Bölüm-12:Yine ormandayız

146 3 0
                                    

Selamm herkese, hayırlı ramazanlar, umarım iyisinizdir. Bu bölümde Luna ormada biraz fazla bulunduğu için medyayı bu şekilde yapmak istedim. İyi okumalar.

□□□□
???:Luna, hadi gel gitmemiz gerek.
Luna:Nereye?
???:Bugün salgın arttığı için annem ve teyzemin iş yerine taşınıyoruz. Hatırladın mı?
Luna:Evet hatırladım abi.
???:Hadi gel prensesim.
Luna:Abi, bizi ayırmazlar değil mi?
???:Hayır tabii ki, hem prens ve prenses ayrılır mı hiç?
Luna:O zaman beni yeni sarayımıza götür, prensim. Abim güldü ve elimden tutup beni evden dışarı çıkardı annem ve babamın yanına gittik, bir süre sonra teyzem uçak gibi bir şey ile beraber bahçeye indi, uçaktan çıkan adamları evimize girdi ve eşyalarmızı uçağa taşıdı sonra biz de uçağa bindik ve içerideki teyzem, bizi karşıladı ilk başta anneme, sonar babama ve en son da abimle bana sarıldı.
Ava:Hoş geldiniz yeni bir eve gitmeye hazır mısınız?
Luna:Evet. Herkes bana gülümsedi sonra annem,
Carey:Luna hadi sen abinle beraber içerideki odaya git, olur mu? Abime bakarak sordu, abim kafasıyla onayladı ve beni kucağına alıp odaya götürdü,
???:Evet prenses Luna, askerler emrinizde yeni sarayımız nasıl olsun istersin?
Luna:Kocaman ve beyaz olsun.
???:Beyaz ve mavi.
Luna:Evet beyaz ve mavi, hem de kocaman odaları olsun.
???:Bir sürü odası olsun.
Luna:Ama bizim odamız yine aynı olsun.
???:Evet ben prensesim olmadan ne yaparım. Dedi ve bana sarıldı, o boşlukta içeriden gelen konuşmaları duydum
Ava:Başka çocuklarda olacak, yeni bir şehir kuracağız ve bu hastalığa bir tedavi arayacağız.
Carey:Evet abla ama lütfen sakın Luna ve ??? ayırma, onlar beraber durmalı, en azından büyüyene kadar, izin ver beraber dursunlar.
Ava:Sen nasıl istersen kardeşim, şimdi beraber durabilirler ama gittiğimizde gösterdikleri performans ve becerilerine göre neler olacağını bilemem. O kadar odaklanmış bir şekilde dinliyordum ki abim yüzümü kendine çevirene kadar benimle konuştuğunu fark etmedim.
???:Luna.
Luna:Özür dilerim.
???:Ne diyorlar bari. Abime gülümsedim ve sarıldım,sonra onunla oyunlar oynadık, konuştuk, benim güçlerimle eğlendik ve sonra da abimin kucağında uyudum.
□□□□
Gözümü açtığında Teresa hala uyuyordu, onu uyandırmadan yavaşça kalktım ve elimi yüzümü yıkadım, üzerimi düzeltip odadan çıktım, ormana doğru ilerledim. Labirentin kapıları açıktı demekki Thomas gitmiş, ormanın derinlerine geldim yere oturdum ve birden aklımda bir anı canlandı *Abimle beraber ormanda oynamayı çok severdik, yine ormandayız saklambaç oynuyoruz ve ben ebeyim, abim kim bilir nereye saklandı, güçlerimi biraz kullansam ne olur ki? Ayağımı yere sertçe basmamla beraber üzerinde bulunduğum toprak gittikçe yükseldi ve ağaçlarla aynı hizaya geldiğimde elimle yükselen toprağı durdurdum abimi gördüm ve elimden yeşil ışık topları çıkararak sırayla ayaklarımla eş zamanlı olarak ellerimi yukarı kandırıyordum ve toprak parçalarından oluşan bir merdivenle aşağı indim, abimin yanına geldiğimde
Luna:Buldum seni. Dedim ve koştum.
