Bölüm-11:Yeşil, mavi,şeffaf, kırmızı ve turuncu

180 5 0
                                    

Tekrar merhaba herkese, uzun zamandır bölüm atmadığımı biliyorum ve bu yüzden bölüm bekleyen herkesten özür diliyorum ama şunu söylemek isterim ki artık bölüm atmaya çalışacağım,umarım bölümü beğenirsiniz. Medyada sadece hoşuma gittiği için koyduğum bir şarkı var, iyi okumalar:)

Thomas ile konuşurken aklıma labirent'e girmem gerektiği geldi sonuçta gördüğüm şey boşuna olamazdı,
Luna:Thomas,labirent'e geri dönmemiz gerek. En azından benim geri dönmem gerek.
Thomas:Oraya bir süre girmemelisin Luna.
Luna:Ama gitmem gerek,ayrıca daha hava kararmadı hızlıca gidip gelirsek bir şey olmaz.
Thomas:Neden gitmen gerek?
Luna:İnan bana bu anlatabileceğim en saçma şey olur. Thomas oflayıp arkasını döndü ve yürümeye başladı,arkasından hızla onu takip ettim,bir yandan da söyleniyordum.
Luna:Hadi ama gitmem gerek.
Thomas:Hayır Luna!
Luna:Gidip gelince sana herşeyi anlatacağım gerçekten.
Thomas:Bu zamana kadar anlatılamayacak bir sürü garip ve saçma sey yaşadık bu ne ilk olur ne de son.
Luna:Evet ama şimdi anlatamam labirentten çıkınca anlatacağım.
Thomas: Luna hayır, labirent'e girmiyoruz bir süre oradan uzak kalmak herkes için daha iyi olur. Diyecek hiçbir şey bulamamıştım çünkü haklıydı bu yüzden tam karşısına geçtim onu durdurdum ve gözünün içine baktım.
Luna:Haklısın özür dilerim,Minho nerede demiştin? (evet sinirli halinden birazcık yararlanıyorum)
Thomas:Harita odasında. Dudağına ve yanaklarına öpücükler kondurdum.
Luna:Çok teşekkür ederim seni çok seviyorum,bana kızma. Dedim ve sarılıp koşarak uzaklaştım, arkamdan sesini duyabiliyordum,
Thomas:Dur sen...BU HİÇ HOŞ DEĞİL ahhh kimi kandırıyorum,beni bekle geliyorum,bensiz hiçbir yere gitmiyorsun. Kıkırdadım ve daha da hızlandım,sonunda harita odasına geldiğimde hiç beklemeden içeri daldım.
Minho:Hey! Buraya giremezsin.
Luna:İşlerini bırak ve soruma cevap ver,labirent akşama kadar açık mı?
Minho:Evet ve neden?
Luna:Harika.
Minho:Luna aklında ne var?
Luna:Labirent'e gireceğim.
Minho:Ne! Hayır.
Luna:Evet.
Minho:Oo hayır oraya birdaha seninle girmem ben.
Luna:Keyfin bilir,ben gidiyorum. İki adım attıktan sonra kolumdan tutularak durduruldum.
Minho:Hey yavaş ol,tamam gireceğiz ama biraz bekle tek başına gidemezsin.
Luna:Aklında ne var?
Minho:Burada bekle. Minho gitti ve ardından Thomas geldi.
Thomas:Minho neden koşuyor ve neler oluyor?
Luna:Bende bilmiyorum,sadece Labirent'e gireceğimi söyledim ve ilk başta hayır dedi ama sonra burada bekle diyip koşarak çıktı. Thomas anlamış gibi bakıyordu ve sonra aklına bir fikir gelmiş olacak ki kaşlarını kaldırdı tam birşey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki Minho arkasında daha önce gördüğüm ama tanımadığım iki kişi ve Wintson ile beraber içeri girdi.
Minho:Bu kadar yeter mi? Duraklarım sevinçle yana doğru kıvrıldı ve onu onaylamak için kafamı salladım.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Bir süre sonra labirentin içindeyken ızdırap verenleri öldürdüğüm yeri bulmaya çalışırken Thomas gözüne bir ışık veya benzeri bir şey çarpmış gibi elini gözüne siper etti.
