17. Bölüm Köklerinden Doğan Kelebek

10 3 23
                                    


17.BÖLÜM "KÖKLERİNDEN DOĞAN KELEBEK"

Hayat artık güzeldi, göğsümde uyuyan bu adam oluncaya dek güzel olacaktı.

Onu düşünüyorum, onunla olan ilk randevumuzu, yağmurun altında dans edişimizi ve bana sorduğu o bilmeceyi. Bilmece için bir kaç fikrim vardı ama bunu onun gözlerine bakara söylemek istiyordum. Onunla tekrardan bir randevuya çıkmak (!), onunla tüm zorlukları önemsemeyip mutlu olmak istiyordum.

Hayat benden annemi almıştı, hayır, annem kendini benden almıştı. Yaşadıkları zordu, Özay Sarıkamış'ın yaptığı bu adi plan iki kadının - annem ve ben- hayatını değiştirse de ben yoluma devam ediyordum. Ben hayattaydım, önemli olan buydu.

Ellerim benden bağımsız Arjen'in saçlarına değerken onun sevimli bir sesle homurdanmasını duydum, bu beni gülümsetirken gözlerimizin buluşması bir baharı getirdi.

Ellerim benden bağımsız Arjen'in saçlarına değerken onun sevimli bir sesle homurdanmasını duydum, bu beni gülümsetirken gözlerimizin buluşması bir baharı getirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Canım," diyerek saçlarını okşamaya devam ettim. "Can Arjen'im."

"Mavim," dedi ondan duyduğum en huzurlu sesle. "Canım karım."

Ona her geçen gün daha da bağlanıyordum, sanki daha fazla bağlanabilirmişim gibi.

"Kalkalım mı?" Diye sordum masum bir şekilde. "Acıktım." Dediğim şeye sevimlice güldü ve en sonunda bana haylazca bakmaya başladı, bir şey yapacaktı. Bana sevimlice gülümsemeye devam ederken ellerini karnımda hissettim ve karnımın üzerinde dans eden parmaklar istemsizce gülmeme neden oldu.

Arjen Koral beni gıdıklıyordu, bir erkek çocuğunun annesini gıdıklaması gibiydi.

"Arjen!" Kahkahama karışan bağırışım onu da güldürdü ve karnımdaki parmaklarını hızlandırdı. "Arjen gıdıklanıyorum!"

"Vay be!" Güldü. "Benim karım ne kadar akıllıymış böyle." Benle ciddi ciddi dalga geçiyordu.

"Bak benimle dalga geçme," baş parmağımı yalan bir öfkeyle ona doğru hizaladım. "Canını yakarım."

"Tehdit diyorsun yani?"

"Tehdit diyorum."

"Tehdit iyidir," yüzünden haylaz bir gülümseme geçti. "Severiz."

"Ben sana başka şeylerde sevdireceğim şimdi."

"Aklım bel altına gidiyor."

"Gitmesin bel altına falan," kafasına bir yastık fırlattım ama o refleksle kaçtı. "Sen iyice fesat bir adama dönüştün."

"E napalım yeni evlendik," üzerime doğru geldi. "İstek değil ihtiyaç."

"Başlatma ihtiyacına!" Ona doğru bir yastık daha fırlattığımda bu sefer güldü. "Ne var yani normal karı koca ateşli bir gece yaşasak?" Soruya mı yoksa sorma şekline mi gülsem bilemedim.

Kelebeklerin Ömrü Kısa OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin