twenty/final

730 51 10
                                    

Üç yıl sonra

İtalya

"Eun koşma kızım! Düşeceksin." Lafımı dinlemeden bahçede bir o yana bir bu yana koşan kızım ile gülümsedim hafifçe.

Chanyeol da bende söz dinlemez insanlardık. Bizim kızımız nasıl olacaktı ki?

"Ben sana yere çökme bebeğe zararlı demedim mi Baekhyun?" Hızla kalktım ayağa. Ellerimi kaldırırken mırıldandım. "Yakalandım! Affedin efendim~"

Eun benim bu halime gülerken ben toprak olmuş eldivenlerimi çıkartıyordum. "Onları burada ölüme terk edemezdim Chanyeol. Ne yapayım?" Yaklaşırken güldü "gerçekten onları Kore'ye mi götüreceksin?"

Başımı olumluca salladım yanıma geldiğinde. Eğildi ve öptü dudaklarımı. Eli şiş karnımı okşarken mırıldandı. "Yine de eğilme. Söyle bana ben senin dediğin gibi çıkartırım onları oradan."

Gözlerimi büyüttüm hızla. "Ama nazik olman gerek." Elini tuttum ve kaldırdım. "Bu büyük ellerinle onları nasıl nazikçe oradan çıkartıcaksın?"

Yüzünde şeytani bir gülümseme oluşurken yaklaştı bana. "Oysaki seni hazırlarken parmaklarımı oldukça seviyordun sevgilim."

Bakışlarımı kaçırırken kurtarıcıma seslendim. "Eun~ neden uzakta duruyorsun bebeğim. Gelsene."

Tam eğileceğim sırada elimi tutan Chanyeol beni sandalyeye çekiştirdi. Oturmamı sağlarken yaklaştı "Eun'u kucağına almak yok demedim mi?"

Dudağımı büzerken mırıldandım. "Ama o benim kızım." Eğildi ve bize bakan Eun'u kucağına çekti. "Ama karnında da oğlumuz var sevgilim. Onu düşünmen gerek."

Ellerim şişmeye başlayan karnıma sarıldı ağırca. "Haklısın." Bakışlarım karnıma düştü ve okşadım ağırca. "Özür dilerim oğlum."

"Son bir parti kaldı zaten yüklenecek." Bakışlarını hazırlanan çiçeklerde gezdirdi. "Onlar da tamamsa eve dönüyoruz."

Başımı olumluca salladım. "Dönüyoruz."

Tam üç yıl olmuştu İtalya'ya geleli. Her şey bittiğinde tüm parayı başka bir hesaba aktarmıştı Chanyeol.

Sonrasında ise ilk durağımız Japonya olmuştu. Bana söz verdiği gibi o evi satın almıştı Chanyeol. Kış tatiline japonya'ya gittiğimizde orayı kullanıyorduk.

İtalya'da mutluyduk. Güzel bir evimiz, ve arkadaş çevremiz vardı. Ve oldukça fazla ingilizce konuşan insan vardı şansıma. O yüzden çabucak ayak uydurmuş, yeni insanlarla tanışmıştım.

Yaşadığımız yerin tarihi bir mimarisi vardı. Bu hava çok hoşuma gidiyordu.

Ama biz Koreliydik. Kızımız ingilizce ve Korece biliyordu. Anaokuluna başlaması gerekiyordu ve bunun burada olmasını istememiştik.

O yüzden şimdi yeniden ülkemize dönüyorduk. Tanıştığımız şehire. Seul'e.

Bu arada altı aylık hamileyim. Ha eun gibi o da sürpriz oldu. Gerçekten beklemiyorduk.

Bu kez, mide bulantısı bile olmadan bir anda bayılmıştım. Hemde dışarıda, alışveriş merkezinin ortasında.

Chanyeol kafayı yemişti. Hastaneye gittiğimizde ise yapılan testlerde yeniden bebek beklediğimizi öğrenmiştik.

İki ay önce ise cinsiyetini öğrenmiştik. Bir oğlumuz olacaktı. Eun bile heyecanlıydı kardeşi olacağı için.

Daha üç yaşında olmasına rağmen, yaramaz ve akıllıydı. Oldukça zekiydi ve susmuyordu.

Gerçekten susmuyordu. Chanyeol bu özelliğinin bana benzediğini söylüyordu. Ben ise buna inanmıyordum. Ben hiç konuşmazdım ki.

Tüm eşyalarımız uçağa yüklendiğinde bizde yola çıktık. Eşyalar bizden önce Kore'de olacaktı.

Bizi neredeyse on iki saatlik bir yolculuk bekliyordu ve sürekli oturmaktan oldukça rahatsız olan ben için adeta bir çileydi.

Chanyeol'un kucağında ilerleyen kızıma kaydı bakışlarım. Bir tek onun için çekebilirdim bunu.

Uçağa yerleştiğimizde gülümseyerek döndüm Chanyeol'a. Eun'u hemen önümüzdeki bebek yatağına bırakmış eline de dikkat çekici çizimler olan bir çizgi roman vermiştik.

O her resmi dikkatle incelerken bizde dinleniyorduk. "Kore'ye döndüğümüz için, sanırım mutluyum." Kısıkça güldü "sanırım bende. Ne olursa olsun, insan ait olduğu yeri özlüyormuş."

Başımı olumluca salladım ve kolunu çekip başımı omzuna yasladım. "Huzurlu ve mutluyum Chanyeol. Sen hemen yanımdasın. Kızımız oldukça meraklı bir şekilde çizimlere bakıyor ama hemen yanımızda oda."

Elimi şiş karnımda gezdirdim. "Oğlumuz da burada. Daha ne isterim ki?"

Saçlarımın arasına uzun bir öpücük verdi Chanyeol. "Sana verdiğim sözü tutacağım sevgilim. Kore'de, devam etmeyeceğim boksa."

Uzandım ve parmaklarımı parmaklarının arasından geçirdim. "Tehlikede olmanı istemiyorum Chanyeol o yüzden-" "biliyorum, biliyorum güzelim. Ben artık sadece sana, size vakit ayırmak istiyorum. Bir kaç şirket ile görüştüm. Onlara yüksek bütçeli bir kaç yatırım yapmayı düşünüyorum."

"Bu şekilde çoğu zaman yanınızda olabileceğim. Ha eun'u nasıl birlikte büyüttüysek, oğlumuzu da büyüteceğiz."

Dudaklarımı yanağına bastırdım gülümseyerek. "Büyüteceğiz."

Kısa ama güzel bir final bölümü oldu. Daha çok entrikalı, daha olaylı bir fic hayal etmiştim başta ama karakterler gerçekten benim kafamda çok değişik yerlere gittiler.

Beklediğimden daha soft ve güzel bitti. Benim hayallerime ortak olan size teşekkür ederim.

Bir başka hayalde görüşmek üzere~💖

He-Man/ChanbaekWhere stories live. Discover now