Thomas: Hey sanırım burada bir şey var. Dedikten sonra gözüne çarpan şeyi gördüğü tarafa doğru ilerledi herkes Thomas'ın arkasından gitti kısa bir süre ilerledikten sonra ayağımı sıvımsı bir şeye bastığımda geldiğimizi anladım.
Minho:Evet şimdi ne yapacağız?
Luna:Bilmiyorum. Herkes yüzünde garip bir ifadeyle bana bakıyordu,
Minho:Ne demek bilmiyorum buraya gelmemizi sen istedin.
Luna:Evet ama nedenini bilmiyorum. Minho tam ağzını açacakken Thomas:Hey bakın,dedi ve eliyle parlayan minik kırmızı bir ışığı işaret etti.
Minho:O da ne öyle. Hafifçe gülümsedim
Luna:Galiba buraya gelme sebebimiz,hadi onu oradan alalım. Minho:Tamam çocuklar, siz ikiniz karşıya geçin ve oradan bu iğrenç yaratığın bacaklarını çekin bizde Thomas ile bu taraftan çekelim.
Luna:Ben ne yapacağım?
Minho:Sen orada kal. Gözlerimi devirdim ve onlar yaratığı çekerlerken biraz daha ortaya çıkan küçük kırmızı ışığı hiç düşünmeden yaratığın içine elimi daldırıp aldım,elime gelen değişik cihaza bakarken bir yandan da elime bulaşan iğrenç sümüksü sıvıyı temizliyordum. Onlar da ızdırap vereni çekmeyi bırakıp elime baktılar.
Yanımızdan gelen tanımadığım çocuklardan birisi "bu da ne böyle?" Diye sordu.
Thomas:Sanırım yakında öğreneceğiz.
Luna:Evet her neyse yakında öğreneceğiz. Üzeri sümü sıvı ile kaplı olduğu için hiç bir şey belli değildi ve bu şeyi kesinlikle üzerime sürmem ben.
Minho:Üzerinde bir şey var mı?
Luna:Bilmiyorum Kayran'a gidince temizleyip öğreniriz. Bunu dememle Minho elimdeki cihazı aldı ve üzerine temizledi,yüzümü buruşturmuş onu izliyordum cihaz artık daha net bir şekilde görünüyordu cihazın kendisi metal rengindeydi ve üzerinde ekran gibi küçük siyah bi yer vardı orda yedi rakamı vardı.
Luan:Bu ne demek?
Minho:Bilmiyorum.
Thomas:Onu ver de çantaya koyayım ve artık buradan çıkalım.
Minho:Thomas haklı artık buradan çıkalım hava yavaş yavaş kararıyor. Herkes Minhoya uydu ve onun arkasından çıkışa kadar yürüdük. Kayran'a döndükten sonra Minho harita odasına gitti, yanında gelen çocuklar nereye gitti hiç bilmiyorum. Thomas yanıma geldi,
Thomas:Evet,seni dinliyorum.
Luna:Tamam. Ormana doğru yürürken Thomas'a herşeyi anlattım ve o da beni hiç bölmeden dinledi.
Thomas:Vay canını gerçekten garip.
Luna:Söylemiştim.
Thomas:Bunlar birer işaret, rüyalar, güçlerimiz, senin başına gelen şey...
Luna:Evet hepsi birer işaret ve bence, bugün bulduğumuz o parça da bu işaretlerden birisi.
Thomas:Evet muhtemelen. Ormana geldiğinizde bir kütüğün üzerine oturduk ve Thomas çantasından bulduğumuz o cihaz parçasını çıkarttı.
Luna:Üzerinde yazan rakamın ne ifade ettiğini bulmamız gerek.
Thomas:Aklıma hiçbir şey gelmiyor.
Luna:Benim de, herşey olabilir ya da sadece rastgele bir rakamdır.
Thomas:Rastgele bir takam olduğunu sanmıyorum, bir şey ifade ediyordur yani etmesi gerek,bunların hicbir manası yoksa eğer sonsuza kadar burada kaldık demektir.
Luna:Haklısın bir anlamı olmak zorunda. Geldiğimizde zaten kararmak üzere olan hava artık kararmıştı.
Thomas:Hadi mutfağa gidelim yemek saati gelmiştir. Thomas ayağa kalktı ve beni de elimden tutup kaldırdı. Ormandan çıkıp Kayran'ın açıklığına doğru geldiğimizde,
Luna:Sen git ben Teresa'ya bakıp geliyim olur mu? Diye sordum,
Thomas:Tabii. Thomas'ın yanından uzaklaşıp odaya doğru ilerledim ve içeri girdim.
