Bölüm-14: !THOMAS!

172 6 1
                                    

Sellamm, nasılsınız, umarım iyisinizdir ve hepinizin tatili güzel geçiyordur, internetim bitti ve bulduğum en ufak internetle bölümü yazdım ve işte burada. Ben keyif alarak yazdım, umarım siz de okurken keyif alırsınız, iyi okumalar.

Alby'e  iğneyi yaptık ve bir süre başında bekledik, Alby uyandığında kafasını tuttu, ve etrafı gözleri ile taradı. Thomas yanına eğildi ve bu sefer konuşmayı denedi,
Thomas: Alby, bir çıkış yolu bulduk, buradan çıkabiliriz. Alby'nin gözünden bir damla yaş düştü,
Alby: Hayır, çıkamayız. En azından artık bizi dinliyordu,
Alby: Sen Thomas her zaman onların gözdesiydin ve sen Luna sen her zaman bir numaraydın, her konuda en önde olan sendin, burayı tasarlayan sendin, bizi burya yollayan sizdiniz. Sizi buraya neden gönderdiler? Kafam çok karışmıştı bütün bunlar ne demek oluyor, kelimeler sanki özelliğini yitiriyor ve beynimi terk ediyordu, ben yapmıştım, her şeyi, ben göndermiştim, biz yapmıştık her şeyi feda etmiştik ama ne uğruna, ne için?.. kafam allak bullak olmuştu başım dönüyordu ve gözlerimin ağırlığı karşı konulamaz hale geliyordu, Karanlık, uçsuz bucaksız bir karanlık...
□□□□
Ava: Önce aklında canlandır Luna, rengini, şeklini ve ne olduğunu sonra ellerine ulaşmasına izin ver. Bem beyaz duvarlar, beyaz insan şekilli hedefler, beyaz engeller. Teyzem güçlerimi denemem için her haftada iki gün gece yarısından sonra herkes uyurken beni burya getiriyordu, güçlerimi kontrol etmemi istiyordu. Dediğini yaptım gözlerimi kapattım,
Ava: senden buz gücünü kontrol etmeni istiyorum ve karşındaki engeli onunla yok etmeni istiyorum, bunu yapabilir misin? Kafamı onaylar biçimde salladım  ve gözlerimi açtım, ellerimden çıkan mavi buz gücümün soğukluğunu hissedebiliyordum elimden çıkan mavi topu engele doğru fırlattım ve engele koca bir buz kazığı sapladım, Ava yüzünde gurur dolu bir ifadeyle bana baktı, açıkçası ben de kendimle gurur duymuştum. Şimdi sırada öbür güçlerim vardı,
Ava: Harika, şimdi öbür engelleri hangi gücünle istetsen onunla yok etmeni istiyorum. Dedi ve odanın kenarına çekildi, ellerimden kırmızı ışık topu çıkarıp öbür engele attım ve engel alev aldıktan sonra patladı, sıradaki engele ellerimden çıkarttığım yeşil ışık topları ile bir sarmaşık dolayarak sıktım ve engelin kafası gövdesinden ayrıldı, öbür engeli ise elimdeki turuncu ışık ile hızla ittirdim engel duvara çarptı ve duvar çatladı,son olarak ise ellerimde şeffaf iki adet top oluşturdum ikisini birleştirdim ve ellerimle genişleterek engele fırlattım ama sonrasını hiç tahmin etmemiştim su engeli yutup darmaduman ettikten sonra beyaz odayı doldurdu ve hem beni hem de teyzemi içine aldı, nefesimi tutmuş suyun içinde kontrolü kaybederken elimi havaya kaldırdım ve turuncu ışık topumu kapıya fırlattım kapı açıldı ve bütün su binaya dağıldı, teyzem ve ben de yere düştük ben eğlence içinde gülerken teyzem pek eğleniyor gibi değildi.
Ava: Evet bu konuyu daha çok pratik yaparak çözmeliyiz. Sırılsıklam olan teyzem ayağa kalktı ve bana döndü suratında hafif mutlu ama ciddi bir ifade vardı, elini bana uzatıp beni kaldırdı
Luna: Sağol teyze.
Ava: Gittikçe gelişiyorsun, bunu görmek bana ilham ve umut veriyor ama bir yandan da korkutuyor.
Luna: Endişelenmen gereken bir durum olduğunu sanmıyorum.
Ava: Umarım haklısındır küçüğüm, hadi şimdi üzerini değiştirelim ve seni odana götüreyim.
Luna: Tamam. Giyinme odasına doğru ilerledik.
□□□□
Gözümü açtığımda başımda Newt ve Thomas duruyordu ellerimde olan ellerini hissettim ve hafif bir tebessüm sardı yüzümü, benim uyandığımı gördüklerinde direkt soru sordular.
Newt: İyi misin?
Thomas: Hala başın dönüyor mu?
Luna: Durun, ben iyiyim ve hayır başım artık dönmüyor. Thomas ağzını aralamıştı ki dışarıdan gelen bağırışlar onu tutmuştu, üçümüzün kafası da kapıya yöneldi, yavaşça doğruldum Thomas ayağa kalktı ve eliyle 'dur' işareti yaptı ama tabii ki onu dinleyecek değildim ve Newt bunun farkındaydı belimden beni destekleyerek doğrulamama yardım etti ve sonrasında ayağa kalkıp elimi tuttu ondan destek alarak ayağa kalktım, Thomas kafasını kapı niyetine takılan örtüden dışarıya çıkarttı ve etrafı inceledi ben Newt'in koluna sarılmış dengemi sağlamaya çalışıyordum, dengemi kurmuştum aslında ama onun beni bırakmasını istemiyordum. Thomas kafasını içeri çekti,
Luna: Neler oluyor?
Newt: Her şey yolunda mı?
Thomas: Gidip öğreneceğim.
Luna: Öğreneceğiz.
Newt: Luna haklı tek başına gidemezsin, Luna sen otur ben onunla giderim.
Luna: Pardon ama neler oluyor acaba, ben de geliyorum. Onların bir şey demesine izin vermeden klinikten çıktım.
Thomas: Luna, bizi bekle! Bu kadar inatçı olmasan ne olur sanki?
Luna: Bu yolda hep beraberiz.
Newt: Dinlenmen gerek.
Luna: Ben iyiyim. Bana yetiştiler ve ikisi de beni yürürken sırtımdan desteklemeye başladılar, yolda giderken elinde meşale olan Wintson'a rastladık ve Thomas ona neler olduğunu sordu,
Thomas: Wintson sorun ne, neler oluyor?
Wintson: Kapılar kapanmıyor. Duyduğum şey ile birlikte gözlerim Thomas ile buluştu ve ardından Newt'e baktım. Arkamızdan bir ses geldi,
Teresa: Luna! Teresa'yı duyduğuma sevindim diyebilirim çünkü böyle bir durumda yanımda olması en iyisi olurdu. Direkt olarak arkamı dönüp gözlerimle onu taradım ve ileriye doğru bir adım attım, bana doğru koşan Teresa'ya kollarımı doladım.
Teresa: Sen iyi misin?
Luna: Ben iyiyim, sen iyi misin?
Teresa: Ben de iyiyim, sana yemin ederim başındaydım sadece iki dakika için oradan ayrıldım-
Luna: Tamam, tamam inan bana hiç önemli değil, şimdi buradasın o bana yeter.
Teresa: Neler oluyor?
