Bölüm-19:Yeterince güçlü değilsin

103 2 1
                                    

Sellaam yeni bir bölüm.
Size bir haber ile beraber geldim, youtube da kanal açtım ve oraya video yükledim bakmak isterseniz kanalı bölümün sonuna bırakıyorum iyi okumalar♡

Arkadan gelen Minho'nun sesi ile kendimize geldik
"Hadi Luna, Thomas, hadi gitmemiz gerek" arkaya doğru bir adım attım ancak yalpaladım, Thomas da beni tekrar kucağına aldı ve yola devam etti, ilk geldiğimizde girdiğimiz yerden geri gidiyorduk Thomas arada arkasına "Sakın durmayın" tarzı şeyler diyordu kapının önüne gelince, bana baktı
"Ayakta duramya çalış" dedi ve alnımı öpüp beni yere bıraktı sendeleyerek ayakta durdum canım hala deli gibi acıyordu. Thomas kapının yanındaki kolu indirdi ama hiçbir şey olamdı, hızlı hareket etmemiz gerekiyordu ve ellerimden ilk başta mavi ışık topu çıkarıp kapıya attım ve kapı buz kesildi sonra kapıya kırmızı ışık topunu atınca da sıcak ve soğuk etkisi ile buz patladı. Thomas dönüp bana baktığında patlayan kapının yerini toz bulutu kaplamıştı.

Ellerimden turuncu ışık topları çıkarttım ve sert bir şekilde ayağımı yere vurarak kollarımı iki yana açtığımda toz bukutu ortadan ikiye yarıldı ve bize yol oluşturdu, Thomas "hadi hadi hadi" dedi ve koşmaya başladılar, ben ise hala gücümü toplamaya çalışıyordum ama ben de kalan son güç taneme kadar direndim ve kendime meydan okuyarak koşmaya başladım, Thomas bana şaşkınlık ile baktı. Açılan yol biz içine girdikten sonra arkamızdan kapandı ve kumdan oluşmuş olan dağı tırmanmaya başladık ellerimden de destek alarak kum dağını tırmanırken arkadan gelen sesleri duydum, eli ışıklı ve silahlı adamlar bizi arıyor arkamızdan birbirlerine komut vererek bağırıyordu, Thomas'ın sesi duyuldu
"Siktir, tamam hızlı olun, kumda izimizi kaybettirebiliriz" beni belimden kendine çekti ve kulağıma fısıldadı bir yandan da ilerliyorduk
"Daha iyi misin?"
"Öyle olmaya çalışıyorum"
"Seninle gurur duyuyorum"
"Beni affettin yani"
"Bunu daha rahat bir zamanda konuşamaz mıyız?" Derin bir nefes bıraktım
"Öyle olsun, ama bu seferlik" dedim ve kolundan çıkıp öbürlerine döndüm
"Eğilin, bir süre bekleyeyim" dedim ve kum dağının tepesine ulaşınca yere yattık, arkamizdan gelen kalabalığı izledik, bağırış sesleri buraya kadar geliyordu
"Onları buradan göremiyorum"
"Bir iz bulan var mı" bir süre Onları izledik sonra da Thomas bize doğru eğilip fısıldadı
"Hadi gidelim, eğilerek yürüyün bizi görmesinler" dedi ve hep beraber eğilerek yürüdük, yürürken Teresa yanıma geldi
"Luna, o kadar korktum ki... biliyorum zamanı değil ama özür dilerim"
"Ne için?"
"Sadece üzgün olduğumu bil" dedi ve yanımdan uzaklaştı Thomas bana bakıp kafasını ne oluyor der gibi salladı ancak ben de ona dudak büzerek bilmediğimi gösterdim.