Luna:Teresa. Seslendim ama kimse cevap vermedi,
Luna:Teresa! Tekrar ve daha yüksek sesle seslendiğimde yine bir cevap gelmedi, banyoya doğru ilerledim ve kapıya tıkladım.
Luna:Teresa, içeride misin? Bir süre cevap alabilmek adına bekledim ama cevap gelmedi endişem giderek artıyordu.
Luna:Teresa! İçeride misin bilmiyorum ama giriyorum. Dedikten sonra kapıyı açtım ama içeride kimse yoktu, hızla kapıya yöneldim ve dışarı çıktım belki mutfaktadır diye düşündüm ve mutfağa doğru ilerledim, mutfağa geldim ama kimse yok denecek kadar az kişi vardı. Gözlerim Thomas'ı aradı etrafımda iki tur döndükten sonra onu bulan gözlerim sadece Thomas'a kitlendi ve ona doğru koştum.
Luna:Thomas herkes nerede, neler oluyor?
Thomas:Biraz önce Newt'i gördüm ve ona sordum, herkesin klinikde olduğunu söyledi, seni arıyordum.
Luna:Teresa'yı bulamadım ve çok endişelendim, belki o da kliniktedir.
Thomas:Umarım. Thomas ile beraber kliniğe doğru hızlı adımlarla yürüyorduk ve kliniğin önüne geldiğinizde neredeyse bütün kayran oradaydı.
Luna:Teresa! Teresa! Bağırarak kalabalığın içine baktım ve Teresa'yı gördüm. O da beni gördü ve bana doğru kalabalığın açarak geldi.
Teresa:Luna sonunda buldum seni sabah seni aradığımda labirentte olduğunu söylediler ama kimse nedenini söylemedi.
Luna:Belki bir işaret buluruz diye labirente bakmaya gittik.
Teresa:Buldunuz mu peki?
Luna:Evet, değişik bir cihaz bulduk ama henüz çözemedik sana da gösteririm belki aklına bir şey gelir. Burada ne oluyor?
Teresa:Alby ile alakalı bir şey galiba ama bende tam bilmiyorum kimse tam bir şey söylemiyor. Sonra içeriden Clint'in yüksek sesi geldi.
Clint:HERKES İŞİNİN BAŞINDA, HADİ DAĞILIN! Herkes yavaş yavaş dağıldı ve dağılan kalabalığın içinde Newt'i buldum. Bize doğru geliyordu,
Newt:Luna, Thomas benimle gelin. Thomasla birbirimize baktık ve ilerledik giderken Teresa'nın kolundan tuttum ve onu da kendimle beraber götürdüm. Kliniğe girdiğimde sedyede yatan ve kıvranan Alby çarptı gözüme.
Luna:Ne oluyor?
Jeff:Belki sen ya da Thomas bir şey yapabilir diye çağırdık.
Luna:Ne yapabiliriz ki?
Clint:Vücut ısısı çok düşük belki ısıyı yükseltmeye yardımcı olabilirsiniz. Thomas bana baktı ve yanıma geldi.
Thomas:Yapabilir misin?
Luna:Bilmiyorum.
Thomas:Düşün, güçlerin ne ve nasıl? Düşün onları hisset ve kontrol et. Derin bi nefes aldım gözlerimi kapatıp düşündüm, güçlerimi, renklerini, şekillerini, kontrol altına alışımı, ne işe yaşadıklarını, her birinin beni nasıl temsil ettiğini düşündüm. Yeşil, mavi,şeffaf, kırmızı ve turuncu, ne olduklarını düşündüm, daha önce yaptığım şeyleri düşündüm. Ve gözlerimi açtım.
Luna:Galiba yapabilirim. Thomas gülümsedi, ellerimi yavaşça bileklerimden döndürdüm her iki avucumun içinde beliren kırmızı ışık topunun ışığını azalttım, yaydığı ısıyı ve elimle onu nasıl kontrol ettiğime baktım, dudağımın kenarı yavaşça yukarı kıvrıldı. Alby'e doğru ilerledim ve ellerini tuttum daha beş saniye olmuştu ki ellerini bıraktım, Jeff vücut ısısını tekrar kontrol etti ve bana baktı.
