Kazanmadan Kaybetmek

3.1K 134 25
                                    

Depo da ölüm sessizliği vardı. Bütün sokak nöbetçileri bana kızgınlıkla bakıyordu Deniz bile..

Çağan'a baktım ama o kızgın bakmıyordu. Anlayamadığım bir duyguyla bakıyordu bana ama galiba bu kırgınlıktı..

Çağan: Bu doğru mu Tuana.

Başımı olumlu anlamda salladım.

Leya: Yazıklar olsun Tuana bizde seni salak gibi İyi biri sanmıştık. Kimsesi yok dedik nazik davrandık. Masum dedik güvendik. Ama sen bunları haketmiyormuşsun.

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ağladığımı görmemeleri için başımı önüme eğdim.

Deniz: Senden hiç beklemezdim Tuana.

Deniz bile bana tantuni yerine tuana demişti. Ama haklılardı. Ben onları kandırmıştım, onlara ihanet etmiştim.

Ülkü: En başından beri size bu kıza güvenmeyelim demiştim. Ama beni dinlemediniz. Alın işte olanlar oldu.

Yağız: Sana biraz kanım ısınmıştı. Ama artık sana soğuyacak kanım bile yok..

Tuana: Ben...Özür dilerim..Böyle olsun istemezdim..

Depo birden silah seslerine boğuldu. Poyrazın adamlarının hepsi vuruldu Leya , Deniz, Ülkü çığlık attılar. Bense hiç kıpırdamadan durdum. Çünkü ölmek istiyordum.

En sonunda silah sesleri sustuğunda başımı kaldırıp etrafa baktım poyraz kaçmıştı. Diğer adamlar ise yerde yatıyorlardı.

Karşıma baktım ve yağızın iplerden kurtulduğunu gördüm ilk Leya'nın elini çözdü ve ona sarıldı. Daha sonrada anlından öptü.

Yağız herkesi çözdü ve bir tek ben kaldım. Çağan hariç Hepsi bana nefret dolu bakışlar atıyorlardı. Özellikle Ülkü..

Çağan: Çıkar mısınız?

Yağızın itiraz etmesini bekledim ama ilk çıkan o oldu. Yağızın arkasından leya onun arkasından deniz çıktı.

Ülkü: Yazık sana!

Ülkü son sözünü söyleyip depodan çıktı. Benimde gözümden bir damla yaş düştü.

Çağan geldi ve ellerimi çözdü. Bende kendi ayaklarımı çözdüm. Omzundan vurulmuştu ama hiç acı çekmiyormuş gibi görünüyordu. Yüzünde sadece kırgınlık vardı..

Tuana: Çok..acıyor mu?

Zorla konuşuyordum çünkü kalbim çok acıyordu.

Çağan: Hissetmiyorum.

Ruh gibi cevap vermişti. Ve o an anladım çağanın kalbi acıyordu..

Çağanın yüzünden başka heryere bakıyordum.

Çağan: Bana bakar mısın?

Sesi o kadar nazik çıkıyordu ki bir an kendimi her an kırılabilecek bir şey gibi hissettim.

Tuana: Bakamam. Yüzüne bakmaya cesaret edemiyorum.

Çağan: Neden ki? Duygularımla oynamaya cesaret etmişsin.

Tuana: Ben..yapmak zorundaydım. Eğer yapmasaydım..

Çağan: Eğer yapmasaydın, ne?

Ona bunları anlatamazdım.

Tuana: Boşver.

Çağan: Seni herkesten ayırmıştım biliyor musun.

Tuana: Çağan yapma..

Çağan: Farklısın sanmıştım ama yanılmışım. Sende herkes gibi canımı yakıyorsun. Yapma, benim artık acıyacak bir canım kalmadı.

Ve bir damla daha düştü gözümden.

Tuana: Çağan çok özür dilerim. Yemin ederim böyle olsun istemezdim. Yemin ederim seni üzmek, canını yakmak istemezdim.

Çağan: Ama yaptın tuana. Canımı yaktın! Sen istedin ve yaptın Tuana. Umarım bir daha benim duygularımla oynadığın gibi başkasının da duygularıyla oynamazsın. Kendine iyi bak:)

Önümden geçip gitti. Dur diyemedim. Gitme diyemedim. Çünkü ben korkaktım. Başıma ne geldiyse hep korkaklıktan gelmişti zaten.

Depoda sadece onun kokusu ve benim hıçkırıklarım kalmıştı. Dizlerimin üzerine çöktüm ve yeri yumruklamaya başladım.

Niye her zaman daha kazanmadan kaybediyorum. Onları da kazanmadan kaybettim.

*
*
*
:)

SOKAK NÖBETÇİLERİNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