Luna: Kapılar kapanmıyormuş. Kapılara doğru bakıyorduk ve bütün Kayran'ın elinde meşaleler ile kapıya doğru ilerlediğini gördük. Hepimiz olanlar karşısında şok olsak bile öylece duramazdık bu yüzden Kapılara doğru ilerledik. Orada Minho'yu da yanımıza aldık ve eli meşaleli Kayranlılar açık kapının içini aydınlatıyordu, sonra kulak delici bir ses geldi herkes kafasını tuttu ve herkesten ortak bir 'Ah' sesi çıktı, iki... ikinci kapı açılmıştı, tekrar aynı kulak delici ses ve yine bütün Kayrandan ortak 'Ah' sesi üç... üçüncü kapı. Ve yine aynı ses ama bu sefer sadece sessizlik vardı, bütün Kayran sese alıştığından değil de dehşet dolu gözler ve yutulan diller, titreyen bedenlerin dili el vermiyordu sanki bir ses çıkarmaya, bu dördüncü... dördüncü ve son kapı bütün Kayran'ı korkuya boğan son kapının açılması oldu. Minho bir adım öne atıldı ve olacak olanlara karşı ne yapılabileceğini düşünmek istiyor ama yapamıyor gibi bize geri döndü, elinde meşale olan Kayranlılar bütün kapıların önünde duruyordu. Thomas, Chuck'a döndü;
Thomas: Hey, Chuck barkaya git ve kapıları kapat.
Newt: Wintson sen de onunla git.
Wintson: Tamamdır. Chuck ve Wintson gittiler içimde bir yandan fırtına koparken bir yandan da koruma iç güdüm alev saçıyordu ve benim şu an hangi tarafı seçeceğim tabii ki belliydi. Herkesi koruyacaktım, buna mecburdum, herkes burdan çıkacaktı.
Gally, yanındaki birisine döndü
Gally: Diğerlerine söyle ormana gidip saklanın, HEMEN! Çocuk kafasıyla onayladı ve koşarak uzaklaştı. Minho'ya döndüm eğer bunu yapacaksak herkes hazırlıklı olmalıydı.
Luna: Minho senden gidip bulabileceğin her türlü silahı getirmeni istiyorum, barakada buluşuruz. Minho arkasındaki koruculara "gidelim" dedi ve koşarak uzaklaştılar.
Thomas bana döndü,
Thomas: Biz de Alby'nin yanına gidelim. Onu başımla onayladım ve Teresa'ya döndüm onu tabii ki arkada bırakmayacaktım,
Luna: Hadi Teresa. Tam gidecekken öbür kapının oradan bağıra çağıra kaçan Kayranlılar dikkatimizi çekti daha sonra önünde durduğumuz labirentin içinden sesler gelmeye başladı hayvanı andıran garip nefes sesleri geliyordu ve kafam hemen önünde duyduğumuz labirent'e döndü, onları gördüm, ızdırap verenler iki saniye gözümü dokundurduğum Thomas ile aynı anda, "HERKES SAKLANSIN" diye bağırdık Thomas elimi tuttu ve koşmaya başladık ama o an Teresa'nın yanımızda olmadığını fark ettim koşarken arkama baktığımda, labirentin içine daha önce görmediği yaratıklara dehşet ile baktığını gördüm, elimi Thomas'ın elinden sertçe sıyırdım ve hemen arkamızda olan ve beni tutmaya çalışan Newt'i kenra çektim ikisi de beni durdurmaya çalışıyordu ama ben çoktan geri koşmaya başlamıştım,
Thomas: LUNA!!
NEWT: LUNA!! Geri döndüm ve Teresa'nın bileğine yapıştım,
Luna: Tersa, hadi, koş koş. Teresa'yı çekerek koşturuyordum beni bekleyen Thomas ve Newt'i peşime takıp koşmaya devam ettim. Çalıların arasına girdik.
Newt: Çömelin! Herkes onu dinledi ve çömeldi yanımızda bizim haricimizde Zart ve birkaç çocuk daha vardı. Etrafa kaçışan Kayranlıların çığlıkları kulağımı dolduruyordu. Thomas bana baktı ve nefes nefese konuştu;
Thomas: Sen, Luan sen birdaha bunu sakın yapma.
Luna: Sakin ol.
Thomas: Sakin falan olamam, gittin sandım.
Luna: Zaten gidiyordum.
Thomas: Beni bırakıp gittin sandım.
