༄8

6K 605 195
                                    


Her şeyin üzerinden iki hafta geçmişti.Jungkook'un evinden kaçmamamızın,Amerika'ya gelmemizin ve geldikten iki gün sonra Woo amcanın Jungkook tarafından öldürüldüğünün öğrenmemizin üzerinden iki hafta geçmişti.

Ryujin,çok kötü durumdaydı.Hayattaki tek varlığını kaybetmişti.Babasını.

Yemek yemiyor,uyumuyor,odasından çıkmıyor sadece sessizce ağlıyordu.

Biliyordu,bir gün babasının işi yüzünden öleceğini biliyordu.Ama böyle değil.

En yakın arkadaşının anlaşma üzeri eşi tarafından değil.

Herşey benim yüzümden demekten kendimi alıkoyamıyordum.Belki onun anlaşmasını kabul etmeseydim onunla kalmazdım ve Ryujin beni kurtarmaya gelmezdi.

Böylece Woo amca bizi kurtardığı için ölmezdi.

Sonra eğer kabul etmeseydim Ryujin ölürdü bu sefer Woo amca ruhen ölürdü.Jungkook'a karşı saldırıya geçip yine ölürdü çünkü Jungkook çok güçlüydü.

Bu konu hakkında karmakarışığım.Ne yapacağımı bilmiyorum.Son bir haftadır üstümden geçmeyen yorgunluk,uyku isteği benim için işleri daha da zor bir hale getiriyordu.

"Jimin?"

Duyduğum sesle arkama döndüm.Elinde iki kahveyle yanıma oturan Seokjin hyunga gülümseyip bana uzattığı kahveyi aldım.

Şuan bahçenin ortasındaki kocaman ağaçın altında oturuyorduk.

Seokjin hyung,benden 4 yaş büyüktü.Seul'deyken Woo amca ile Seokjin hyungun babasının ortaklıkları sayesinde tanışmıştık.

Ama babasının onu güvenceye almak istemesi ile yıllar önce Amerika'ya gelmişti.Sürekli telefonla görüşsekte onu çok özlüyorduk.

Amerika'ya geldiğimizde Woo amcanın bizim için ayarladığı eve gelmiştik ama 2 gün sonra aldığımız haberle hızlıca Seokjin hyungun evine gelmiştik.Artık güvenliğimiz Seokjin hyungtu.

"Çok solgun görünüyorsun chim.Kendine dikkat etmelisin."

Seokjin hyungun endişeli sesini duyduğumda ona baktım.Gülümsedim.O gerçekten değerliydi benim için.

"Son zamanlarda olanlar beni çok etkiledi hyung.O yüzdendir."

Yudumladığı kahvesini ağzından çekerek bana samimi gülümsemesini sundu.

"Bunlarda geçecek chim merak etme."

Başımı sallayıp içmek için ağzıma yaklaştıdığım kahvenin kokusunu almam ile midemin bulanmasından yüzümü buruşturdum kupayı uzaklaştırdım.

"Ne oldu?"

Telaşla elini omuzuma koyan hyunguma zoraki gülümseyip elimi 'bir şey' yok anlamında elimi salladım.

"Midem bulandı hyung."

"Normal içtiğin kahve.Sen çok seviyorsun bu kahveyi."

Condition [JİKOOK]Where stories live. Discover now