twelve

592 40 0
                                    

Gözlerimi açtığımda sertçe yutkundum. Dün gece bavulumu doldurmuş ve evden ayrılmıştım. Gözlerim yanarken sakin kalmak adına titrek bir nefes verdim.

Dün geceden beri telefonuma bir kez bile bakmamıştım. Korkmuş muydu beni evde bulamayınca?

En önemli soru ise eve gelmiş miydi?

Dün gece eve oldukça uzak bir motele gelmiştim. Burada bir oda tutmuş yorgunlukla girmiştim içeri.

Uzandım gece komidinin üzerine bıraktığım telefonuma. Ekranını açtığım an gördüm aramaları.

Tam 76 kez aramıştı. Bir çok mesaj vardı. Sertçe yutkundum, deliye dönmüş olmalıydı.

Kalbim çok kırıktı. Aylarca bana yalan söylemişti.

Elimdeki telefon çalmaya başladığında bir kez daha düşünme şansı vermedim kendime ve cevapladım.

Açılır açılmaz duydum sesini. "Baekhyun" sesi yorgun ve korkuluydu. Fazla bağırmışcasına kısılmıştı.

"Benim." Diye mırıldandım sadece. "Neredesin sen?" Diye sordu sakin kalmaya çalışan bir ses tonu ile. "Sana hesap vermek zorunda değilim." Diye mırıldandım çok rahat bir şekilde.

Hızla yükseldi sesi "Baekhyun sen beni deli mi edeceksin! Ne demek sana hesap vermek zorunda değilim!"

"Dün geceden beri kafayı yedim ben. Eve geldim yoksun arıyorum açmıyorsun. Bir şey oldu sandım sana bebeğimize-" "eğer beni bu kadar merak etseydin seni günde üç saat görmezdim Chanyeol. Bana ilgili sevgili rolü yapma."

"Gerçekten mi Baekhyun? Çalıştığım için mi gittin?" Sinirlerim bozulurken büyük bir kahkaha attım. "İş evet. Senin her akşam dokuzda biten işin Chanyeol!"

"Ben senin için neleri göze aldım. Karnımda senin bebeğini taşıyorum ben! Sen ise beni aylardır ayakta mı uyutuyorsun ha? Yok iş uzadı Baekhyun yok minho bey işini bitiremedi Baekhyun bla bla bla hepsinin yalan olduğunu öğrendim ben tamam mı!"

"Şimdi git o saatler boyunca kimi altına alıyorsan ondan da bir çocuk yap! Çünkü benim kızımı göremeyeceksin."

Hızla kapadım telefonu. Tüm vücudum titriyordu. Çok sinirliydim. Sinirli ve kırgındım. Bir de bana hesap soruyordu.

Bana nasıl hesap sorabilirdi?

Çalmaya başlayan telefonum ile göz yaşlarım hızla süzüldü yanaklarımdan. "Nefret ediyorum senden." Diye mırıldandım zorlukla.

Şiş karnıma sıkıca sarıldım yüzümü yastığa bastırırken. Canım yanıyordu.

Bu acı geçer miydi?

Saatler sonra odamdan çıkarken kilitledim kapısını. Bir şeyler yemeliydim. Kendimi düşünmüyor olsam da bebeğimi düşünmek zorundaydım.

Yakındaki restorana çarptı bakışlarım. Pek pahalı bir mekana benzemiyordu. Yine de adımladım. Karnımı doyuracak bir şeye ihtiyacım vardı sadece.

Şişen gözlerimi ovuşturdum. Telefonumu yanıma almıştım. Chanyeol bir saat önce aramayı bırakmıştı.

Çabuk vazgeçmişti.

Kendime sıcak bir balık çorbasının ardından doyurucu bir makarna söylemiştim. Çorbamı içtikten sonra hızla yedim makarnayı.

Gelen hesabı öderken yorgun hissediyordum. Dün geceden beri hafif sancım vardı. Eğer artarsa, doktora gitmeliydim.

Titrek bir nefes verdim restorandan çıkarken. "İyi olacaksın Baekhyun. Sen yıllarca yalnız başına yaşadın. Baban faktörüne rağmen hemde. Şimdi ise yanında bebeğin var."

He-Man/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin