fourteen

566 41 3
                                    

"Baekhyun, bak iyisin değil mi? Doğum çok yakın ve ben gerçekten seni yalnız bırakmak istemiyorum." Derin bir nefes verdim. "Chanyeol dün son izin günündü. İstediğin zaman gitmemezlik yapamazsın. Bunu sende biliyorsun."

"Biliyorum ama." Gülümsedim hafifçe "bak iyiyim ben. Hem kızımız gerçekten bugün uslu. Tekme bile atmadı."

Gülümsedi ve yaklaştı karnıma. Uzun bir öpücük verirken "ben işteyken sakın doğma babacım tamam mı?"

Güldüm hafifçe "daha bir hafta var sezeryana. Hem alt kat komşumuz hamile olduğumu biliyor. Senin telefonun da var onda. Korkma."

"Bak, ben maçtayken telefon yardımcımda olacak. En ufak sancıda ara beni tamam mı?" Başımı olumluca salladım. "hadi git artık!"

Yaklaştı son kez öptü dudaklarımı. "Gelebildiğim en hızlı şekilde geleceğim sevgilim."

Chanyeol çıkarken gülümsyerek bakmıştım arkasından. Geçen bir saatin ardından oturmaktan sıkılmıştım. Canım bir şeyler istiyordu.

Yavaşça kalktım koltuktan. Doğuma bir hafta vardı. Korkmuyordum ama çok heyecanlıydım. Mutfağa ağır adımlarla ilerlerken yüzümdeki gülümseme ile okşadım karnımı.

Buzdolabını açtım ve bakışlarımı buzdolabında gezdirdim. Süt içesim gelmişti. Hafifçe eğildim ve sütü aldım dolaptan.

Tekrar doğrulduğumda hissettim belime giren küçük sancıyı. Bir kaç saniye duraksasam da umursamadım. Her zaman olan küçük sancılardandır diye düşünüyordum.

Sütü cezveye dökmüş ve ısıtmaya başlamıştım. Öncesinde dolaptan alıp süt içtiğim de boğazımı bir kez üşütmüştüm ve o günden bu yana dikkat ediyordum.

Ellerim tezgaha yaslı iken bakışlarım sütteydi. Belime ara ara girmeye başlayan küçük sancılar ile dudağımı ısırdım. Elimi karnımda dolaştırdım rahatlatmak adına.

Az önce otururken hiç bir şeyim yoktu oysaki. Bu ani sancı nedendi?

Sancı her gecen saniye artarken artık sadece belimde değildi. Kasıklarıma doğru yayılmaya başlarken sıkıca tutundum tezgaha.

Aniden taşan sütün sesini duyduğumda hızla uzandım ve kapattım ocağı. Süt içecek keyif falan kalmamıştı.

Titreyen adımlarla geçtim salona. Zorlukla yürüyordum. Her saniye artan sancı ile sertçe yutkundum.

Erkendi. Bir hafta daha vermişti doktorumuz. Hatta o zaman bile sancın gelmeyebilir, suni sancıya mecbur kalabiliriz demişti.

Bu sancı da neydi o zaman?

Kendimi koltuğa bıraktığımda hızla uzandım telefona. Chanyeol'u endişelendirmek istemiyordum ama tam üç dakikadır sancı azalmamış aksine artmıştı.

Daha gideli bir saat olmuştu. Maçta olmalıydı. Telefonu sıkıca tutarken götürdüm kulağıma. Telefonu çalarken küçük iniltiler çıkarıyor, nefes alıp vermeye özen gösteriyordum.

Başım dönüyordu. Ve Chanyeolun telefonu hala açılmamıştı.

Aramam meşgule düştüğünde hızla büyüdü gözlerim. Chanyeol beni meşgule atmazdı. Yardımcısı mı yapmıştı?

Aniden giren sancı ile bağırırken ensemdeki teri hissediyordum. Elim karnıma ve kasıklarıma masaj yapmak adına üzerinde gezinirken tuşladım ambulansın numarasını.

Arabam yoktu. Bu halde araba da kullanamazdım zaten.

Derin nefesler verirken açılan telefon ile ingilizce bir şekilde anlattım. Hamile olduğumu, yalnız olduğumu ve sancılarımın her saniye arttığını.

Diğer hattaki kadın zaten şuan yaptıklarımı anlatırken titrek bir nefes verdim. Telefonu kapatmadan önce ambulansı adersime yönlendirdiğini söylemişti.

Hemen gelir miydi? Hemen gelirdi değil mi?

Korku içinde Chanyeol'u ararken bu kez iki kere bile çalmadan meşgule atıldım. Gözlerimi sıkıca kapatırken sırtımı koltuğa yasladım ve bacaklarımı genişçe araladım.

