1.5

674 49 3
                                    

Smut uyarısı. Bölüm smut içeriyor. Okumak istemiyorsanız bir sonraki bölüme geçebilirsiniz. 

"Ne?" Jisung'un şaşkın sesi kulaklarıma ulaştığında kendimi o an yok etmek istedim. Aceleyle kalktığımda kapıda duran Jisung gözleri dolu dolu bakıyordu.

"Hayır, bak Jisung. Ben iyi değilim ne dediğimi bilmiyorum gerçekten. Sadece bu olanları nasıl atlatırız bilmiyorum." Omuzlarım düştü ve içimi boşaltmak istedim.

"Korkuyorum! Korkuyorum ya korkuyorum. Sizi kaybetmekten korkuyorum. İyi olamamaktan korkuyorum. Ben her şeyden korkuyorum. Sadece mutlu olmak istiyorum." Jisung sarıldığında içimi boşaltarak da olsa az önce ki itirafı savurduğumu bildiğim için sessizce durdum.

"Sorun değil. Korkmana gerek yok. Ben senin yanında olacağım. Sevgilin de öyle, hem ayrıca biz buradayken mutlu olmuyorsan seni öldürürüm." Elinde meyve tabağında bulunan bıçağı alıp tehtid vari bir şekilde doğrulttu. Jeongin'in sesini duyduğumda içimde ki his biraz yok oldu.

"Açılııın! Öfkeli civciv dehşet saçmaya geliyor!!" Jisung, bu cümle üzerine elinde ki bıçakla beni kovalamaya başlayınca gülerek ondan kaçmıştım. O gece ki koşuşturmamız benim Minho'nun kucağına atlamamla son bulsa da eğlenmiştik. Özellikle koşarken benim arada götümde hissettiğim bıçakla artan çığlıklarıma gülen gençler bazı şeyleri unutmuş gibiydi.

~

Sabah hepimiz yola çıktığımızda çokta uzun sürmeyen bir yolculuk ile Chan'ın yazlık evine ulaşmıştık. Hiç durulmadan hazırlıklara başlamıştık. Arada Changbin'in fırından aldığı poağaçaları gömüp devam etmiş, saat çokta geç olmadan her şeyi halletmiştik. Bu sürede de Jisung ve Minho sahilde oturmuştu. Sanki Minho bilmiyormuş gibi sürpriz havası olsun istemişti Felix. Kimse de onu kıramamıştı.

İkili eve geldikleri anda patlayan konfetiler Minho'yu gülümsetmişti.

"Aaa bana sürpriz mi yaptınız? Şansa bak doğum günüm olduğunu unutmuşum." Felix, Minho'nun sözleriyle omzuna bir tane geçirse de o gülümsemeye devam etti.

Pastasını üfledikten sonra sahile inmiştik. Oyunlar oynayıp eğlendiğimiz anlardan birinde herkesin yüzüne baktım tek tek. Kimsenin mutluluğu sahte değildi. Herkes gerçekten gülüyordu. Saat biraz geç olduğunda Minho, Jisung'un elini tutup kalktı. Hüzünle gülümsedim. Yavaş yavaş yaklaşıyorduk. Olayı bilmeyen Felix ve Jeongin anlam veremese de Minho tek tek herkesle vedalaştı. Gözleriyle yaptı bunu. İçimden deli gibi ağlamak geçse de kendimi tuttum. Kısa sürede onu bir kardeşim gibi görmüştüm. İkili uzaklaşırken herkesin yüzü solunca Felix'in kalın sesi dalga sesini bastırdı.

"Neler oluyor anlatmanızı bekliyorum." Changbin derin bir nefes aldı.

~

Jisung

Minho beni eve götürürken arada arkama bakıyordum. "Neden eve gidiyoruz?"

Cevap vermedi. Odamıza çıktığımızda beni nazikçe yatağa oturttu.

"Doğum günü hediyemi herkesin içinde alamazdım." Yanaklarıma kan çıktığını hissettim.

"Ama ben doğum günü hediyesi alamadım ki.." Güldü.

"Sen kendin en büyük hediyesin zaten. Bunun ne önemi var." Etrafına bakındı. Sanki emin olmak ister gibiydi.

toxic / minsung Where stories live. Discover now