???:Hey! Luna hile mi yaptın? Durdum ve elimle küçük işareti yaptım
Luna:Belki biraz. Abim arkasında oluşan dev toprak merdiveni gördü,
???:Sadece biraz öyle mi?
Luna:Evet sadece biraz.
???:Gel buraya. Abimden kaçarken bir yandan da gülüyorum ama tabii ki benden daha hızlı olduğu için beni tuttu ve havaya kaldırdı.
???:Gel bakalım prenses, hile yapmak doğru değil evet ama güçlerin muazzam, al bakalım. Dedi ve bana bir taç uzattı, pembe çiçeklerden yaptığı bir taç, tacı kafama taktı ve burnuma parmağıyla hafifçe dokund. Abime bakıp kocaman sırıttım ve ellerimden yeşil ışık topları çıkarttım yere oturdum ve sağ elimi dairesel hareketler yaparak çimenlerin üzerinde gezdirdim, sol elimdeki yeşil ışık topuyla da yukarı kaldırdım ve yaptığım büyük mavi çiçekli tacı elime aldım. Ayağa kalktım ve parmak ucuma uzanıp abime yetişmeye çalıştım o da eğilerek bana yardım etti ve tacı kafasına taktım.
???:Sağol prenses, hadi artık eve gidelim hava kararıyor ama önce şu toprak merdivenleri düzelt.
Luna:Tamam. Ellerimden yine yeşil ışık topları çıkardım ve sağ elimi sabit tutup sol elimli yavaşça aşağı doğru indirdim toprak merdivenler de yavaşça aşağı indi, abime döndüm ve
Luna:Hadi gidelim prensim.
???: önden buyrun prensesim. Abim elimi tuttu ve eve doğru ilerledik.* aklıma gelen anıyla yüzümü sıcak bir gülüşün yayıldığını hissettim, sağ elimden yeşil ışık topunu çıkardım ve çimlerin üzerinde dairesel hareketler ile elimi gezdirdim ve abimin bana yaptığı tacın aynısını yaptım, pembe çiçekli tacı aldım ve kafama taktım. O kadar istiyordum ki abimi bulmak, o değer verdiğim herşeydi ona olan sevgim onu hatırlamasam bile içimde gizleniyor bunu hissediyorum, çimlere uzandım ve kafandaki tacı elime aldım, güneşe doğru tuttum ve tacın ortasındaki boşluğuna güneşi denk getirdim, tek gözümü kapattım ve tacın içinde gibi duran güneşe baktım ben öylece bakarken Newt kafasını tam güneşin yerine uzattı ve onu öyle görünce gülümsedim tepemde durmuş beni inceliyordu.
Newt:Ne yapıyorsun?
Luna:Gelsene. Doğruldum ve elimle yanımı işaret ettim, Newt yanımı oturdu,
Luna:Aklıma bir şeyler geldi, bir anı onun hakkında düşünüyordum.
Newt:Demek öyle, tacın güzelmiş.
Luna:Sağol, gördüğüm anı bununla alakalıydı. Önce elimdeki taca sonra Newt'e baktım ve tacı kafasına taktım,
Luna:İşte, sana da yakıştı.
Newt:Yakıştı mı?
Luna:Hem de çok. İkimiz de güldük sonra Newt'e olan her şeyi anlatacağım aklıma geldi, ve birden ciddileştim.
Luna:Newt, benim sana anlatmam gereken bir şeyler var, yani senle paylaşmayı doğru bulduğum bir kaç şey var, eğer dinlemek istersen sana anlatmak istiyorum. Newt de ciddileşti ve bana cevap verdi,
Newt:Tabii, dinlemek isterim. Seni üzen bir şey mi oldu yoksa?
Luna:Hayır, hayır bu tamamen benimle alakalı.
Newt:Ne istersen anlatabilirsin.
Luna:Tamam, şimdi her şey bir rüyayla başladı...İşte böyle. Newt'e her şeyi kelimesi kelimesine, noktası virgülüne kadar anlattım. O da beni sadece dinledi.
Newt:Vay canına, yani bi abin var.
Luna:Evet, kim olduğunu bir bulsam dertlerimin yarısı çözülecek.
Newt:Ben de bazı anılar ve rüyalar görüyorum. Ama senin gibi değil,çok kısa ve daha çok sesten ibaret
Luna:Seninkiler nasıl?
