Bölüm-13: Her şey zamana kalmıştı

117 4 0
                                    

Sellamm, umarım hepiniz iyisinizdir, medyada hoşuma giden bir şarkı var yeni buldum bu şarkıyı ve labirent ile uyumlu olabileceğini düşündüm, iyi okumalar.

Thomas;
Labirentte çıkar çıkmaz meraklı Kayranlılar karşıladı bizi ama asıl dikkatimi çeken Luna'nın orada olmamasıydı, gözlerim ilk olarak onu aradı ama herkesin yüzünü defalarca taradıktan sonta sadece Lunanın eğil Newt'in de orada olmadığını farkttim. Kayranlılar "Ne oldu orada, ne buldunuz?" gibi sorular yönetiyordu bize, derken Newt ve Luna koşarak geldi, Newt'in elinde pembe çiçekten bir taç vardı. Luna yanıma gelir gelmez
Luna:Neler oldu? Bir şey bulabildiniz mi?
Newt:Ne yaptınız? Ne buldunuz Thomas?
Thomas:Bir şey bulduk, bir geçit. Çıkış yolumuz olabileceğini düşündük.
Newt:Gerçekten mi?
Minho:Doğru. Daha önce hiç görmediğim bir kapıyı açtık. Bence ızdırap verenlerin gündüz bulunduğu yerdi. Konuşurken bir yandan da yürüyorduk.
Luan:Dur bir dakika, ızdırap verenlerin evini mi buldunuz, bu bir çıkış yolu olmalı, harika.
Chuck:Oraya mı gireceğiz?
Thomas:O yollar çıkış yolu olabilir Chuck.
Gally: Evet veya bir sürü ızdırap veren çıkabilir, gerçek ise Thomas'ın ne yaptığı hakkındaki bir fikri olmamasıdır. Thomas, Gally'e sinirle döndü
Thomas:Evet, en azından bir şeyler yapıyorum Gally. Sen ne yapıyorsun? Öylece duvarın arkasında durmak mı?
Gally:Sana bir şey söyleyeyim, çaylak. Sen sadece bir hafta ve üç gündür buradasın ben ise üç yıldır buradayım.
Thomas: Üç yıldır buradasın, hala da buradasın! Bu sana bir şey ifade ediyor mu, belki de bir şeyler yapmaya başlamalısın. Belki de sorumluluk almalısın değil mi? İşler gittikçe kızışıyordu tam onları birbirlerinden uzaklaştırmak için ellerimden turuncu toplar çıkarmıştım ki, Teresa'nın sesi duyuldu,
Teresa: Alby, uyandı. Elimdeki ışıklar şaşkınlığım ile sönerken Thoams ile göz göze geldik ve aynı anda öne atıldık Teresa önde, Thomas, Newt, Minho, Gally ve ben de arkasındaydık. Herkes duyduğu şey ile birlikte şaşkınlığa kapılarken biz Teresa'nın arkasından koşmakla meşguldük Thomas'a ulaşmayan çalışıyordum ama biraz fazla öndeydi kalabalığın iterek yanına ulaştım,
Luna:Sence nasıldır?
Thomas:Bilmiyorum, ama içimde kötü bir his var.
Luna:Bu da ne demek?
Thomas:Bir şeyler olacak gibi hissediyorum, umarım yanılıyorumdur.
Luna:Umarım. Boğazımda oluşan düğümle yutkunmaya çabaladım ve kliniğin önüne geldik, Teresa önden hemen içeri girdi, hepsi girdi ama ben kapı niyetine takılan örtüye bakmış yutkunmaya çalışıyorum, orada öylece dona kaldım. Daha sonra Teresa
Teresa:Sen iyi misin? Dediğinde kendimi toparlamaya çalıştım Thomas'ın bahsettiği his artık bana da ulaşmıştı ve içimi kavuruyordu gülümsemeye çalıştım ama pek becerebildiğimi sanmıyorum.
Luna:Evet, evet sorun yok. Teresa yüzüme baktı ve tek kaşını kaldırdı ancak onun ağzını açmasına fırsat vermeden içeri daldım herkes Alby'nin başına toplanmıştı ancak dağılıyorlardı, gidiyorlardı, nedenini sorgularken Jeff ve Clint'in herkesi dışarı atan sesini duydum herkes dışarı çıktı, Thomas da arkasını dönmüştü ki Alby ağzını açtı, oturuyordu gözleri dehşetle Thomas'a bakıyordu ardından yavaşça bana kaydı korku barındıran, donuk gözleri.
Alby:Sen de vardın, evet sen de vardın. Hatta sen en baştaydın, sen yaptın onlara sen söyledin, sen emir verdin, bende Lütfen uzak durun. Anlamamış bir biçimde Thomas'a baktım, Thomas da geri döndü,
Thomas:Ne dedin sen?
Alby:Bana yaklaşmayın Lütfen. Diye tekrar etti. Thomas bana döndü ve gözlerimin içine baktı,
Thomas:Hadi Luna gidelim. Biz klinikten çıktığınızda, bir ses duyuldu daha önce de duyduğum bir ses metalin metale sürtme sesi ve ben daha ne olduğunu anlyamadan Thomas, asansöre doğru ilerledi, şimdi hatırladım bu sesi, ama bu saatte hem de bu gün kim gelebilirdi ki, daha kimse gelmeyecek sanıyordum, herkes asansörün başına toplandı, Newt yanıma geldi ve
Newt:Yeni birisi daha mı? Diye sordu ama asansörün içinden bir ses gelmiyordu belkide içindeki kişi daha uyanmamıştır veya sakindir her ne kadar imkansız gibi olsada sonuç olarak olsı bir durum. Ben bunları düşünürken asansörün geldiğini belirten sert bir durma sesi geldi. Gally öne atıldı ve kapağı kaldırdı, ama içerisinde sadece iki büyük kutu vardı, Gally içeri atladı ve kutuları uzattı, Thomas da kutuları aldı, kutular çıktıktan sonra, hepimiz merakla kutulara bakıyorduk, ama kimse açmaya cesaret edemiyordu, bende daha fazla dayanamadım ve elimden turuncu ışık topları çıkararak ellerimi öne uzattım daha sonra ellerimi yavaşça geriye doğru çektim ve kutuların kapakları açıldı, Thomas öne çıkıp kutuların içine bakınca yüzü şaşırmış bir hal aldı, daha sonra herkes kutulara doğru yöneldi, gördüğüm şey benim de aklımı karıştırmıştı, giysiler vardı sadece iki koca kutu dolusu giysi ne olduğunu anlayamadan, herkes eline giysileri almaya başladı. Neden giysi göndermiş olabilirler ki, ne istiyor olabilirlerdi, yine ne gibi planları vardı acaba? Ben aklımda sorularla dalmış durumdayken herkes ellerine aldıkları giysilerle dağılmaya başladı, en sonunda boş olduğunu düşündüğüm kutuları almak için gittiğimde kutuların aslında boş olmadığını fark ettim, elimi kalan giysilerden birine uzattım ve elime gelen beyaz kumaş parçasını açtım, şimdi bunların neden hâlâ burada olduklarını anladım, çünkü bu giysiler onların bedenine olmayacak kadar dardı bunlar kadın giysileriydi bize göndermişlerdi. Teresa yanıma geldi ve yüzünde bir gülümseme belirdi sonra bana bakıp;
Teresa: En azından bizi hala unutmamışlar, hadi giysileri odaya götürelim. Eline aldığı kumaş parçalarını odaya taşımaya başladı ve ben de kutuda kalan kumaş parçalarını elime alıp onu takip ettim. Odaya vardığımızda;
Luna: Bu sefer ne planladılar acaba? Dediğimde Teresa;
Teresa: Kime ne, iyi tarafından bak yeni giysilerimiz oldu. Teresa'nın bu umursamazlığı beni sinirlendirmişti, bozulan kıyafetleri katlamak için elime aldım, iki parça kutladım ve üçüncü parçayı da katlarken pantolonlatdan birinin cebinde bir şey hissettim ve cebini açıp elime aldım içi mavi bir sıvıyla dolu şeffaf kapaklı ucu olan kalın bir ine geldi elime tekrar kontrol ettiğimde aynı ineden bir adet daha olduğunu fark ettim, Teresaya döndüm ama onun çoktan beni izlediğini fark ettim.
Teresa: O da ne?
Luna: Hiçbir fikrim yok, ama bunun burada olmasının bir nedeni olmalı.
Teresa: Ne dediğini anladım ama ne işe yararayabilir ki?.. Teresa bunu söylerken aklımda binlerce senaryo yazmış, ilacı ya da zehiri her neyse, çözmeye çalışıyordum, birden aklıma Alby geldi, bunun onunla kesinlikle bir alakası olmalı diye düşündüm ve düşünceler bedenimi ele geçirirken odanın kapısını açıp koşmaya başladım, Thomas'a koşuyorum, nedenini bilmeden her sorunumda ona koşmaya başlamıştım artık o...o bana ev gibi hissettiriyordu bu ne kadar doğru ne kadar yanlış hiçbir fikrim yok ama ona ait gibi hissediyorum ve o da benim. Hafifçe gülümsedim ve koşmaya devam ettim, Chuck ve Thomas'ın kaldığı yere doğru yaklaştıkça bağırmaya başladım,
Luna: THOMAS, THOMAS! Thomas korku dolu bir ifade ile kendini dışarıya attı ve bana baktı yanına geldiğimde nefes nefese kalmıştım, Thomas elini yanağıma koydu,
Thomas: Hey, iyi misin, neler oluyor? Soluklanırken elimdeki içi mavi sıvı dolu iğneleri gözleriyle aynı hizzaya gelecek şekilde kaldırdım.
Thomas: Bunlar da ne?
Luna: Tam olarak emin değilim ama Alby'e iyi gelebilir onu kurtarabiliriz.
Thomas: Emin misin?
Luna: Hayır ama denemeye değer. Thomas kafasını salladı,
Thomas: Gidip Alby'i kurtaralım. Bu sefer ben kafamı salladım ve beraber kliniğe doğru hızlı adımlarla yürüdük, oraya vardığımızda Clint ve Jeff'e olayı açıkladık, pek bizden yana olmadılar ama denemeye değer olduğunu da inkar edemediler ve sonunda onları ikna ettik Thomas eline mavi iğneyi aldı kapağını açtı ve tam saplayacakken beynimdeki düşünce ile onu durdurdum,
Luna: Dur! Herkes bana baktı,
Thomas: Bir sorun mu var?
Luna: Hayır sadece yanlış yere iğneyi saplayacaktın, (elimle kolunda bir yeri işaret ettim ve) buraya sapla. Thomas kafasıyla beni onayladı ve iğneyi sapladı artık her şey zamana kalmıştı.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, hepinizi çok seviyorum
[HAYAL]

Labirent:Denek A1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin