nineteen

492 40 0
                                    

Kapıya yakın olan, kucağında kızım olan hizmetli hızla uzandı ve açtı kapıyı. Yoo hızla beni bırakırken titreyen bacaklarımla kızıma gitmeye çalıştım.

İçeri giren polislere yaklaştım hızla. "Yardım edin bana." Beni gören komiserin adeta gözleri parlarken hızla uzandım Eun'a.

Kızımı kucağıma çekerken yasladım sırtımı duvara. Ayakta duracak gücüm yoktu. Çok yorulmuştum.

Yanıma gelen komiser. "Byun Baekhyun, değil mi?" Diye teyit ettiğinde başımı olumluca salladım hızla. Etrafta bir çok gürültü vardı. En büyüğü ise Yoo'nun beni tutuklayamazsınız ben bir şey yapmadım bağırışlarıydı.

"İyi görünmüyorsunuz. Hastaneye gitmek ister misiniz?" Başımı olumsuzca salladım hızla. "Chanyeol, yani kızımın babası. Günlerdir haber alamıyor bizden. Delirmiş olmalı, ona ulaşabilir miyiz? O mu arıyordu bizi?"

"Chanyeol sizi emniyette bekliyor. İşler karışık. Emniyette size her şeyi anlatacağız." Başımı olumluca salladım evden çıkarken.

Hala inanamıyordum. Kurtulmuştum. Chanyeol güvendeydi.

Mutluluğumu hissetmiş gibi gülümseyen kızıma döndüm. "Kurtulduk bebeğim." Başını omuzuma yaslarken komiserin arabasına binmiştim.

Sessiz bir yolcuğun ardından girdik arabayla emniyetin bahçesine. Hızla arabadan inerken gördüm onu.

Bankalardan birinde oturmuş, heyecanla bekliyordu bizi. Bakışlarımız buluştuğunda göz yaşlarımın akmasına engel olamadım.

Bir kaç saat önce kabusu yaşarken şimdi bir rüyadaymış gibi hissediyordum. Rüya değildi, Chanyeol benim tek gerçeğimdi.

Hızlı adımlarla koştu bize. Bakışları benim yüzüm ile Eun arasında gidip geldi. "İ-iyisiniz değil mi?" Başımı olumluca salladım hızla. "İyiyiz, iyiyiz Chan." Bizi sıcak, güvenli kollarının arasına alırken kapadım gözlerimi.

Kabus bitmişti. Lanet rüyadan uyanmış, güvenli evime kavuşmuştum. "Çok korktum. Çok korktum Baekhyun."

Saçlarımın arasına öpücükler veriyor, sıcak kolları ile sarıyordu bizi. Dönen başım ile hızla tutundum koluna.

"C-chanyeol Eun'u al." Gözlerim kararırken vermiştim kızımızı kucağına. Daha fazla koluna tutunamazken düştüm yere.

Sırtımın acısını hissedemeden, bilincimi kaybettim.

______________

Chanyeol'un anlatımından

Korku ile yürüyordum hastane koridorunda. Sakinleşmeliydim. Kucağımda olsn Eun da korkuyordu ama yapamıyordum.

O adam ona bir zarar vermişse, ne yapardım?

İçeriden çıkan doktor ile hızla yaklaştım doktora. "Neyi var? Neden bayıldı?" "Değerleri gerçekten çok düşük. Ağır bir diyet mi uyguluyordu? Besinsizlikten bayılmış."

Titrek bir nefes verdim yavaşça. "Serum bağladık. Bir kaç tane de vitamin yazdım. Serum bittiğinde çıkabilirsiniz." Başımı teşekkür manasında sağladım sadece.

İçeri girecekken gördüm yanıma doğru ilerleyen komiseri. "Baekhyun'un ifadesini almaya geldim. Çok olay yaşadınız. Tekrar emniyete gelmekle uğraşmayın."