Önde bir yapı gördüm ve ona doğru hızla koştum arkamdan Thomas'ın sesi geldi
"Luna bekle, birlikte kalalım, Luna!" Ama onu dinlemedim ve hızla aşağı koştum. Yapının yanına gelince bir giriş aradım, ve kırık bir pencere bulunca doğrudan içeri atladım arkamdan Thomas, Newt ve Minho'nun adımı bağırışını duyunca onlara seslendim
"İçeri girin sizi ahmaklar" hepsi içeri atladı,
"Bağırarak yerimizi belli edeceksiniz aklınızı kullanın azıcık" herkes içeri girince Thomas konuştu
"Herkes iyi mi?" Herkesten olumlu cevap gelirken Minho'nun çantasını karıştırdığını ve içinden fener çıkarttığını gördüm elimde kırmızı bir ateş topu yarattım ve etrafı aydınlattım Minho da feneri ile yolu aydınlattı,  ilk konuşan Newt oldu
"Neredeyiz biz?" Thomas ona cevap olarak
"Gitmemiz gerek" dedi ve sert bir cevap aldı
"Hayır!" Ama bu yanıt Teresadan geldi, ben de Thomas'ı desteklemek için konuştum ve ilerledim
"Gidelim hadi"
"Luna, hayır. Luna dur!" diye bağırdı ve arkamı dönüp ona garip bir şekilde baktım
"Neler oluyor Luna, bunlar kim, bize ne gördüğünü neler olduğunu anlat"
"Ne demek ne olduğunu anlat" kafamı Thomas'a çevirdim
"Teresa sizinle değil miydi?" Diye sordum ama cevap veren Newt oldu
"Thomas bize neler olup bittiğini anlattı ama Teresa bizimle değildi, yolda gelirken onu ve Nohayı bulduk" soru dolu gözlerle Teresa'ya baktım,
"Lütfen Luna, sadece sana ne yaptıklarını anlat"
"Bana ne yaptıklarını zaten yeterince gördün, açıklama mı bekliyorsun bir de! Şu halime bak Teresa! Bana bak, her yerimden kan akıyor!"
"Ben sadece... neden sen olduğunu öğrenmek istiyorum"
"Neden ben mi? Derdin bu mu? İnan bana keşke ben olmasaydım, Teresa çektiğim acının ne kadar olduğunun farkında mısın?"
"Sakin ol"
"Sakin falan olamam, ne biliyor musun? Bu lanet olası adamlar İSYAN her zaman İSYAN'dı ve biz de aptal gibi buna inandik! Thomas benim peşime düşmese hanginiz gelirdi ki, hiçbiriniz! Çünkü sıcak yatak bulduğunuz için bunun bir önemi yok değil mi!?" Gözlerimden yaşlar süzülüyordu, vücudumdan süzülen kanlara eşlik ediyordu yavaşça elimi tutan Thomas'ın tenini hissettim, beni yavaşça kendine doğru çekti, kulağıma fısıldadı,
"Sakin ol, ben buradayım" vücudum ısısını gittikçe yitiriyordu eğer yaralar sarılmazsa çok zamanım olduğu da söylenemezdi. Oluşan sessizliği Minho bozdu
"Plan nedir?" Thomasdan bir cevap bekledi ama alamadı, Newt de ona ekledi
"Bir planın var değil mi Thomas?" Thomas'ın dudakları aralandı,
"Şey..." Newt Thomas'ın üzerine yürüyor bir yandan da bağırıyordu,
"Buraya kadar seni izledik Thomas ve şimdi bize bir planın olmadığını veya nereye gideceğimizi bilmediğini mi söylüyorsun?!" Thomas'ı çektim ve arkama aldım, gücümün son zerrelerinde olduğumu biliyordum, ayakata dahi zor duruyordum ama direnmek zorundaydım,
"Ona bağırma!" Diye bağırdım abime
"Sen karışma"
"Asıl sen karışma, eğer o olmasaydı, o lanet yerden çıkamazdık ve şu an diğerleri gibi uyutuluyor olurduk!"
"Luna seni ne kadar düşündüm biliyor musun?"
"Bu neyi değiştirir ki, iyi olduğumu düşündün, gelen Thomas oldu, sen neredeydin?"
"Luna seni ne kadar çok sevdiğime dair bir fikrin dahi yok"
"O zaman göster" bunu dediğim an Newt beni kendine çekti ve bana sarıldı, iki kolu da boynumadaydı ve ben de onun beline sarıldım, bu iyi gelmişti, işte şimdi sakin olabilirdim. Ellerini yüzüme koydu, ve doğrudan gözlerime baktı
"Bana bir daha sakın seni sevmediğimi ima etme"
"Nasıl istersen" kanım onun üstüne de bulaşmıştı ve araya Aris karıştı,
"Pardon çocuklar ama bir dakika, Janson dağlarda saklanan insanlar hakkında bir şeyler demişti. Bir çeşit ordu ya da direnişçiler" Thoams konuştu
"Sağ kol, sağ kol eğer İSYAN'ın düşmanı ise bize yardım edebilirler" Minho ve alaycı tavrı olaya dahil oldu
"İnsanlar, hem de dağlarda, planın bu mu?"
"Bu tek şansımız" Dramatik(!) anı Tava bozdu,
"Hey çocuklar şuna bakın, Minho ışığı getir." Minho ışığı götürdü ve eğilip yere tuttu, yerde ayak izleri vardı ve ileri gidiyordu, elimden bir ışık topu çıkartmak istedim ama Thomas elimi tutup bana engel oldu, bana baktı ve 'yapma' dedi onu onayladığımı belirtmek istercesine elimde olan elini sıktım o sırada çocuklara döndüğümüzde ışığı Biraz daha ileri tuttuklarını ve tellerle kapalı bir alanı bulduklarını gördük, Minho yaklaşıp içeriye doğru baktı doğalgaz boruları vardı Masanın üstünde bırakılmış bardaklar, terk edilmiş bir ev gibi.

