0.8

1K 91 20
                                    

Okul açılmıştı. Son sınavları da verip artık mezun olacaktık. Geçen ay yaşanan olaydan sonra sadece Hyunjin ve Changbin ile görüşmüştüm. Bir de okulda Felix ile görüşüyordum elbette. Chan ve Seungmin yüzüme bile bakmıyordu. Jeongin de hiç sevgilisinin yanına gelmemiş hep onu çağırmıştı. Minho hayatımı alt üst etmişti. Arkadaşlarım ile aramın açıldığı gibi uyku ve yemek sorunu yaşıyordum. 

Okulun bahçesinde sınıfıma giderken kapalı olan hava yetmiyormuş gibi rüzgar çıkınca elimde şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıt uçtu. Siktir çekerek peşinden koştuğumda bir çocuğun kağıdı aldığını gördüm. 

"Çok teşekkür ederim." Kağıdı aldığımda çocuğun yüzü tanıdık gelmiş, kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. 

"Rica ederim." Yüzüme bile bakmadan gidince manyak mı diye düşünmeden edememiştim. 

"Herkes bi' garip şu sıra." Kendi kendime söylenerek sınıfa geçtiğimde herkesi (özellikle kızları) sıramın etrafında toplanmış olarak görünce yutkundum. 

"N'oluyor?" Herkes bana dönerken Felix yanıma geldi. Yüzünde anlandıramadığım bir ifade vardı. Beni sınıftan çıkardı.

"Minho ve Chan..sanırım kavga edecekler. Minho geçen gün sana bir not yollamış, sen gelmeden de Chan onu bulunca konuşmuşlar. Sıranın üstünde yer ve tarih yazıyor." Duyduklarımla üstümden kamyon geçmiş gibi hissettim. 

"Ne saçmalıyor bunlar Felix?" Başıma giren ağrı ile yere çöktüm. Hadi ama biri 20 biri 21 yaşındaydı, kavga etmek için sözleşmiş olamazlardı. 

"İnan bana bende bilmiyorum bebeğim." Felix de yanıma çöktü. Başka bir şey daha diyecekti ama keşke demeseydi.

"Bu arada tarih bu akşam. Sahilin arka tarafında ki büyük sokak. Gidecek miyiz?" 

"Felix.." Ayağa kalktı. 

"Hayır Jisung. Bende geleceğim." Bu çocukların her şeyi söylemeden anlamaları bazen çekilmez olabiliyordu. Lafı kıvıramıyorum kardeşim.

"İyi ya, gel sende."

*

Felix ile okulun çıkışında bekliyorduk. Bekliyorduk çünkü çok yağmur yağıyordu. ikiliyi tanımasam bu havada birbirleriyle uğraşmazlar derdim fakat ikisi de psikopattı. Felix ile birbirimize baktık bir süre. Okul geç bittiği için kapalı havanın da etkisiyle karanlık çökmüştü. Birbirimizi onayladıktan sonra var gücümüzle sokağa koştuğumuzda yerde ki birikintiler üstümüzü ilk dakikadan sırılsıklam yapmıştı. yaklaşık on dakika sonra büyük sokağa girdik ama beklediğimizin aksine Minho ve Chan sarılıyordu. Felix ile duraksayıp birbirimize baktığımızda sarılan ikili bizi fark edip ayrılmıştı.

Yanımıza geldiklerinde Chan, Felix'in, Minho benim yanıma geçti. 

"Siz kavga etmiyor muydunuz?" Minho kıkırdadı.

"Ne kavgası?" Chan da gülmeye başlayınca kaşlarımı çattım.

"Bizi kandırdınız!" Gözümüzün önünde beşlik çaktıklarında sinirle Minho'ya vurmaya başladım. O kendini korumaya çalışırken yumruklarımı denk getirdiğim yerine vuruyordum. En sonunda bileklerimden tutunca bacağına vurdum. Aylardır olan sinirimi çıkarıyordum aslında. Elimden geldiğince vururken sarılınca hareketsiz kalmıştım. 

"Bırak! Bıraksana be adam!" Kurtulmaya çalışırken yağmurun çoğalmasıyla dördümüz birden sitem ettik. Chan, Felix'i götürürken Minho bana acıyıp bıraksın diye numaradan çığlık attım. 

"Çok soğuk! Dondum!" Minho yememiş olacak ki güldü. 

"Mayıs ayındayız Jisung hatta bir hafta sonra Haziranda olacağız Jisung."

"Tamam yemedin şimdi bırak beni." Başını iki yana salladı.

"Önce yapmam gerek bir şey var." Sorar gibi kaşlarımı çattım. 

Yarım gülüşüyle üzerime eğildi. Başımı geri çekmeye çalışırken daha sıkı tutulduğumda sinirlendim. Resmen benimle oynamıştı ve oynamaya devam ediyordu.

"Minho hyung. Sal beni sal."

Güldü. "Hyung deme lazım olur."

Sinirle ittirdim. Milim oynamadı. "Şerefsizliğini burada unutmuşsun al da rahat edeyim."

Yüzü ciddileşti. "Jisung-ah. Bu iş çok uzadı. Seviyorsun işte beni, zorlamasana."

"Bir kaç hafta önce sen benim kardeşimsin ve öyle kalacaksın diyen de bendim zaten. Dengesiz misin sen? Çift kişilikli misin?"

Gülümsedi. "Evet öyleyim."

Anlamadığımı gösterircesine 'hah'ladım. Tek kelime etmeden dudaklarıma eğildiğinde bu sefer geri çekilmedim. Dudaklarımız ikinci kez birleşmek üzereyken alkış ve ıslık sesleri duyunca gözlerimi araladım ve başımı geri çektim. Minho ise fısıldadı. 

"Sizin zamanlamanızı sikeyim. Sabırsız puştlar."

_____________________________________________

minho ve jisungu israrla birlestirmiyorum.  suan bile kararsizim. fazla mi erken oldu sizce? oy ve yorumlarinizi birakmayi unutmayin!!! yorumlari ve olaylara olan tepkilerinizi okurken cok mutlu oluyorum. bu bolum kisa oldu malesef. umarim begenirsiniz<3

toxic / minsung Where stories live. Discover now