Luna: Bunu asla yapmam, seni asla geride bırakamam. Küçük çaplı tartışma sonucu Thomas elimi tutup okşadı, ben de onun elini okşadım, dehşet yerini sessizliğe bıraktı nefes sesi dahi duyulmuyordu neredeyse. Daha sonra bir çığlık yükseldi bu bir insan çığlığıydı, ızdırap verenler bizi avlıyordu. Herkesin kafası sesin geldiği yöne döndü, daha sonra bizim içimizden bir çığlık duyuldu, herkes kafasını yanına çevirdiğinde, yukarıdan gelen bir kıskacın Zart'ı aldığını gördüm, hep bir ağızdan " ZART" diye bağırdık elimden mavi toplar çıkarttım ama Thomas ellerimi geri indirdi ve doğrulamama izin vermedi, çok geçti, ben geç kalmıştım. Zart artık gitmişti ama hemen toparlanmak zorundaydım çünkü bunu düşünecek vaktim yoktu. Ayağa kalktım ve
Luna: Barkaya koşun! Diye bağırdım herkes arkamdan geliyordu koşarken Alby'i sırtlanmış Jeff ve Clint'i gördük.
Thomas: Alby!
Alby: Neler oluyor?
Thomas: İçeri girdiler.
Jeff: Izdırap verenler mi?
Clint: Ne yapacağız? Arkadan bir ses 'beni yakaladı'  diye bağırdı ama gözlerimi kapatıp yutkunmak dışında bir şey yapamadım. Arkamızdan gelen ses ile koşmaya başladık,
Thomas: Koşun, Koşun, Koşun. Deli gibi koşuyorduk. Koşarken önümüze bir ızdırap veren çıktı ve herkes geriledi, işte bu sefer kesinlikle izin vermeyecektim, elimden kırmızı ışık topları çıkarttığı gibi bir alttan bir üstten vurdum ve ateşler içinde yanan ızdırap veren acı çığlıkları atarken Thomas elimden tuttu ve bağırmaya devam etti,
Thomas: Hadi Koşun, durmayın!  Yanan ızdırap veren yerini başka bir ızdırap verene bıraktı ve arkamızdan koşan ızdırap veren yanına kendinden birtane daha aldı, o da arkamızda gelen kişilerden birini aldı, biz ise sadece koşuyorduk arada arkaya buz topları fırlatıyordum ama nereye gittiğine bakmadığım için hemen hemen hepsi ıska oluyordu,
Thomas: Devam edin!
Luna: Aman tanrım!  Koşarken Jeff ve Clint, Alby'i düşürdü,
Newt: Alby!  Yere eğildim ve tam o sırada bir ızdırap veren bizi sıkıştırdı, Thomas ellerini yumruk yaptı ve bağırmaya başladı,
Thomas: Hadi gel, HADİ!! Ellerimden buz topları çıkarmıştım ki ızdırap veren'e birden fazla mızrak saplandı, Minho ve arkadaşları mızrak atmaya devam ederken,
Chuck: bu tarafa hadi. şeklinde bize seslendi, ona doğru koşuyorduk ve içeri girdik, Teresa'yı içeri daha çok çektim ve o sırada Clint ve Jeff, Alby'i oturtuyordu, Minho, Thomas ve Newt ise kapıyı kapatıyordu herkes iyice içeri girdi ve Thomas eline bir mızrak aldı, tek elimle Teresa'yı tutarken öbür elimle de Chuck'ı kendime çektim, o daha çok küçüktü, ızdırap veren tavana çıktı, biz de onun sesini ve gölgesini takip ediyorduk.
Luna: Dikkat edin!
Thomas: Geride durun çocuklar.
Minho: Herkes hazır dursun. Tepedeki ızdırap verene göre hareket ediyor o hangi tarafta ise tam tersi yöne gidiyorduk, birden tam tepeye geldiğinde kıskaçlı kuyruğunu içeri soktu, herkes panik halindeydi, çatı çöktü ve herkes bir kenara dağıldı, ayağa kalkmaya çalışıyorum bir yandan da Teresa'yı kaldırdım ama Chuck yanımda değildi öbür tarafta olduğunu gördüm ve istemsizce panik oldum
Newt: Herkes iyi mi? Herkes yavaş yavaş ayağa kalkıyordu. Yıkılan tavanın yere düşen parçalarının altında kalan birisinden ses geldi.