Minho konuştu
"Hadi açalım" Tava ve Minho kepengi tuttular ve yukarı kaldırdılar kepenk ses çıkararak açıldı hep beraber içeri girdik içeriye aydınlatan tek ışık Minho'nun elindeki fener'di, Tava yanında bulduğu ışığı yanıp yanmayacağını bilmeksizin denedi ve yandığında şansına şükredip eline aldı. Artık iki ışığımız vardı, her yerde minik Işıklar vardı herkes eline birer tane aldı fazla olan ışıklardan Birkaç tanesini cebime koydum,
"Görünüşe göre burada birileri yaşıyormuş" dedi Minho bu sefer Minho'nun alaycı tavrıyla ben ona cevap verdim
"Cidden mi ya?" Newt önce bana sonra da Minho'ya baktı
"Peki şimdi neredeler?" diye sorusunu yöneltti Thomas bulduğu giysileri silkeleyip koluna atıyordu
"Bazılarını alalım ihtiyacımız olabilecek şeyler" dedi üzerine bir ceket geçirdi ve konuşmasına devam etti
"Ayrılalım,etrafa dağılalım bakalım kim neler bulacak, yine burada buluşuruz" Thomas gitmek için arkasım döndü Newt ona bir tane ışık verdi arkasından seslendim
"Thomas" bana bakıp
"Hayır" dedi Ona nedenini sorduğumda
"Yeterince güçlü değilsin" diye cevap verdi açıkçası bu birazcık canımı acıkmıştı ama inkar edemeyeceğim kadar doğruydu ve bunu iyiliğim için söylediğini de biliyordum, ama canımın acımasa da engel olamıyordum. Gözüm doldu ama belli etmemek için arkamı döndüm, elime bulduğum birkaç parça giysiyi aldım ve diğerlerinin yanından uzaklaştım, bos bir odaya gityim elimden turuncu bir ışık topu çıkarttım ve tavana fırlattım bu hareketim odanın aydınlanmasını sağlamıştı, arkamı cam alana döndüm ve üstümü çıkarttım, sonra da altımıza çıkarttım, gözüm arkamdaki cama kaydı ve Minho'nun beni izlediğini fark ettim, ona aldırış etmemeye çalıştım ve yanıma koyduğum çantayı açtım, içinden sargı bezi ve pamukları çıkarttım, yaralarımı sarmak için eğildim eğilirken arkama tekrar baktım, Newt parmağını Minho'nun önünde şıklatıp, bir şeyler söyledi ve Minho da kafasını silkeleyip önüne döndü.

