1.4

749 58 19
                                    

oncelikle sunu soylemek istiyorum. aslinda mutlu bolumleri daha fazla tutacaktim ama cok yogunum o yuzden guzel bir yerden finale baglayacagim 20 veya 21. bolumde final olur gibi eger rahatlarsam uzatabilirim ancak. simdiden tesekkurler. guzel okumalar<3 

____________________________________________

İkili hızlı adımlarla yukarı çıktıklarında Jisung'un gözünde ki yaşları görünce içim çok daha kötü oldu. Minho, Jisung'u bırakıp Changbin'e yaklaşırken ben de destek olmak için arkadaşımın yanına gittim.

"Nasıl oldu tam olarak?" Deja vu. Resmen deja vu olmuştum. Minho hışımla sorsa da Chang bu sefer sakin tavırlarıyla kolundan tutup içeri götürdü. Nedenini az çok anlamıştım.

"Felix ben çok özür dilerim." Jisung ağlayarak Felix'e yalvarıp ona sarıldı. Görüntüden hiç hoşlanmayan Seungmin ise burun kıvırdı.

"Ne sümüklüsünüz abi. Kesin ağlamayı. Halletmemiz gereken şeyler var." Seungmin kalkıp aşağı inerken Changbin ve Minho geri dönmüştü.

Changbin, Seungmin'i fark etti. "Nereye gidiyor?"

Omuzlarımı bilmiyorum dercesine salladım. Sonrasında Felix ve Jisung'u barda Jeongin'e emanet edip halletmemiz gereken mühim iş için bardan ayrıldık. Jeongin her ne kadar en küçüğümüz de olsa çocukları koruyabilecek kadar güçlüydü.

Kısa bir yolcuğun sonunda büyük şirket binasının önünde durduğumuzda Minho küfürler ederek arabadan inip binaya girdi hızlıca. Chan da koşarak peşinden gittiğinde sırayla bizde girdik içeri. Minho'nun bağırışları karşısında Jisung'un babasını görmesiyle kesildi. Biz hemen arkasında dururken yakasına yapışmasıyla silahlar üzerimize doğruldu.

"Orospu çocuğu! Ulan it, bana bulaşmayacaksın demedim sana?! Bana ve benim çevreme bulaşanı yok ederim bilmiyor musun?!" Adamın yüzüne tükürerek yaptığı konuşmasını iğrenç bir  kahkaha böldü.

"Üstünüze doğrultulmuş bu kadar silah varken mi yok edeceksin beni?"
Minho başını çevirip etrafa bakma ihtiyacı bile duymadı.

"Evet belki fiziksel olarak yok edemem ama kızın elimdeyken ve ölümle burun burunayken ruhunu çürütebilirim." Bu sefer sessiz ve sakin olan konuşmasını dinlerken hepimiz birbirimizle bakıştık. Minho adamın yakasını bırakıp ceketini düzeltti.

"Bana veyahut çevreme vereceğin en ufak bir zarar üvey kızının ölümüyle sonuçlanır." Etrafta ki çalışanlara baktı. "Kolay gelsin."

Bize doğrultulan silahlar inerken sakin adımlarla çıktık şirketten. Herkes şaşkınlıkla Minho'ya bakarken Changbin sakince sigarasını yaktı.

"Babam ünlü bir mafyaydı. Bende onunla büyüdüğüm için bilirim bu tür işleri. Hatta şöyle söyleyeyim. Silah ticareti yapan LK şirketini biliyorsunuz. Changbin'in silahı bile oradan tahsis edilmiş. Şirketin %51lik kısmına sahip olan Ceo'su Lee Know, benim." Herkesin ciddi anlamda dili tutulmuştu. Changbin derin bir nefes verdi.

"Yeon Hwa meselesini de ben açıklayayım. Onu kaçırmadık. Sadece anlaşma yaptık. Ve bu süreçte Jisung çok üzülecek. Sadece Minho'nun doğum gününe kadar her şey normal olacak gençler." Gerçekten de bundan sonra hiç bir şeyin güzel olmayacağını o zaman anlaşmıştık.

~

Tekrar bara döndüğümüzde çocuklar biraz sakinleşmiş görünüyordu. Oldukça kısa süren görüşme de öğrendiklerimiz beni düşüncelere boğmuştu. Biz haftalarca Minho ile Jisung'u birleştirmeye çalışmış, üvey ablası ise zorluk üstüne zorluk çıkartmıştı lakin şimdi Changbin onunla anlaştıklarını söylüyordu. Aklım almazken yeni oturduğum deri koltukta eğilip saçlarımı çekiştirdim.

toxic / minsung Where stories live. Discover now