Hafifçe gülümsedim. "Teşekkür ederim Hyung. Gerçekten, çok yardımın dokundu." Omuzumu pat patladı. "Masumdun Chanyeol. Sizin yanınızda olmalıydım."

"Uyandığında çağırırsın beni. Kafeteryada bekliyorum."

İçeri girdim ve hala uyanmamış olan Baekhyun'un yanına sandalye çekerek oturdum. Günlerim korku ile geçmişti.

Bakışlarım kucağımda uyuya kalan kızıma düştü. Hastaneye gelince onada baktırmıştım. Hiç bir şeyi yoktu. En azından ona iyi bakılmıştı.

Dolan gözlerime engel olamadım. Geç kalmış olmaktan çok korkmuştum. İkisini de bir kez daha göremeyeceğim diye aklım çıkmıştı.

Anlattıklarımdan sonra Yoo'yu soruşturan komiser gerçekten de onun Baekhyun'un eski sevgilisi olduğunu öğrenmişti.

Bulunduğumuz salona giden bir kaç güvenlik kamerası görüntüsüne ulaşmışlardı. Arabadan benim baygın olarak indirildiğim belli oluyordu.

Bunun ardından ise yeniden beni sorguya alan komiser Mingi'ye ulaşmıştı. Mingi, kardeşi ile tehdit edildiği için yaptığını söylemişti.

Kendimde olmadığımı, kaçırıldığımı bu sayede kanıtlamıştım. Bu geçen günlerde o şerefsizin evlerini araştırsak da gelen ihbar her şeyi çözmüştü.

Evinde çalışan bir kadın Baekhyun'un ve kızımın orada zorla tutulduğunu ihbar etmişti. Hızla harekete geçmiş, ve kurtarmışlardı ikisini.

Bakışlarım güzel yüzünde dolanırken fark ettim kirpiklerinin hareket ettiğini. Gözlerini yavaşça aralarken gülümsedim hafifçe.

"Günaydın güzelim." Kısık sesle konuşurken Eun'u uyandırmamaya çalışıyordum. Derin bir nefes verdi ağırca. "Neredeyiz?"

"Bayıldın, hiç bir şey yemedin mi?" Başını olumsuzca salladı. "Tekrar, bayıltılmaktan korktum." Eun'u onun için getirilen bebek yatağına yatırdıktan sonra yaklaştım ve oturdum yanına Baekhyun'un.

"Gelir gelmez, tuzağa düşürüldüm. Neredeyse bir cinayet, üzerime kalıyordu." Bakışları büyüdü hızla. "O yüzden, gelemeyeceğini söyledi."

Yaklaştım, öptüm dudaklarını. "Dudağın" parmağımı yakınında dolaştırdım yavaşça. "Sana başka bir zarar vermedi değil mi?" Başını olumsuzca salladı. "Zamanında, yetiştiler."

Titrek bir nefes verdim rahatlama ile. "Şükürler olsun."

"Sen nasıl kurtuldun?" Diye sordu hafifçe doğrulurken. Yardımcı oldum ve yastığı dikleştirdim hızla.

"Güvenlik kamerası sayesinde. Tabii seni getiren komiser Hyung'ın bana güvenmesi de var. Konuşmayalım bu konuyu. Kapatalım, yaşanmamış sayalım."

"Eun onu kontrol ettirdin değil mi?" Başımı olumluca salladım. "Kızımız iyi. Korkma."

"Umudumu kaybetmek üzereydim Chanyeol. Geleceğine, bizi kurtaracağına dair olan umudum bitmek üzereydi." Eli uzandı, okşadı yanağımı.

"O pislik, hapisten çıkamayacak sevgilim. Bir daha hiç bir zaman buna benzer korkular yaşamayacağız. Söz veriyorum."

"En yakın zamanda gideceğiz. Yeni, güzel hayatımıza en kısa sürede başlayacağız."

He-Man/Chanbaekحيث تعيش القصص. اكتشف الآن