Jeff:Bu inanilmaz bir şey. Gülümsedim
Luna:Evet öyle.
Clint:Gerçekten sağol Luna.
Luna:Ne demek, Alby benim de arkadaşım ona bi yararım dokunacaksa tabii ki bunu göz ardı etmeyeceğim.Arkamı döndüğümde Thomas yüzünden gurur dolu bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Teresa ise hala şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyordu,Newt'in yüzünde de Thomas'ın gülüşünden vardı, ona baktığımda ben de gülümsedim. Hep beraber klinikten çıktık. Thomas yanıma doğru geldi ve kulağıma yaklaştı
Thomas:Yapabileceğini biliyordum ama şimdi gitmem gerek çünkü yarın labirent'e gireceğim uykumu almış olmak istiyorum, yorucu bir gün daha geçirdik.
Luna:Ama yemek yemedin. Yüzünde hafif pis bir sırıtış belirdi,
Thomas:Sen beni mi düşünüyorsun? Bunun geleceğini biliyordum.
Luna:Tabii ki eğer yemek yemeden yatarsan yarin ızdırap verenlere iyi bir yemek olamazsın. Bu sefer ben pis bir şekilde güldüm.
Thomas:Merak etme sabah güzel bi kahvaltı yaparım. Saçlarımdan öptü ve giderken,
Thomas:İyi geceler. Dedi
Luna:İyi geceler. Thomas gittikten sonra Teresa, Newt ve ben mutfağa doğru ilerledik, Teresa otuz iki diş gülümseyerek bana baktı yol boyu, Newt ise tam tersi rahatsız olmuş gibi bir ifadeyle bana bakıyordu, yemeklerimizi yerken Teresa hep aynı gülümsemeyle bana baktı, Newt ise rahatsız yüz ifadesiyle beraber yemeğiyle oynuyordu. Teresa ve ben yemeğimiz bitirmiş kalkmışken, Newt'in tabağı olduğu gibi duruyordu, Teresa mutfaktan çıkarken bana baktı.
Teresa:Luna, hadi gelmiyor musun?
Luna:Sen git ben iki dakika sonra gelirim.
Teresa:Tamam, odada seni bekliyorum. Teresa'yı başımla onayladım. Newt'in yanına gidip oturdum,
Luna:Hey, sen iyi misin?
Newt:Evet iyiyim sağol. Ama iyi olmadığını biliyordum yani hissediyordum.
Luna:Hayır değilsin, neyin var Newt.
Newt:Ben sadece, bak Luna beni sakın yanlış anlam ama Thoams eğer seni üzerse, saçının tek teline dahi zarar verirse onu yok ederim, sadece mutlu olduğundan emin olmak istiyorum.
Luna:Ben mutluyum, gerçekten mutluyum benim için canını sıkmana gerek yok.
Newt:Öyle söyleme, benim için önemlisin. Newt'in gözünün içine baktım beni saran gözlerine, ve ona sıkıca sarıldım, bana geri sarıldığında tekrar huzur doldum.
Luna:Sen de benim için önemlisin, istediğin zaman buradayım.
Newt:İhtiyacın olduğu her an.
Luna & Newt:Sen çağırdığında yanında olacağım. Bu biraz tuhaftı ama yine de içim sıcacık olmuştu, gülümsedim ve odanın yolunu tuttum. Sanırım Newt'e herşeyi anlatacağım ona güveniyorum ve neden olduğuna dair hiçbir fikrim yok ama ona ne olursa olsun güveniyorum. Odaya vardığımda Teresa yerinden kalktı ve
Teresa:Seni dinliyorum.
Luna:Evet anlatmam gereken şeyler var biliyorum.
Teresa:Geç bile kaldın, hadi seni dinliyorum. Elimden tuttu ve kendi hamağına oturdu ben de tam karşısına oturdum ve Thomas ile aramda geçen her şeyi anlattım, ben anlattıkça heyecanlanan Teresa gülmeme sebep oluyordu. Konuştuk konuştuk saatlerce konuştuk o Noah ve kendi arasında geçenleri anlattı ben de benimkileri sonunda da uyuduk.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur, sizi seviyorum♡♡
[HAYAL]

Labirent:Denek A1Where stories live. Discover now