"E-evet baba şuan meşgul bebeğim. Ama ben ambulansı aradım. Gelecekler tamam mı?" Dişlerimi sıkıca birbirine bastırırken sancının biraz da olsun hafiflemesi için içimden dua ediyordum.

Tam on yedi dakikanın ardından çalınan kapı ile titreyen bacaklarımla kalktım oturduğum yerden. Tişörtüm ter içindeydi. Çok acı çekiyordum.

Zorlukla kapıya ilerlerken duvarlara tutunuyordum. Kapıyı açtığımda duydum salondan yükselen zil sesimi.

Halimi gören görevliler hızla beni sedyeye alırken derdimi anlatmaya çalıştım. "S-salonda telefonum var. Eşime haber verin!"

Ambulansa bindirilirken titrek nefesler çekiyordum içime. Yanıma binen diğer görevlinin elinde telefonu görmem ile duydum çok kısık olan sesini.

Chanyeol'un korku dolu sesini yattığım yerden bile duyabiliyordum.

Güvende olduğumu hissederken sıkıca kapadım gözlerimi. Başım çok fazla dönüyordu.

Sedyenin tekrar hareket ettiğini hissederken etrafta bağıran bir kaç kişi vardı.

Japonya'da ingilizce konuşma oranı neden bu kadar azdı tanrı aşkına!?

Hiç bir şeyi anlamıyordum ve burası benim doğum hastanem değildi. Bambaşka bir hastaneye gelmiştim.

Korkuyordum. Güvenilir bir yer miydi? Bebeğimi, rahatça alabilecekler miydi?

Yanıma gelen hemşire Japon olmadığımı fark ettiğinde bana İngilizce bir şekilde anlattı. Eşimin yolda olduğunu, bebeği kontrol edeceklerini. Titrek bir nefesle onayladım onu.

Chanyeol bir an önce gelmeliydi. Yalnızdım ve korkuyordum.

Doktor bebeği kontrol ederken bebeğin hazır olduğunu söylemişti. Çoktan ters dönmüştü ve alınmaya hazırdı. 

Yutkunurken kapı hızla açıldı. İçeri ter içindeki Chanyeol girdi. Beni gördüğünde hızla geldi yanıma. ''B-baekhyun iyi misin?'' Yüzü kötü görünüyordu. ''Sancı biraz hafifledi, iyiyim.'' dedim gülümsemeye çalışırken. 

''Yardımcım açmamış. Özür dilerim Baekhyhun. Uyarmıştım onu gerçekten.'' Ardından hızla döndü doktora. İkisi de Japonca bir şeyler konuşurken sessizce yatıyordum.

Sancıların hafiflemesi için bir şey vermişlerdi. ''Büyük bir sıkıntı yokmuş bir tanem. Seni yarım saate doğuma alacaklar.'' Uzandım tuttum elini. ''Görüştüğümüz hastane burası değildi. Korkuyorum Chanyeol. Güvendeyiz, değil mi?''

Derin bir nefes verdi. ''Burası listemdeki ikinci hastaneydi bebeğim. Endişelenme. Burası da gerçekten iyi bir hastane."

Elim yanağında dolanırken kısıkça inledim. "Dudağın ve kaşın kötü görünüyor. Pansuman yaptır." Yutkundu "maç biter bitmez seni aradım, ah Tanrım öyle çok korktum ki. Seni yalnız bıraktım, özür dilerim."

Yaklaştı öptü anlımı. "Hepimiz iyiyiz, önemli olan bu." Geçen dakikaların ardından Chanyeol patlayan kaşı ve dudağına pansuman yaptırmıştı. Elimi sıkıca tutarken hastane kıyafetini giymiştim.

"Endişelenme sevgilim. Kızımız ve sen oldukça sağlıklı bir şekilde çıkacaksınız oradan, Endişelenme tamam mı?" Gülümsedim hafifçe endişeli olan ben değildim ki. Oydu.

"Asıl sen sakin ol Chanyeol. Doğuracak olan benim." Güldü hafifçe içeri giren hemşire ile ameliyathanenin hazır olduğunu öğrenmiştik. Sedyeye alınırken sertçe yutkunmuştum.

Evet artık cidden heyecanlıydım.

Sedye ile odadan çıkarken Chanyeol hemen yanımda yürüyor elimi sıkıca tutuyordu. "İkinizi de bu kapının dışında bekliyor olacağım Baekhyun. Yanındayım."

Ameliyathaneye girmeden önce duyduğum son sözleri bunlardı. Sonrasında ise hızla bayıltılmış, bilincimi kaybetmiştim.

He-Man/ChanbaekNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