8' Aşılması zor zamanlar

3.2K 582 79
                                    

-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-

Bitki Bilim Enstitüsü şehrin sınırında kalan, uzun beton duvarlarla ve uzun demir bir kapıyla iki bin metrekarelik bir alanın içine kurulmuştu. Kapının ucunda bir zil vardı, Jungkook sırt çantasını daha sıkı kavradı ve parmağını zile götürdü. Yutkunmayı deneyerek bekledi kapıda, gelen giden bir insan olduğuna dair hiçbir belirti yoktu. Kapının bir kanadı kenara doğru açıldı, kendisinden uzun boylu, kalıplı bir Beta duruyordu karşısında. Koyu renk gri gözleri Jungkook'a dikilmiş durumdaydı. "Kimsin sen?" diye sordu, Jungkook elini çantasının ön gözüne götürerek kimliğini çıkardı, adama uzattı.

"Ben Jeon Jungkook, Jeon Sanghyuk'un oğluyum."

Adamın bakışları bir kimliğin, bir de Jungkook'un yüzünde gezinip duruyordu. "İçeri geçin, babanız A bloktaki binada." dedi, Jungkook gülümseyerek kimliği aldı, büyük bahçeye adım attı. Üç tane dört katlı bina yan yana sıralanmışlardı bahçenin girişinde. Beta'nın hemen arkasında durduğunu hissediyordu. Ortadaki A blok yazılı binaya ilerledi. Bitki Bilim Enstitüsünü keşfetmek konusunda emin değildi. Alfaları saklıyor olsalar da onları en öndeki, herkesin girebildiği binalarda tutacakalarını sanmıyordu. Sakin olmalıydı, babasına görünmeden keşfetmeliydi ama bunu yapamayacaktı. Bina eski, koyu renk duvarlardan oluşuyordu. Küçük odalarla doluydu ve insanlar beyaz önlükleri içinde koşuşturup duruyordu. Jungkook bu kadar çok kurt ile bir araya gelmemişti daha önce. Feromonlar ve kokular midesini bulandırıyordu. Beta ve Omegalar yanından geçip gidiyordu.

Babasının odasını bulmaya çabalarken bazı insanların bakışlarını üzerinde hissediyordu, dördüncü kata geldiğinde terası buldu. Arka bahçeye bakıyordu. On kadar uzun sera uzanıyordu ve ikisinin arasında ahşap iki katlı bir ev vardı. Omuzlarını düşürerek eğer enstitü içerisindelerse nerede olduklarını anlamaya çabaladı. Seraların içinde miydi, yoksa o ahşap evin içinde miydi? "Jungkook." Babasının sesini duyduğunda arkasına döndü, beyaz önlüğü içinde ona bakıyordu. "Ne yapıyorsun burada?" diye sordu babası, yanına gelmiş, onunla birlikte bahçeye bakıyordu.

"Seradalar mı, ahşap bahçede mi?"

Jungkook'un sorusu babasının gülümsemesine sebep oldu, "Anlamayacağını düşündüm bir an." dedi bu kez, babasına çevirdi tüm bakışlarını. "Buradalar mı?" diye sordu Jungkook, babası ona kendisiyle gelmesi için işaret verdi. Onunla birlikte binadan ayrılırken ikisi de sessizdi, seraların arasındaki uzun yol boyunca ilerlediler. "Sana onu gösteriyor olmamın sebebi durmayacağını biliyor olmam. Seni burada olmadıklarına ikna edebilirdim, sen de giderdin ama seni durduramazdım, Jungkook. Onu bulmak için daha farklı yollara girmenden endişe ediyorum." Babasının sözleri karşısında ne diyeceğini bilemiyordu, haklıydı, onu kolay bir şekilde burada olmadıklarına ikna edebilirdi ama durmayacaktı. Kim Taehyung'u bulmak istiyordu, onunla olmak istiyordu. Bir kez daha olsun onun güvende olduğuna emin olmak içini rahatlatacaktı.

yıldızları yakalamak' taekookWhere stories live. Discover now