3.0

403 28 9
                                    

oncelikle selam. biliyorum uzun zaman oldu ama icimde yazma istegi yoktu ve kafam bulanikti. bir de yks :) ozur diliyorum bunun icin.

jisungun yeni dogurdugunu soylwyen degerli okurlarim ficin sonuna geliyoruz ve monoton bolumler yazmak istemedim. kizi da kurguya gore 5 aylik oldu. cokta yeni dogurmus sayilmaz. umarim severek okursunuz.<3

------------------------------------------

Jisung ve Minho sabahın ilk saatlerinde uykularını sürdürürken Jisung aniden gözünü açıp doğruldu. O kalkar kalkmaz kızı ağlamaya başlayınca yüzünü buruşturarak kalktı.

"Her gün illa aynı saatte ağlamak zorundasın değil mi bebeğim?" Beşiğe eğilip kızını kucağına aldığında Minho'nun da kıpırdandığını gördü. Kalkacağını sandığı için gülümsedi ancak Minho arkasını dönüp uyumaya devam etti. Kaşlarını çatarak çoktan susmuş olan kızına döndü.

"Hera sence de babayı rahatsız etmemiz gerekmiyor mu? Bence gerekiyor." Dizleriyle yatağa çıkıp kızını hala uyuyan babasının üstüne koydu. Geri çekilip kısık sesli konuşarak bolca kızdı.

"Son günlerde akşama kadar uyuyorsun Minho. Ayıp be ayıp. Bizde burada iki çocukla uğraşalım. Hera ısır kızım babayı." Küçük kız babasını pür dikkat dinlerken dediğini anlamış gibi önüne döndü ve ağzını açarak uyuyan babasının kulağına saldırıda bulundu.

"Lan!" Minho kulağında hissettiği ıslaklıkla yerinden sıçrarken Jisung kaşlarını çatıp kızını kucağına aldı.

"Ne diyorsun sen çocuğun yanına lan falan? Kızım yanlış şeyler öğrenecek."

"Jisung? Aşkım ne oluyor sabahın köründe?"

Jisung'un gözleri büyüdü. "Sabahın körü mü? Saat 11 oldu kalk be adam!" Sitemini ettikten sonra kıçını dönüp kızıyla odadan çıktı. Arkada kalan Minho ise yatakta tepinmekle meşguldü.

Jisung merdivenlerden inerken önüne aniden çıkan Seungmin ile yüzünü ekşitti.

"Seungmin! Hamile insanın önüne öyle çıkılır mı ya? Of çocuğu işedim galiba." Hera'yı Seungmin'in kucağına bırakıp koşar adım tuvalete gittiğinde mutfaktan olaya şahit olmuş gençler gülüyordu. Seungmin de Hera ile mutfağa geçti.

"Of yaa." Changbin gelip bir elini sevgilisinin beline yerleştirdi ve yanağına büyük bir öpücük bıraktı.

"Nasıl da yakışıyor sevgilimin kucağına."

"Ne yakışıyor Chang?"

"Bebek birtanem, bebek çok yakışıyor sana."

Seungmin utandığını belli eden yanakları ile sevgilisine gülüşünü armağan ederken Chan tezgahın önünde kollarını birbirine bağlamış dudak büzüyordu. Bir hafta önce kardeşini gözünün önünde çalmışlardı kendinden. Changbin'e kötü kötü baktı uzun süre. Seungmin'i pek de paylaşası yoktu ama elinde de değildi.

"O bebeğin bir adı var." Minho esneyerek mutfağa girdiğinde herkes olağanüstü bir şey görmüş gibi sevindi.

"Paşam uyanmışsın sonunda kış uykusundan."

Minho, Hyunjin'in cümlesiyle ona baktı. "Ne dedin?"

Hyunjin güldü hemen. "Şey ya, iyi uyudun mu demiştim."

"Aferin koçum." Dolaba yönelip eline gelen süt şişesini aldı Minho. Tam içecekken şişe elinden çekilince afalladı.

"Kızımızın maması için o süt Minho. Devam sütü. İçemezsin." Jisung kendisine kızsa da umursamadı ve masaya oturdu. Son zamanlarda şirkette ki işleri o kadar yoğundu ki kafası allak bullak olmuştu.

"Özür dilerim. Sadece hala yorgun hissediyorum."

"Önemli değil. Anlıyorum seni ama bitti sonuçta. Bolca dinlen sevgilim." Arkasından eğilip boynuna minik bir öpücük bıraktı.