Newt:Bir kadın var galiba annem, babam var ve galiba bir kardeşim var ama kız mı erkek mi bilemiyorum sesini yalnızca bir kere duydum ve onu da hatırlayamıyorum.
Luna:İkimiz de aynı çıkmazdayız yani.
Newt:Evet, öyle görünüyor.
Luna:Boş ver, gel bak sana ne göstereceğim. Ayağa kalktım ve Newt'i de kaldırdım, üzerimi silkeledim. Sonra ormanda daha da derine doğru ilerledik, daha önce beni içine alan gölün yanına doğru ilerledik, göle yaklaştığımızda,
Luna:Bu işte daha yeni sayılırım seni uyarıyorum ama yine de eğlenceli. Gölün yanına vardığımızda elimde şeffaf ışık hüzmesini oluşturmaya çalıştım ve bir kaç denemeden sonra başardım da, elimde su topu vardı ve iki elimi de gölün üzerine götürdüm avuç içilerimi birleştirdim ve yavaşça ayırarak oluşturduğum topu gölden aldığım su ile giderek büyüttüm ve ellerimi de eş zamanlı olarak büyütüyordum sonra kafamın üzerine kaldırdım ve Newt'e döndüm,Newt gülerek ban bakıyordu ben de gülünce kafamın üzerinde tuttuğum koca su topunun hakimiyetini kaybettim, su olduğu gibi tepemdan boşaldı sırılsıklam oldum, Newt ise gülmekten iki büklüm olmuştu, aynı toptan birdaha yaptım ve Newt'in üzerine attım, artık Newt de sırılsıklam olmuştu bu sefer ise ben gülmekten iki büklüm oldum daha neye uğradığımı anlayamadan belimde sarılan bir el ile göle doğru çekildim ve kendimi gölün içinde buldum, yüzeye çıktığımda Newt'in beni tutup suya atladığını anladım gülerek bana bakıyor bir yandan da su fırlatıyordu, ben de aynı şekilde ona su fırlattım ve ikimiz de güldük suda bir süre daha oynadıktan sonra sudan çıktık ve çimenlerin üzerine yattık. Hala gülüyorduk o kadar eğlenmiştim ki...
Newt:Uzun zamandır bu kadar eğlenmedim.
Luna:Ben de, en son ne zaman bu kadar güldüm hatırlatıyorum bile. Neyse ki hava sıcaktı yoksa donmuş olurduk.
Newt:Başka ne yapabilirsin?
Luna:Bilmem, aklına gelen bir şey var mı?
Newt:Bizi kurutabilir misin?
Luna:Hadi deneyelim. Ayağa kalktık önce yapmak istediğim şeyi düşündüm sonra ellerimi hareket ettirdim, ilk başta hiçbir şey olmadı, tekrar denedim bu sefer ellerimde turuncu ışık topları belirdi ama hemen geri gittiler, tekrar denedim turuncu ışık topları geri geldi ama bu sefer gitmediler kollarımı havaya kaldırdım ve iki kolumu da aynı anda hızla yanlara açtım, kocaman bir rüzgar esti saçlarım havaya uçuştu ve kuruyana kadar bu rüzgarın esmesine izin verdim, kurduğumu hissettiğimde kollarımı normal haline getirdim ve turuncu ışıklarımın kaybolmasına izin verdim sonra Newt'e döndüm.
Luna:Galiba yapabilir mişim.
Newt:Kesinlikle yapabilir mişsin. Hadi kahvaltı yapmaya gidelim.
Luna:Hadi gidelim. Beraber mutfağa kadar yürüdük, yolda Teresa'yı gördük,
Teresa:Az önce esen rüzgarı hissettiniz değil mi? Newt ile birbirimize baktık ve güldük.
Luna:Evet hissettik.
Teresa:Siz ikiniz neler karıştırıyorsunuz?
Newt:Hiçbir şey.
Teresa:Hadi gidin ve mutfak toplanmadan yemek yiyin, Newt gelirken bir çuval tohum getir, bugün ekim yapacağız.
Newt:Tamamdır.
Teresa:Görüşürüz Luna.
Luan:Görüşürüz Teresa. Teresa gülümseyip yanımızdan gitti ve bizde mutfağa girdik.
Tava:Tam zamanında, eğer gelmeseydiniz sizin payınızı başkalarına verecektim.
Newt:Öyle bir şey yapmayı aklında bile geçirme Tava.
Luna:Gerçekten bunu bize nasıl yaparsın(!) Tavaya gülümsedim,
Tava:Geçin hadi. Önümüze yemekleri koydu ve yanımıza oturdu.
Tava:Ee anlat bakalım Luna, alışma süreci nasıl ilerliyor.
Luna:Harika, burayı çoktan benimsedim bile.
Tava:Güzel ama buraya çok alışma ne de olsa amacımız burada çıkmak.
Luna:Amacımızın burada çıkmak olduğunu biliyorum ve bunu en kısa sürede yapacağız inanıyorum
Tava:Umarım haklısındır.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Thomas;
Sabah güneş doğar doğmaz Minhoyla beraber labirentin önüne geçmiş kapıların açılmasını bekliyorduk, kapılar açıldığında
Minho:Hadi gidelim. Dedi ve ona gülerek bakıp arkasında koşarak ilerledim, labirentte dün Lunayla beraber girip bulduğumuz cihazla bağlantılı bir parça aramak umuduyla girmiştik, o kadar uzun süre koştuk ki.. Minho ezbere bildiği yollardan beni götürüyordu.
Minho:Buradan, iç halkaya daha yakın. Hadi! Dedi ve gittiğimiz yoldan sola döndü, tam arkasından ilerliyordum. Kocaman açık alanlarda geçiyor labirentin bölümlerini sırayla arkamızda bırakıyorduk, amacımız cihazın üzerinde yazan bölüme gitmekti, beşinci bölümden ilerledik, sonra altıncı ve en sonunda yedinci bölüme vardık, geldiğimizde biraz yavaşladık
Minho:Garip.
Thomas:Ne?
Minho;Yadinci bölüm gelecek haftaya kadar kapalı olmalıydı. İlerledik... önümüzde uzun iki yönlü devasa ince metal kazık benzeri şeyler vardı.
Thoma:Burası da neresi?
Minho:Onlara bıçak diyoruz. Dev metallerin arasından geçtik yerde kanlı giysiler bulduk, bu giysiler Ben'e aitti Luna'yı kovalayıp sokulduktan sonra onu labirent'e göndermiştik ama Luna'nın bundan haberi yoktu kedisini sorumlu tutmasını istemiyordum bu yüzden ona bunu söylememiştim, bunlar olurken Teresa, Lunayla birlikte tohum ekiyordu Teresa da Lunan'nın bu olayı bilmesini istememişti.
Thomas:Bunlar Ben'in değil mi?
Minho:Evet. Bir ızdırap veren buruya kadar getirmiş olmalı. Derken bir yerden garip bir ses gelmeye başladı, ilk başta etrafa kısa bir göz gezdirdik sonra çantamı çıkartıp hızla cihazı içinden aldım, cihaz garip tıklatma benzeri sesler çıkarıyordu ileri geri gittim ve cihazın sesinin neye bağlı olduğunuz bulmaya çalıştım sonra fikrimi sesli bir şekilde dile getirdim.
Thomas:Bence bize yolumuzu gösteriyor. Elimdeki cihaza baktım sonra da Minhoya ilerlemeye başladık doğru yöne gittikçe cihazın sesi kuvvetleniyordu, ilerledikten kısa bir süre sonra Minho çantamdan beni tuttu,
Minho:Bekle, bekle.
Thomas:Neyi bekleyeyim? Minho etrafa bakındı ben ise elimdeki cihazla meşguldüm, sağ tarafa döndüm;
Thomas:Bu taraftan, hadi. Dedim ve ilerledim, sağ tarafta kocaman uçsuz bucaksız bir yüksekliğin üzerinde uzun bir yol vardı, o yoldan etrafı inceleyerek geçtik,
Thomas:Minho, burayı daha önceden görmüş müydün?