+: Yardım edin. Thomas sesi bulmaya çalışıyordu, sesin nereden geldiğini buldum ve elimle Thomas'a işaret ettim.
Luna: Orada! Thomas yardım etmek için elini uzattığın an bir ızdırap veren onu geriye çekti, bize doğru gelen kuyrukları elimdeki turuncu toplar ile geri savuruyordum ve biz idare eder bir durumdaydık, Thomas ve diğerleri " bizden uzak dur!! " diye bağırıyordu, elimden çıkardığım turuncu topu onların tarafına doğru attım ve oradaki ızdırap veren'i de geri püskürttüm daha sonra bir çığlık sesi yükseldi, bir ızdırap veren Chuck'ı almıştı.
Luna: CHUCK!! Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmem çünkü onu kardeşim gibi görüyorum ve daha yaşayacağı çok fazla şey var o daha çok küçük,  Thomas, Newt, Minho ve diğerleri Chuck'ı tutarken elimden mavi bir top çıkartıp kolumla elimi aynı anda hareket ettirerek savurdum ve kocaman bir kaç kazık ızdırap verene saplandı, ızdırap veren içeri düştü ve Chuck, Thomas'ın kucağına düştü hemen onlara doğru ilerledim,
Luna: Hey, hey, Chuck sen iyi misin? HERKES İYİ Mİ? Çoğu kişiden minik mırıltılar halinde "evet " sesleri çıktı, gözlerim Teresa'yı arıyordu onu buldum ve üzerine düşmek üzere olan tahta parçasını tutuncu ışık topuyla geriye savurdum, yüzünde minnet dolu bir ifade ile bana bakıyordu. Ben bir yandan Chuck'a bir yandan da Teresa'ya bakarken bir ızdırap veren geldi ve Alby'i aldı, daha doğrulmaya zaman bulamadan, Minho ve Newt ızdırap verenin kuyruğuna vurmaya başladı, doğruldum ve güçlerimi kullanacak iken bir kuyruk beni sağlam kalan bir tahta parçasını yapıştırdı, Minho ve Newt kuyruğu neredeyse kopartacak duruma getirmişti ve kuyrukta olan iğneyi kırdılar iğne yere düştü, ama ızdırap veren pes etmiyordu ve ben kendi canımı kurtarmaya çalışıyordum Thomas ve diğerleri Alby'i sıkıca tutuyordu ve Alby,
Alby: Onlara iyi bak Thomas dedi ve Thomas'ın elini bıraktı,
Thomas: Hayır, Alby! Herkesden " Hayır, Alby, olamaz " tarzı sesler çıkarken nefesimin iyice daraldığını hissettim ve belkide benim için son nokta diye düşünmeye başlamıştım, ama bu kadar çabuk pes etmek bana göre değildi, olmaz yapamam bu kadar çabuk pes edemem daha buradan çıkıp gerçekleri öğreneceğim. Sonunda Teresa ve diğerleri beni gördü ve adımı haykırmaya başladılar, bana doğru geldiler, Thomas bir yandan koşuyor bir yandan da yumruğunu sıkıyordu, Thomas'ın ızdırap veren'in kuyruğuna vurması ile kuyruğun kopması bir oldu ve yere düştüm, bir yandan öksürüyor bir yandan da nefesimi toparlamaya çalışıyordum, Thomas'ın belime dolanan ellerini hissettim, beni kendine çekiyordu.
Thomas: İyisin, geçti, yanındayım, bitti buradayım güzelim. Newt Thomas'a aldırış etmeden bana sarıldı ve alnını alnıma dayadı, elini yanağıma koydu,
Newt: İyi misin? Sadece kafamı sallayabildim. Thomas'ın rahatsız olduğumu hissedebiliyordum, beni daha çok kendine çekti ve birazcık geri gitti, Teresa yanıma geldi ve elimi tuttu bir süre yüzüme baktı, gözleri doldu,
Teresa: Luna, o kadar korktum ki, özür dilerim yanında olmalıydım. Gözündeki yaş yanaklarına kaydı, bana sarılması için biraz öne gittim ve kollarımı açtım, Thomas da  bize izin verdi ve belimdeki ellerini biraz gevşetti, Teresa bana sarıldı ve yavaşça sakinleşti, omzumda ağlaması bittiği zaman, elimle göz yaşlarını sildim,
Luna: Özür dilemene gerek yok, senin suçun değildi. Bana gülümsedi ve bende ona gülümsedim. Thomas beni ayağa kaldırdı, Minho yanıma geldi ve elini uzattı elini sıktım ve beni elimden kendine çekip sarıldı,
Minho: Ölmemene sevindim.
Luna: Sizi bırakıp gideceğimi nasıl düşünürsün.
Minho: Beni bırakmayacağını biliyordum.
Luna: Seni bırakmam. Benden ayrıldı ve ikimizde gülümsedik. Gerçekten zor bir gün geçirmiştik ızdırap veren sesleri artık yok denecek kadar azdı, yıkık dökük, barakadan dışarı çıktık ve etrafa baktık, her yer yanıyordu, evimiz yanıyordu, evet buraya yeni gelmiş olabilirim ama buraya hemen alıştım, yıkılan Kayran'a baktım, Kayran artık yok oluyordu...
Newt: Herkes nerede? Bize doğru gelen birilerini gördük,
Teresa: Oradaki kim? Gally arkasında iki kişi ile bize doğru geliyordu ve hiç hız kesmedi ve Thomas'a bir yumruk geçirdi, Thomas yere kapaklandı,
Gally: Hepsi senin suçun Thomas, şu hale bak! Thomas'ı yerden kaldırmak için eğildim omuzlarından tuttum ve doğrulmasına yardım ettim.
Minho: Ayrılın beyler.
Newt: Kimsenin suçu değil, bunu kim bilebilirdi ki? Gally'nin yanındaki çocuklar onu tutuyordu,
Gally: Alby'i duydunuz Thomas ve Luna onların adamı, bunun sorumlusu onlar.
Newt: Kimin adamı?
Gally: Her şeyi yok etsin diye onları buraya yolladılar ve onlar da amacına ulaştı! Etrafınıza bakın, Luna ve Thomas hepsi sizin yüzünüzden.
Minho: Sakin ol Gally.
Newt: Luna ve Thomas bunların sorumlusu değil.
Gally; Ne diyorsunuz ya!
Minho: Sakin ol. O sırada Thomas'ın, Chuck'ın elindeki ızdırap verenin iğnesini baktığını gördüm ilk başta anlam veremedim ama Thomas iğneyi Chuck'ın elinden aldığını görünce kafama dank etti ve gözlerim endişeyle büyüdü,
Luna:Thomas hayır!
Gally: Her şeyin içine etsin diye onları buraya gönderdiler. Thomas iğneyi göz hizzasına getirdi,
Thomas: Belkide haklıdır.
Luna: Thomas...  ileride boğuşan Gally, Newt, Minho ve Gally'nin yanindaki çocuklara baktı,
Thomas: Hatırlamam gerek Luna.
Luna: Beraber hatırlayabiliriz, beraber yapabiliriz. Hiç bir şey demedi.
Luna: Thomas yapma.
Thomas: Yapmam gerek, sen bağzı şeyleri hatırlayabilirsin ama ben...
Luna: Sen de hatırlayabilirsin, yapma Thomas. Thomas beni dinlemedi ve elindeki iğneyi karnına sapladı.
Luna: THOMAS!! Bağırmam ile herkes bize döndü, Thomas yerde titremeye başladı, yanına eğildim ve sadece sessizce "neden yaptın bunu" diyebildim. Sonra aklıma gelen şey ile Chuck'a bağırdım,
Luna: Chuck, koş ve diğer şırıngayı getir. Chuck hemen koştu, Thomas'ın kafasını dizime koydum.
Luna: İyisin Thomas, yanındayım, bir şey olmayacak.

Boğuşma dolu bir bölüm oldu.
Seviyorum sizi
[HAYAL]

Labirent:Denek A1Where stories live. Discover now