Five

788 63 2
                                    

gecenin ardından iki ay geçmişti. Görüşmeye devam etmiş, bunu herkesten gizlemiştim.

Otel odasından kurtulmuş, kendime ait bir ev aldırmıştım.

Çalan telefonumu cevapladım hızla. "Efendim?" "Geliyorsun, değil mi maça?" Diye sordu Chanyeol. Hafifçe gülümsedim. "geleceğim tabii ki de."

"Baekhyun, seni Yoo ile görmek hoşuma gitmiyor, biliyorsun." Rahat koltuğa otururken mırıldandım "sevgilimmiş gibi davranma Chanyeol. Takıldığımızı biliyorsun."

"Neden o adamla hala devam ediyorsun anlamıyorum. Sana her şeyi sundum." Gözlerimi devirdim. "Benim aptal birine ihtiyacım var Chanyeol. Ve sen aptal değilsin."

"Böyle yaşamak zorunda değilsin. Sevgili olabiliriz." Ofladım "maça geleceğim. Orada görüşürüz."

Kapatmak istediğimi anlayan Chanyeol "pekala." Diye mırıldandı. "Maçtan sonra, seni ne zaman görebilirim?"

Gülümsedim hafifçe. "Bu hafta bir gün ayarlayacağım." "Tamam güzelim, bekliyorum."

Telefonu kapattığımda titrek bir nefes verdim. Chanyeol bana bir ay önce her şeyi sunmuştu. Yoo kadar olmasa da zengindi ve çok rahat bir hayatı vardı.

Banka hesabım doluydu. Evin tapusu benim üzerimeydi ve bir malikhanede yaşıyordum resmen.

Ama yine de, bu hayata alıştıktım. Rahat, düzgün bir ilişki yaşayabilir miydim? Birini rahatça sevebilir mıydım?

-------------------

Arabadan indiğimizde yaklaştım ve koluna girdim. "Bu maç, gerçekten heyecanlı." Diye mırıldandı Yoo. "Neden ki?" Diye sordum bilmiyormuşcasına.

Oysa ki biliyordum. Chanyeol onun kadar başarılı bir boksör ile dövüşecekti. İkisinin de dünya şampiyonluğu vardı.

Maç çok ortadaydı. Kim kazanır, bilmiyorlardı. Chanyeol bile kendinden yüzde yüz emin konuşmamıştı.

Yoo bildiklerimi anlatırken şaşırıyor ve dinliyormuş gibi yaptım.

Yakın kulise yerleştiğimizde daha alanın tam dolmadığını fark ettim. Erken gelmiştik. Chanyeol'u görme şansım vardı.

Yoo ya döndüm. "Tuvalete gidip geliyorum." "Biri seninle gelsin." Dediğinde güldüm hafifçe "çocuk değilim Yoo. Gidip gelebilirim."

Kararsız bakışlarını gördüğümde eğildim öptüm dudaklarını. Aklının karşımasını sağlarken hızlı adımlarla ilerledim arka tarafa.

Bakışlarım etrafta gezinirken gördüm üzerinde Park Chanyeol yazan kapıyı.

Kapıyı bir kaç kez tıklatıp sadece onun sesini aldığımda açtım ve hızla girdim içeri. Kapıyı ardımdan kapatırken kilidini çevirdim hızla.

Bakışları bakışlarımla buluştuğunda gülümsedi büyükçe. "Baekhyun?" Yaklaştım ve birleştirdim dudaklarımızı. Kolları belime sıkıca sarılırken öpüşme karşılık verdi.

Ayrıldığımızda gülümseyerek baktım gözlerinin içine. "Şans öpücüğü." Diye mırıldandım. Derin bir nefes çekti içine. "Çok iyi geldi."

Tekrar dudaklarıma uzanırken mutlulukla karşıladım onu.

Kaç gün sonra görüşeceğimizi bilmiyordum. Onu özlüyordum. Böyle küçük kaçamaklar ikimize de iyi geliyordu.

Yanaklarını okşarken mırıldandım. "Yüzüne çok fazla hasar alma. Onu seviyorum." Güldü hafifçe. "Çabalarım."

Biri kapıyı tıklattığında ayrıldık. Kapının ardından seslenen adam on dakikaya hazır olmasını söylerken Chanyeol onu gönderdi.

He-Man/ChanbaekWhere stories live. Discover now