Kendi işime odaklandım, yaralarımı hızla sardım ve sıkıca bağladım, yanıma aldığım giysileri üzerime geçirdim ve odadan çıktım çantayı tekrar boynuma taktım ve devam ettim.
>>>>>>>>>>>>>

Thomas;
Tava ile beraber sadece önümüzü görerek ilerliyorduk,
"Thomas?"
"Evet?"
"Orada bıraktığımız onca çocuk var ya, sonum öyle olsun istemiyorum" etrafa bakmaya devam ettim beni durttu ve ışığını bana tuttu
"Beni duydun mu?"
"Evet seni duydum"
"Güzel"
"Pekala tam olarak ne arıyoruz"
"Yaşam belirtisi, bir insan, kurtulanlar bize Yardım edebilecek herhangi birisi"
Tavaya baktığımda donuk bir şekilde ışığını karşıya tutmuş bakıyordu, karşıda bir deli vardı,
"O sayılıyor mu?" Diye sordu bana, yanına yaklaştık ve ışığı ona tuttuk, kafasına poşet geçirmişti, muhtemelen bozulmuştu.
"Kahretsin" dedim, Tava bana baktı
"Elektrikleri varmış" dedi ben de ışığımız karşıdaki kablolara çevirdim ve kabloları takip ettik, bir kapıdan geçtik ve bir jeneratör bulduk, Tava yanına eğildi
"O kadar da kotu durmuyor" dedi etrafa biraz daha bakındım,bir kepeng daha vardı önünde çiçekler oyuncak ayılar pembe süsler duruyordu içeriye doğru ışığı tuttuğumda bir yatak ve mor bir oyuncak ayı olduğunu gördüm derken arkadan bir tıkırt sesi geldi Tava jeneratörü çalıştırmıştı ona döndüm ve
"Tava dur!" diye bağırdım Ama her şey için çok geçti Her yer aydınlandı her yer aydınlanma ile beraber Tava bana döndü ve
"Thomas dikkat et!" diye bağırdı arkamdan çığlık atarak kepenge bir insan yapıştı küçük bir çocuk daha doğrusu, gözleri oyulmuştu ağzından ve gözlerinden siyah kanlar akıyordu Tava gözleri, diyebilirdi sadece,gözleri...
Derken arkadan bir tane daha geldi yerden bulduğum metal parçayı aldım ve tavaya arkamda kalmasını söyledim olağanca gücümle gelen deliye vurdum vuruşumla birlikte deli yerle birleşti, Tavaya döndüm
"Gitmemiz gerek koş koş koş" ve koşmaya başladık
>>>>>>>>>>>>>>>

Luna;
Üstümü giyindikten ve çantamı da taktıktan sonra etrafa bakmak için odadan çıktım, etrafa bakarken Minho bir anda arkamda belirdi ve korku ile geri çekildim.
"Aman tanrım, Minho"
"Pardon seni korkutmak istemedim"
"Önemli değil"
"İyi misin?"
"Evet iyiyim, ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim, sağol"
"Biraz önce Thomas'ın söylediği şey canını sıktı" ona cevap vermek için ağzımı aralamıştım ki Thomas ve Tava bağırarak bize doğru koşuyordu.
"KOŞUN, KOŞUN"

Kanala uğramayı unutmayın
YOUTUBE: Rüyaaa Ergün
Sizi çoook seviyoruu
[HAYAL]

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Aug 11, 2023 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

Labirent:Denek A1Onde histórias criam vida. Descubra agora