0.5

1.2K 108 101
                                    

"Sen, nasıl?" Minho şaşkındı. Fazlasıyla şaşkındı. Kardeşi olarak gördüğü çocuk onu sevdiğini söylüyordu. Jisung yataktan doğruldu ve üzerini düzeltti.

"Belki şuan aklın almıyor ama gerçekten seni seviyorum Minho. Seni ablamın yanında ilk gördüğümden beri karnıma hep anlamını bilmediğim bir ağrı girerdi. Zamanla idrak ettim. İlk fark ettiğimde kendimden iğrendim. Ablanın sevgilisi o kendine gel dedim. Olmadı. Vazgeçemedim. Seni sevmekten kendimi alıkoyamadım. İğrenç biri olduğumu biliyorum." Minho'dan cevap gelmeyince nefesini dışarı verdi.

"Galiba gitsem iyi olur. Beni görmek isteyeceğini sanmıyorum." Üzerinde ki ince battaniyeyi kenara çekip sendeleyerek kalktı. Minho, Jisung'un beklediğinin aksine soğukkanlı bir tavırla kalkıp önüne geçti.

"Bu konuyu konuşacağız Jisung. Detaylıca konuşacağız ama herşeyden önce şunu bil. Sen ne yaparsan yap görmek istemeyeceğim, nefret edebileceğim biri değilsin. Ablandan kat kat güzel bir kalbin var. Şimdi gel düzgünce oturup konuşalım." Jisung'u balkona çıkartıp oturttu.

"Her şeyi en başından anlat." Sesini yumuşak tutmaya çalıştı.

"İlk tanıştığımız gün. Daha sevgili değildiniz. Ablamı almak için gelmiştin. Ben de marketten dönüyordum. Bizim evin önünde yakışıklı birinin arabasına yaslanarak beklediğini görünce duraksadım. Sonra geldim yanına. Sana kim olduğunu sormuştum ya hani. Gözlerime baktığın anda karnıma bilmediğim bir ağrı girdi. Sonra tanışmıştık ama ben kekeliyordum sürekli. Sende ablama sormuşsun sonra bir şeyim mi var diye. Yoktu. Heyecanlandığım içindi. Sosyal biriyim ama senin yanında hiç olmadığım kadar utangaç oluyordum. Üstünden aylar geçti. Bundan 5 ay önce sanırsam. Bana doğum günümde aldığın çiçek çok hoşuma gitmişti. Sevgiliyiz gibi hissetmiştim. Sonra neler düşündüğümün farkına varınca senden hoşlandığımı anladım. Ablamla da daha yeni sevgiliydiniz. Olması gereken gibi içime gömdüm ve vazgeçmeyi denedim ama olmadı Minho. Hatta bir kere kriz geçirdim. Kendimi banyo lifiyle saatlerce yıkamışım. Ablam gelmese derin yaralar açabilirmişim. Doktor demişti. Kendimden böylesine iğrendiğim zamanlar oldu. Sonra senden uzaklaştım belki görüşmezsek geçer gider diye. Bu sefer de sen geldin bana. Sonra da aldatıldığını söyledin. Gerisi malum." Nefesini derince dışarı verdi. Bunalıyordu.

"Ben..bu zamana kadar nasıl fark etmedim bilmiyorum..." Jisung, histerik bir biçimde güldü.

"Ablama olan aşkından öyle kör olmuşsun ki bir ara beni görmüyordun bile. Bir keresinde benim olduğumu fark etmeyip ablamla sevişmeye kalktınız ya gözümün önünde. Canım yanıyordu benim. Sizi öyle gördükçe ölüyordum ben." Gözleri dolu dolu Minho'yu izliyordu.

"Ben seni kardeşim olarak görüyordum Jisung. Hala öyle görüyorum ve bu değişebilecek bir şey değil. Sadece seni suçlamadığımı ve senden iğrenmediğimi bil olur mu?"

Jisung başıyla onayladı. Güneş çoktan doğmuştu. Minho kalktı.

"Kahvaltı edelim mi?" Jisung bu sefer de başını iki yana salladı.

"Sen yap Minho hyung. Ben oturmak istiyorum biraz daha." Hyung'u vurgulamıştı. Elbette Minho'dan sevgisine karşılık beklemiyordu ama birden hiç bir şey yaşanmamış gibi davranması da Jisung'u kırmıştı.

Minho ne olduğunu anlamış gibi şefkat dolu bir gülümseme ile yaklaştı. Jisung'u kaldırıp sarıldı.

"Bana trip atarsan kahvaltı yerine seni yerim." Cümlesinden sonra 'hrr'lamış, bütün evin içinde Jisung'u kovalamıştı. En son kapının önünde yakalayınca yaklaştı. Jisung'u kapıyla arasına aldı.

"Seni yememi mi istersin yoksa dışarı kahvaltı etmeye mi çıkalım?" (tch tch fesat dusuncelisiniz)

"Ben ölmek için çok gencim. Dışarı çıkalım." Jisung elini alnına koyup bayılır gibi yaptıktan sonra gülerek doğruldu. Az önce ki halinden daha mutluydu.

Minho geri çekildiğinde ayakkabılarını giydiler. Birlikte fırına doğru yürürlerken Jisung dün geldiği sokakları gün yüzüyle görmenin garipliğini yaşıyordu. Deja vu gibiydi ama biraz farklıydı.

Fırından kahvaltılık bir şeyler aldıktan sonra sahile yürüdüler. Jisung, Minho kendisinden uzakalaşmadığı için mutluydu ve elbette rahatlamıştı. Minho ise dülşünceliydi. İkisi de sessizce yürürken gördükleri manzara ile durmak zorunda kaldılar.

"Abla..?" Ablası ileride bir çocukla öpüşüyordu. Minsung'u fark etmemişti ve Minho'nun ne kadar sinirli olduğunu da göremiyordu tabiki. Minho, sıktığı yumruğu ile öne atıldığında Jisung durdurdu onu.

"Minho hyung dur, değmez!" Zorla geri çektiğinde ablası ikiliyi fark etmişti.

"Jisung, bana şimdi yapacağım şey için izin verir misin?" Jisung ablasına bakarken Minho'nun cümlesiyle başını ona çevirdi.

"Ne için?"

"Bu." Minho, Jisung'un yanaklarına ellerini yerleştirip ona baktı ve hiç duraksamadan pişman olmayacağı bir şey yaptı.

Jisung ile dudakları arasında ki mesafeyi kapattı.

__________________________________________

aynen minho kardes ayagi got ayagi gotur kocum ajswjkajws
umarim begenirsiniz<3

toxic / minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin