden gelen uyarılma ile gözlerim kapanırken hafifçe güldüğünü duydum. İzlemeyi seviyordu, bende izlenmeyi severdim.

Gözlerimi açtığımda bakışlarının yüzümün her bir yanında dolandığını gördüm. Orta parmağının yanına işaret parmağı da eklenirken kısıkça inledim. Çok acımıyor, hatta şimdiden hoşuma gitmeye başlamıştı.

Haylazca gülümsedim ve ısırdım dudağımı. Bakışları anında dudaklarıma inerken parmakları hızla çıktı içimden. Dudaklarıma uzanırken kendini deliğime hizaladığını hissediyordum. Kalın dudaklarına zevkle karşılık verirken ağırca girdi içime. 

Yarıya kadar aldığımda duraksadı ve ardından tamamen girdi içime. Dudaklarımdan tiz bir ses dökülürken hareket etmeye başlamıştı. 

Derin, sıcak nefeslerini yanağım ve kulağımda hissederken uzun zamandır bu kadar zevk almadığımı fark etmiştim. Sert bir hareket ile tamamen içime girerken yüksek sesle inledim. 

Ellerini belimde hissettiğimde hızla değiştirdi yerlerimizi. Pozisyon yüzünden onu tamamen içime alırken zorlukla oturdum. İkimizde nefes nefese birbirimize bakarken ağırca oturup kalkmaya başladım.

Güçlü elleri belimi sıkarken hızlanmam için beni kaldırıyordu. Geçen dakikaların ardından üzerinde hızla zıplıyor, seslice inliyordum. Kalın inlemesi kulaklarıma ulaşırken beni sertçe oturttu penisinin üzerine. 

İçimde hissettiğim sıcaklık ile boşaldığını anlarken bakışlarım zevkle kasılan yüzünde dolandı. Dudakları aralanmış, gözleri kapanmıştı. Esmer teni terle parlarken, muhteşem görünüyordu.

Kendimi titreyerek bırakırken yavaşça çıktı içimden. Beni yatağa bırakırken kendisini yattığı yere geri attı. 

''Ah Tanrım.'' diye fısıldadı ardından. ''Nasıl grup seksten daha fazla zevk verebilir?'' Dediği şey ile yorgunlukla güldüm. ''Buna, Byun Baekhyun büyüsü derler.'' 

Hafifçe güldü ve döndü bana. Yaklaştı öptü şişen dudaklarımı. Ayrıldığımızda fısıldadı ''Bu son olmayacak, biliyorsun değil mi?'' Ağırca yaladım dudaklarımı. ''Biliyorum.''

-----------------

Geçen yarım saatin üzerinden temizlenmiş ve üzerimi giymiştim. Sigara içen Chanyeol'un yanına adımladım. Pencerenin önündeki yere bıraktığı paketten bir tane aldım ve yaktım. 

''Sporcuların içmesi zararlı değil mi?'' diye sordum. Kısıkça güldü ''Bu yaptığım en az zararsız şey.'' Gülerken dişledim dudaklarımı. ''Neden bu günü seçtin?'' diye sordu bana bir kaç saniyelik sessizlikten sonra.

Omuz silktim hafifçe ''Basit, Yoo iki günlüğüne Japonya ya gitti. Oradan döndükten sonra karısının yanına gider. En az dört gün uğramayacak yanıma.'' Başını olumluca salladı ''Doğru.'' 

Yan yana içtik sigarlarımızı. Ardından ise ayrı ayrı çıktık otelden. İki sokak arkaya park ettiğim arabama ilerlerken yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum. 

Yenilenmiş gibi hissediyordum. Rahatlamıştım, üzerimden ağır bir yük uçup gitmişti. 

Bu heyecanı oldukça sevmiştim ve çabucak bitirmeyi düşünmüyordum. 

He-Man/ChanbaekWhere stories live. Discover now