"Sen Çağan'la bir misin?"

3.2K 136 53
                                    

Artık dayanamıyordum. Onsuzluk, benim ruhumu çalıyordu. Ve şunu anlamıştım.

Ben. Çağan. Efe. Ak'a. A.Ş.I.K.T.I.M!

Oğuz: Tuana, o piç bozuntusu senin için ne anlam ifade ediyor.

Yalan söylemeyecektim.

Tuana: Her şeyi.

Oğuz: Onda olup bende olmayan ne var!?

Bunu gerçekten soruyor muydu? Çağan ve o yan yana bile gelemezdi. Derin bir nefes aldım ve ona alaycı bir bakış attım.

Tuana: Sen gerçekten kendini Çağan'la mı kıyaslıyorsun?

Oğuz: Evet ve benim ondan daha iyi olan çok fazla özelliğim var.

Tuana: Allah Allah ne mesela?

Oğuz: Ondan daha yakışıklıyım😏

NAH!

Tuana: Ben senin ondan daha iyi olan bir özelliğini söyleyeyim mi?

Oğuz: Bekliyorum😌

Tuana: Oğuz sende kibir var! Çağan'da gram kibir yok. Çağan'da merhamet var sen de yok. Çağan'da şefkat var sen de yok. Çağan kendinden önce başkalarını düşünüyor sen ise sadece kendini düşünüyorsun.

Oğuz'un morali bozulmuştu ama aldırmadım. Derin bir nefes aldım ve devam ettim.

Tuana: Çağan'ın o ela gözleri var ya o gözler benim hem mezarım, hem denizim, hem de ormanım. Ben o ela gözlerde yaşamı buldum. Ben o ela gözlerde Dünya'nın bütün güzelliklerini gördüm. O gamzeler varya, ben o gamzeler solmasın diye canımı veririm. Şimdi söyle bana Oğuz, sen Çağan'la bir misin?

Oğuz hiçbir şey demeden önümden çekip gitti.

Bende tam gidecekken birkaç tane alkış sesi geldi.

Hayır. Hayır. Hayır. Lütfen. Lütfen az önce dediklerimi kimse duymamış olsun, lütfen. Allah'ım n'olur canımı şimdi şıracıkta al.

Arkamı sönüp beni alkışlayanların kim olduğuna baktım. Ve önümde ki sokak nöbetçilerini gördüm. Ülkü hariç. Acaba Ülkü neredeydi.

Ama şuan daha önemli şeyler vardı. Mesela karşımda ki felaket gibi. Şuan utançtan ağlamak istiyordum ama ne yazık ki ağlayamıyordum.

Deniz: Vay be.

Leya: Ne güzel açıkladın sen ya.

Yağız: Çen aşık mı oldun çen.

Çağan bunların dediklerini duyunca daha çok sırıtmaya başladı. Kollarını önünde bağlamıştı.

Ve yine çok yakışıklıydı. Allah'ım hani bütün herkesi eşit yaratmıştın. Diğer erkekler niye bu kadar yakışıklı değil.

Tuana: Ya ne aşık olması, ben Oğuz'u sinirlendirmek için yaptım bi kere.

Leya: Tabi canım.

Yağız: Aynen aynen.

Deniz: Kesin öyledir.

Aklımda buradan koşarak kaçmak ve tuvalete saklanmak vardı. Sizce ben bunu yapacak mıydım? Tabii ki evet. Kıkırdayıp koşmaya başladım.

Leya: Tuana nereye!

Tuana: Sizin olmadığınız bir yere!

Soluğu tahmin ettiğiniz üzere tuvalet kabininin içinde bulmuştum.

Bir saattir tuvalet kapağının üstünde, kollarımı bacaklarıma sararak bir ileri bir geri gidiyor ve Müslüm Gürses dinliyordum. Tuvaletin kapısı açıldı ve adım söylendi. Bu Leya'ydı.

Leya: Tuana burada mısın?

Tuana: Hayır burada Tuana diye biri yok.

Leya: Off Tuana çık hadi şuradan.

Tuana: I-I olmaz.

Leya: Neden?

Tuana: Çünkü çok fazla rezil oldum.

Leya: Ya sadece dört kişi duydu dediklerini.

Tuana: Siz insan değil misiniz? Size de rezil oldum.

Leya: Tuana hadi çık şuradan, yüz yüze konuşalım he. Ne dersin?

Tuana: Hayır derim.

SOKAK NÖBETÇİLERİWhere stories live. Discover now