24' Her şey zamansız hissettiriyor

741 129 18
                                    

lord huron, meet me in the woods*

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

lord huron, meet me in the woods*

Bir arabanın kenarında durmuş birkaç saat içerisinde başlayacak olan bir savaşın uzaktan gelen sesleri arasında bastonuna tutunmuş duran büyükbabalarına bakıyorlardı. Jungkook kötü hissediyordu. Büyükbabası ona yalan söylemiş, kendini ölü göstermişti. "Sen yaşıyor muydun?" diye sordu Jungkook, şaşkınlığından kaynaklı olarak elinde olmadan sormuştu. "Sizinle konuşmam gereken önemli bir şey var, çocuklar. Bu güzel çocuk kim?" diye sordu büyükbabası, Jungkook en yakın arkadaşı olduğunu söylemekle yetindi.

"Kendimi gizlemek zorundaydım. Ölü olmadığım sürece Alfalar için elimden geleni yapamayacaktım. Enstitüler kurduk, onları yetiştirdik, iyi eğitim almalarını sağladık. Kendimi feda etmek zorundaydım."

Büyükbabası konuştuğunda Jungkook iç geçirdi, onlar için kendini feda etmiş olmasına inanamıyordu. "Bu gece savaş olacak mı?" diye sordu Yoongi, büyükbaba arabaya yaslandı. Jungkook onu en son gördüğü zamana göre daha yorgun buldu. On sene geçmişti üzerinden. "Hayır, savaş istemiyoruz. Betaların kontrol merkezlerini, karakollarını, onlara ait bakanlıkların olduğu binaları ele geçireceğiz." diye açıkladı, Jimin bunun bir çeşit darbe olduğunu söyledi. "Alfalar hakkı olanı alacak küçük Omega. Kendileri bu dünyanın en tepesindeki konumlarına geri dönecekler, adil olacaklar, ölümler ve gereksiz cezalandırmalar son bulacak." dedi Jimin'e dönerek, Jungkook tüm bunlara inanmak istiyordu ama içindeki endişe dolu sesi de susturamıyordu.

Gece soğuk bir esinti ile devam ediyordu. "Jungkook bizimle gelmiyor." dedi Yoongi büyükbabasına, adamın kendisine gülümsediğini gördü. "Jungkook her şeyin farkında genç bir Omega. Eşinin yanında olmak istemesi çok doğal. Yoongi, sen Jimin'i ve Jiae'yi koru. Anneni ben koruyacağım, o benim kızım." dedi, gençlere veda etti. Jimin arkadaşına sarılarak kendisine dikkat etmesi gerektiğini söyledi. "Alfalar gündoğumu ile birlikte yolları kapatacaklar, o ana kadar saklanmanız gereken eve gitmeniz gerekiyor. Acele edin." dedi büyükbaba, Jungkook kuzenine sarıldı ve onlara iyi bakması gerektiğini söyledi.

Büyükbaba ve Jungkook ana eve gitmek için onların arabasının hareket etmesini beklediler. Soğuk hava Jungkook'un içinin titremesine neden oluyordu. "Beni kandırdığına inanamıyorum." dedi Jungkook yaşlı adama dönerek, büyükbabası ona duyduğu saygı ve sevginin bitmesini istiyor gibi duruyordu. "Seni kandırmak istemedim. Ailemden uzak durmak benim de istediğim bir durum değildi ama mecburdum. Evimin izlendiğinin farkındaydım, dikkat çekmemem gerekiyordu. Ölü taklidi yapmak kolay değildi." Büyükbaba kendini açıklamaya çabaladı. Jungkook dinlemek istemiyordu ama konuşmaya devam edeceğini fark etti. Kim Taehyung'u düşünmeden edemiyordu. Şu an ne yapıyordu? Ayaklanmanın hangi konumundaydı? Babası ya da Kim Taehyung zarar görecek miydi?

Evin önüne geldiklerinde büyükbaba enstitüye gideceğini söyleyerek onun yanından ayrıldı. Yaşlı adamın bastonunu kullanarak sarsak adımlarla uzaklaşmasını izledi. Bir gece içerisinde tüm hayatı değişecekti. Hazır hissetmiyordu. Kapının önünde dikilmeye devam ediyordu. Gece en soğuk zamanındaydı. Saçlarını zapt etmek zordu. Parmakuçları donmuştu. Gözleri rüzgârın etkisiyle dolu doluydu. Birkaç saat içerisinde tüm kasaba, şehir, ülke ve Betaların hakimiyet kurdukları her nokta Alfalar tarafından kontrol altına alınacaktı. Bedenini demir kapıya yasladı. İçi içini yiyordu. Nefes alamıyordu.

yıldızları yakalamak' taekookWhere stories live. Discover now