"Sevgi dolu iğrenç teselli saatiniz bittiyse yemek yiyelim. Hadi." Jeongin gözlerini kısarak sandalyeden biri çekip oturdu. Hyunjin de hemen yanına kurulurken bir yandan sevdiceğine sırnaşıyordu.

"Son günlerde pek bi agresifsin Jeong? Çiftleşme dönemine mi girdin?" Minho'nun cümlesi uğraştığı çocuk dışında herkesi güldürürken Jeongin'in sevgilisine attığı bakış bir hayli korkutucuydu.

"Büyük falan demem, uykunda gelir seni yastığınla boğarım. Sonra itinayla parçalarım. Kızınla eşinde bize mahkum düşer duysun mu beni?"

Minho kendisine ilk kez çıkışıldığı için anın şokunu yaşarken Jeongin eline bir tabak alıp mutfaktan çıktı.

"Şey, onun için üzgünüm. Sadece ımm nasıl söylesem.." Hyunjin lafı ağzında gevelerken Jisung yanına yaklaştı.

"Noluyor Hyun?"

"Ya..Jeongin sizi kıskanıyor. Bebekleri hep çok sevmişti hatta bebeklere bakmak için tıp okudu ve hiç bir bebeğinin olacağını düşünmezken sizi böyle görmek onu üzüyor. Yanlış anlamayın. Aslında çok mutlu ama kıskanıyor işte. Bizim olmadığı için." Hyunjin sanki suçluymuş gibi içten bir üzüntü duyarken diğerleri suspus olmuştu.

"Bir tane de size mi yapsak." Sorudan çok istek gibi çıkan cümle ile Minho sevgilisine baktı.

"Beyefendi pardon da insanım ya ben. Tavşan değil. Kaç tane doğuracağım yapıştırırım bi' tane."

Mutfakta ki gergin ortam biraz olsun yumuşadığında Jisung, arkadaşının yanına oturdu.

"Evlat edinseniz? Kendisi doğurmuş olmasa da sizin çocuğunuz olacak sonuçta. Hem belki bir çocuğun hayatı kurtulur."

Doğruldu Hyunjin. Haklıydı.

"Doğru söylüyorsun. Bizden iyisini mi bulacaklar!"

"Tabii ki." Herkes biraz olsun gülümsediğinde olayları kapının önünden dinleyen Jeongin de onay verdi.

"Bende istiyorum." Hyunjin fırladı yerinden. Sevgilisinin elinden tuttuğu gibi mutfağa döndü ve öpücük attı.

"Kaçtık biz. Görüşürüz."

"Lan, Nereye!" Minho bu kadar çabuk karar vermelerine şaşırırken ensesine yediği şaplakla eşine döndü.

"Kaç kere diyeceğim kızımızın yanında ağzını bozma diye eşşek herif!"

Jisung'un söylenirken daha çok argo kelime kullanmasına herkes gülerken Hera pür dikkat pek sık göremediği babasına bakıyordu. Minho fark edince eğilip kızının burnuna minik bir öpücük bıraktı.

"Böyle olmayı çok özlemişim." Felix ailesini dolu ve bir o kadar huzurlu bakışlarla süzüyordu. Koluna değen bir el onu bedenine çekti. Başını kaldırma ihtiyacı hissetmedi. Kokusundan Chan olduğu gayet belliydi.

"Artık hep böyle olacağız. Size söylemek istediğim bir şey vardı bende onu açıklayayım madem."

Hera dahil herkes Chan'ın söyleyeceği şeyi merakla beklerken kapı açıldı.

"Abi!"

Hyunjin koşar adım içeri girdiğinde dikkatler çoktan dağılmıştı.

"Noluyo yine?" Changbin kaşlarını çatarak karşısında nefes nefese kurumuş dudaklarını ıslatan gence bakıyordu.

"Jeongin.."

"Noldu la Jeongin'e? Niye hemen döndünüz?"

"Jeongin hamileymiş!" Hyunjin'in gülerek kurduğu cümleye karşın evde bütün sesler yankı yarattı.

"Ne?"

"Çüş!"

Nasıl ya?"

Herkes şaşkınlıklarını nidalarıyla belirtirken evli çift yine aynıydı.

"Yok ebesinin-"

"Sus Minho!"




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

toxic / minsung Where stories live. Discover now