Minho:Hayır. Yol mağara gibi üzeri kapalı bir yerdeydi ve her yer yosunlaşmış sarmaşıklar ile kaplıydı yukarıda bir delik gibi bir yer olsa gerek ki içeriye ışık giriyordu, yol bitene kadar Minhoyla ilerledik önümüze kapalı bir duvar çıktığında,
Minho:Başka bir çıkmaz yol işte. Dedi ben elimdeki cihaza bakarken birden kırmızı yazılı yedi rakamı yeşil oldu ve ses giderek inceldi önümüzdeki duvar ses çıkararak yukarı doğru yükseldiğinde Minho ile korkarak geri sıçradık ve yukarı kalkan duvara baktık duvar biraz yükseldiğinde arkasından yükselmekte olan başka bir duvar daha gördük ve ardından bir delik ikimiz de korkuyorduk Minho titrek nefesini içine çekti ve bana baktı,
Minho:Emin misin? Ben de titrek nefesimi içime çekerek
Thomas:Hayır. Diye cevap verdim, ve içeriye ilerlerken etrafı inceledim yuvarlak deliğin yanına geldiğimizde ben içeri bakarken Minho elini deliğin kenarına sürdü ve eline bulaşan sümüksü sıvıyla birlikte bana baktı,
Minho:Izdırap verenler. Daha sonra içeriden bir ses geldi ve kırmızı bir ışık yaklaşık üç kere yanıp söndükten sonra kırmızı uzun bir ışık bizim üzerimizden bir aşağı bir yukarı geçti, ışık üzerimden geçerken elimle üzerimi yoklayıp tedirgin bir şekilde içeriyi izledim, gelen ses ile Minho da irkildi ve
Minho;O da neydi? Hemen ardından siren sesi gibi bir ses duyuldu,
Minho:Buradan ayrılmalıyız. Anahtarı ver. Anahtarı ver. Dedi ve hızla ilerlemeye başladık, biz oradan hızla ayrılırken arkamıza dönüp baktığımızda, hem deliğin hem de duvarların kapandığını gördük
Minho:Çabuk. Çabuk. Daha da hızlandık ve oradan çıktığınızda,
Minho:Gitmeliyiz! Koş, Thomas! Kapana kısılacağız. Dedi ve daha önce bana bıçak dediği şeylerin döndüğünü gördüm hepsi hızla dönüyordu ve Minho arada " Hadi, hızlı, koş" benzeri kelimeleri sürekli söylüyordu, bir süre koştuktan sonra Minho'nun arkasında kaldım ve kapanan bıçaklar onun yanında geçmemi engelledi ben de Minhoyu görebileceğim bir şekilde yan koşmaya başladım,
Thomas:MİNHO!
Minho:Devam et! Koş, koş! Tabana kuvvet diye düşündüm ve hızımı arttırıp dönen ve kapanan bıçakların arasından Minho'nun yanına geçtim.
Minho:Hadi! Devam et, devam et! Gidelim! Bıçakların olduğu yerden çıktık ve bıçakları arkamızda bıraktık ama son hızla koşmaya devam ediyorduk. Koşarken bir anda önümüzden çıkan toz bulutuyla durduk ve yer havaya kalkıp açıldı, ortadaki boşluğa ise karşımızda duran koca siyah duvar devriliyordu
Minho:Koş,koş,koş! Geçtiğimiz her yer aynı şekilde havalanıp açılıyordu, arkama bakmaya çalışırken yavaşlıyor ve geride kalıyordum,
Minho:Hadi! Arkana bakma! Son sürat koşarken toz bulutundan neredeyse önümüzü göremez hale gelmiştik, arkama tekrar baktım.
Thomas:Hassiktir! Minho eliyle küçük bir yeri işaret etti,
Minho:Oraya! Zıplayarak küçük duvarın içine girdik ama içine girdimiz duvarlar hareket ediyor ve kapanıyordu, Minho hemen yanımdaydı sürünerek o duvarın içinden çıktık ve kendimizi son anad yere attık, biz yere düşer düşmez duvar kapandı az kalsın tost olacaktık, duvara son bir kez bakıp derin bir nefes aldım ve boylu boyunca yere uzandım.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bu bölüm çok anılarla ve geçmişle dolu bir bölüm oldu, herkese iyi günler dilerim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
Sizi seviyorum♡♡
[HAYAL]

Labirent:Denek A1Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang