10

418 23 35
                                    

"Evet Tuğkan tek gideceğim dedemler orda alacak beni, uçakla gideceğim."

Tam bir saattir elimde telefonla arkadaşlarımın hepsi ile tek tek konuşmuş ve gideceğimi haber vermiştim ama gelin görün ki gitmemi sorun eden ve sürekli bir bahane üreten bir Tuğkan beni yarım saattir oyalıyordu.

"Ya bak aşiret toplantısı olacakmış gidicek zamanı mı buldun."

"Orası benim dedemin evi Tuğkan ve toplanan aşiret kendi işi için toplanıyor bana mı toplanıyor sanki?"

"Tüm kuzenlerin orada mı olucak?"

Derin bir nefes alarak sabır diledim.

"İyi onlara çok bağlanıp bizi unutma neredeyse geçen sene kaydını oraya alacağını unutmadım."

"BU YÜZDEN Mİ YARIM SAATTİR BENİ OYALIYORSUN."

"Evet."

"KAPAT ŞU TELEFONU MANYAK HERİF."

Dedikten sonra ona kalmadan telefonu ben kapatmıştım.

Hepsi manyak bunların.

Tuğkan'ın hem annesi hem babası mardinliydi ve iki aile de aşiretlerin hatrı sayılan ailelerindendi ve babasının aksine Tuğkan'ın mardine karşı ayrı bir düşkünlüğü vardı bu yüzden bir ayağı oradaydı ve olan biten çoğu şeyden haberdar olabiliyordu.

Misal benim bu toplanan aşiretten haberim yoktu ama onun vardı...

Küçük valizimi birkez daha kontrol ederek derin bir nefes aldım.

Artık hazırdım.

İki hafta geçmişti o olayın üzerinden ve babamla o günden sonra hiç bir şekilde iletişime geçmemiştik. Annem de onunla gerektikçe konuşuyordu. Yemeklerde bile onun gelmesini beklemiyordum kendim yiyip kendim topluyordum. Bu durumdan en çok etkilenen annemdi.

Her ne kadar babamın yaptıklarını onaylamasa da ona aşıktı ve onun böyle olmasının sebebinini babaannem ve dedeme yüklüyordu.

Kapımın tıklatılmasıyla düşüncelerimi dağıtarak gelen kişiye baktım.

"Hazır mısın?"

Annemin sesi ile gülümseyerek kafamı salladım.

"EVETTT! Dedemi ve anneannemi çok özledim. Otobüs birazdan gelir ben çıkayım."

"Taksi çağıracaktım aslında?"

"Ha yo..."

Konuşmamızı bölen telefon ile arayan kişiye baktığımda delirmemek için sabır diledim.

"TUĞKAN ÖLMEK İSTEMİYORSAN BENİ ARAMA!"

"Sakin ol be manyak kadın. Seni havalimanına bırakacağız hadi in aşağıya."

"-ız derken? Pardon?"

"İn işte da yorma beni."

Dedikten sonra telefonu kapatması ile şok olmuştum. Anneme döndüğümde meraklı yeşil gözleriyle bana bakıyordu.

"Tuğkan, beni almaya gelmiş, aşağıdaymış. Beni bekliyorlar."

"Tamam o zaman meleğim kendine çok dikkat et sakın kendini yorma olur mu?"

"Tamam annem merak etme aklın bende kalmasın dedemin evine gidiyorum, asıl sen kendine dikkat et."

Sözlerimle bana sadece tebessüm etmişti.

Kapıdan çıktığımda içimde garip bir burukluk vardı. Ama bunu aşacaktım kesinlikle aşmam gerekiyordu.

Arabaya yaklaştığımda kadrajıma giren iki yakışıklı ile gülümsedim.

Hayat Ağacı | Yarı Texting حيث تعيش القصص. اكتشف الآن